19 Eylül 2018 18:16

İBB Şehir Tiyatroları perdelerini 3 Ekim’de açacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yaz sezonunda verdiği aranın ardından 3 Ekim’de perdelerini açacak.

Fotoğraf: İBB Şehir Tiyatroları

Paylaş

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yeni sezonu 3 Ekim’de açıyor. Önümüzdeki ay 7 sahnede toplam 21 oyun sahnelenecek. İBB Şehir Tiyatroları yeni sezona 4 müzikal ve 1 yeni oyunla ‘merhaba’ diyecek.

İşte Şehir Tiyatroları’nın Ekim ayı programında yer alan oyunlar ve konuları:

CAN YELEĞİ (YENİ OYUN)

Hayat kendi akışında gündelik beklenti ve hayallerle devam ederken yola düşenlerin ve yeni bir hayat için yıllarca yolculuk yapanların hikayesi; Mülteci bir Anne yaşamaya mecbur kaldığı bir düzenin içinde, yeterince tanımadığı bir coğrafyada, savaşın bıçak gibi kestiği eski hayatına tutunup yeni olanla baş etmeye çabalar.  Aynı kaderi paylaştığı komşusu da savaşın sürüklediği ve eşitlediği diğer kadındır. Anladığımızı sandığımız, anlamak istemediğimiz, zaman zaman öfkelendiğimiz durumlarla ilk defa yüzleşebileceğimiz bir öykü. Hepimiz aynı dünyada yaşıyorken, nasıl oluyor da ötekine dönüştürüyoruz? “Gerçekler; Gerçekleri görmezsen çarpar insanı, alır duvara çarpar”

BİZİM AİLE (MÜZİKAL)

Sadık Şendil'in ölümsüz eseri "Bizim Aile"yi Sinem Bayraktar'ın uyarlamasıyla tiyatro sahnesine taşıyoruz.Sevgi,saygı,birlik ve beraberlik duygularıyla bezenen bu müzikli oyunumuzda emeğin ve sevginin gücünü gösterirken aile sıcaklığında bir yolculuğa çıkıyoruz.

ŞAHANE ZÜĞÜRTLER

Rusya'daki devrimden sonra pek çok Rus asilzadesi batı ülkelerine kaçtı. Ouratieff çifti de bu ailelerden biridir. Çar'a ait yüklüce bir serveti de beraberinde getiren çift bu paraya dokunmaz, çeşitli evlerde hizmetçilik ve uşaklık yaparak hayatlarını sürdürmeye devam ederler. Ancak bu parada herkesin gözü vardır ve Ouratieff çifti parayı korumak için büyük bir gayret içindedir. Neticede, çok büyük bir servete hükmetmekle beraber yoksul bir hayat yaşayan çiftin başına akılalmaz olaylar gelir. Fransız bulvar tiyatrosunun öncülerinden aktör, yazar ve yönetmen Jacques Deval'in 1933'te yazdığı komedi, eğlenceli iki saat geçirmek isteyenler için kaçırılmaz bir fırsat.

MACBETH

"İyi kötüdür, kötü de iyi..." W.Shakespeare herkes tarafından iyi bir savaşçı ve iyi bir insan olarak bilinen Macbeth,savaş sonrası yurduna dönerken karşılaştığı cadılardan gelecekte kral olacağını öğrenir. Bu kehanet, Macbeth'in içindeki kötü tutkuları harekete geçirir ve sonunu hazırlar. Kukla ve dramatik oyunculuğun iç içe geçtiği bu uyarlamada Macbeth sürrealist bir yorumla seyirci karşısına çıkıyor.

BAK BİZİM ŞARKIMIZI ÇALIYORLAR (MÜZİKAL)

Sahnelendiği birçok ülkede beğeniyle izlenerek, “Tony”, “Outer Critics”, “Theater World” ödüllerine layık görülen bu  eğlenceli Broadway müzikali, oyunun şarkılarının bestecisi Marvin Hamlisch ile şarkı sözlerinin yazarı Carole Bayer Sager’in gerçek hayatta yaşadıkları aşk hikayesinden esinlenilerek yazılmış. Oyunda, şöhretli ancak takıntılı bir besteci olan Vernon ile ona hayran, çılgın ve yetenekli bir söz yazarı olan Sonia’nın yaratıcı iş birliği ve fırtınalı duygusal ilişkileri anlatılıyor. Bu renkli macerada kahramanlarımıza içlerindeki “öteki benler” de birbirinden keyifli şarkı ve danslarıyla eşlik ediyor.

CİBALİ KARAKOLU (MÜZİKAL)

Cibali Karakolu hali hazırda varlığını koruyan pek çok gerçeğe ışık tutarak geçmişten günümüzü yansıtan eleştirel bir ayna olmayı başarıyor. Öğrenilmiş kadın erkek ilişkileri başta olmak üzere, paranın ilişkilerdeki etkisi, çeşitli kurumlardaki eksikliklerin neden olduğu yetersizlik, toplumsal ve politik yaşama dair eleştirilerle biçimlenen oyun, güldürmek kadar yeniden cevaplanması gereken pek çok soruyu da beraberinde getirmektedir.

BEN ÇAĞIRMADIM

Yazacağı yeni romana konu arayan Mithat, o akşam yakın dostlarını ve doğaüstü yetenekleriyle etrafta ün salmış Madam'ı akşam yemeğine davet eder. Mithat'ın amacı hem mesleğine dair biraz gözlem yapmak hem de misafirleri ile keyifli bir akşam geçirmektir. Ancak işler hiç beklenmedik bir şekilde ilerler. Mithat ve karısı Leyla için, o akşamdan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

KOMİK-İ ŞEHİR NAŞİT BEY

Türk Tiyatrosu'nun önemli adlarından Naşit Özcan'ın yaşamından kesitler sunan oyun, 19. yüzyıl sonundan 20. yüzyıl ortalarına kadar olan süreçte tiyatromuzun, özellikle de Tuluat Tiyatrosu'nun sıkıntılı dönemlerini, Naşit ve Tiyatrosu'nun yaşadıkları üzerinden aktarıyor. 20. yüzyıl gerçeğinde sinemanın giderek güçlenmesi ve yayılması, Şehir Tiyatroları'nın İstanbul tiyatro yaşamındaki yeri, yaklaşan 2. Dünya Savaşı'nın ülkeye ve sanata yansıyan zorlukları, Tuluat Tiyatrosu'nun yeni yol ayrımlarına girişi, Naşit'in tanıdığı, tanıştığı tiyatromuzun önemli adları, Naşit'in ailesiyle ilişkisi oyunun konusu ve kurgusunda kendine yer buluyor. Yakın dönem Türk Tiyatrosu'na müzikli anlatımıyla, anılarla harmanlanan bir gözle bakan oyun bizleri bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.

HİSSE-İ ŞAYİA

Meşrutiyet dönemi tiyatrosunun öncü ismi İbnürrefik Ahmet Sekizinci'nin oyunu; ayrıldıktan sonra da didişmeye devam eden ve biricik kızlarını bir türlü paylaşamayan ("hissei şayia") karı kocanın bitip tükenmek bilmeyen kavgalarını konu alıyor. Şiddetli geçimsizlikle boşanıp yıllarca birbirinden ayrı kalan, her karşılaşmada ezeli-ebedi kavgalarını tekrarlayan, birbirlerine dava üstüne dava açan, gülünç duruma düşseler de bu didişmeden adeta zevk alan fakat aslında her şeye rağmen birbirini seven karı kocanın ve onların arasında kalan genç kızın öyküsü eğlenceli bir üslupla aktarılıyor.

KAHVEDE ŞENLİK VAR

Kadın erkek rolleri, toplumsal kurallar ve bu kurallar çerçevesinde biçimlenen insan ilişkilerinin tartışmaya açıldığı Kahvede Şenlik Var; bir kadın ile bir erkeği karşı karşıya getirir. Sabahattin Kudret Aksal’ın uyuşmanın da uyuşmazlığın da en büyük örneği olarak tanımladığı kadın ve erkek, sonunda evlenme niyetiyle denize nazır bir kahvede buluşurlar. Zaman zaman kahvenin nevi şahsına münhasır garsonunun da yönlendirmeleriyle birbirlerini tanımak ve anlaşmak için uzun bir sohbete başlarlar. Evlilikten beklentilerin, hayallerin ve düş kırıklıklarının dillendirildiği bu bol eğlenceli sohbetin sonu nereye varacaktır? Kozların kıran kırana paylaşıldığı bu mücadelenin kazananı kim olacaktır? Kadın mı? Erkek mi? Yoksa Garson mu?…

SAADET HANIM

Tenha bir banka şubesi, günün öğle saatleri. Emekli ilkokul öğretmeni Saadet Yurtlu parasını çekmek için bankaya gelir. Bugün aynı zamanda oğlu Sermet'in de doğum günüdür ve oğlu için sürpriz bir doğum günü kutlaması planlamaktadır. Ancak bugüne dair sürprizleri olan sadece Saadet Hanım değildir ve birkaç dakika sonra bankada yaşanacaklar Saadet Hanım'ın bütün planlarıyla beraber hayatını da altüst edecektir.

ŞEKERPARE (MÜZİKAL)

19.yüzyıl İstanbul'u. Düzenbaz Komiser Ziver'in karakoluna tayin olan; kimine göre saf, kimine göre enayi; Bekçi Cumali, Galata'nın "namlı" kızlarından Şekerpare'ye vurulur. İki kalp birbirini bulmuştur bulmasına ama, Ziver'in Cumali için başka planları vardır. Dönemin aşina olduğumuz, sirto ve longalarıyla yeniden müziklenen, Türk Sineması'nın ünlü klasiği, tiyatro sahnesinde.

İKİ ARADA BİR YERDE

"İki Arada Bir Yerde", savaşın tam orta yerinde "iki taraf" haline gelmiş ya da düşürülmüş "asker-insan'ların" durumunu komik bir dille anlatıyor.

GEÇ KALANLAR

Yaşadığımız her günü güzel bir güne dönüştürmek varken, "Güzel Bir Gün"ün bize çıkıp gelmesi için öylece oturup bekleriz. Çoğu zaman yaşamak yerine erteleriz. Tüketmenin bencilliğini, paylaşmanın samimiyetine yeğleriz. Oysa ihtiyacımız olan tek şey, biraz farkındalıktır. Geç Kalanlar, sordukları ve sordurduklarıyla seyircisine derinlikli bir yüzleşmenin resmini gösteriyor.

AY IŞIĞINDA ŞAMATA

Çalışkur Apartmanında yaşayan Çalışkur Ailesi'nin ve apartman sakinlerinin sahte ilişkilerini ve yozlaşan aile yapısını gösterirken, küçük dünyalarından dış dünyaya bakışlarını eleştiren, seyirciyi eğlendiren, güldüren ve sürprizlerle şaşırtan bir oyun.

MATRUŞKA

Bir kadın... bir erkek... bir ilişki... kavgalar, çatışmalar, ayrılıp barışmalar, kopamayışlar...  Varoluştan bugüne değişmeyen rutine, iki insanın birbirini tanıma, anlama, bir arada yaşama mücadelesine yeniden ve farklı bir yorumla yaklaşan Matruşka, ilişkilerde ideali arama uğraşını mercek altına alıyor.

SON

Tüm bilgi dijital ortama aktarılmış, insanlar tek tek damgalanıp sınıflarına göre bölgelere yerleştirilmiş ve hafızalarını silen bedava yemeklerin etkisiyle her şeyi unutmaya başlamışlardır. Değiştirilmemiş gerçeklerin yazılı olduğu tek şey, tüm diğer belgelerle birlikte yok edilen işaretli kağıtlardır. Karşılayıcı ve onunla yolu kesişenler şimdi hem kendi unutturulmuş geçmişlerine sahip çıkmak hem de gerçekleri kendilerinden sonrakilere aktarabilmek için bu kağıtların peşindedir.

KARINCALAR-BİR SAVAŞ VARDI

Bir asker, nedenini bilmediği ve hiçbir şeyini anlayamadığı savaşta firar eder. Özgürlüğe koşup sevgilisine kavuşacağını sanırken ayağı bir mayına kilitlenir. İşgal için gittiği topraklarda kendine esir olan asker, hayatta kalabilmek için, topuğunu mayından ayırmamak zorundadır. "Burada ne kadar kalırım, bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa, artık ben seni bekliyorum!.."

NORA (BİR BEBEK EVİ)

Modernizmin tiyatrodaki kurucusu Henrik Ibsen doğumunun 190. yılında çağdaş insanın dramını anlatmaya devam ediyor. Maddi baskı altında rekabete sürüklenen bireylerin yıkımını ve yok olan değerleri ele alırken, insan onuru ve kişiliğinin eşsiz yanına vurgu yapıyor. Konusunu gerçek yaşamdan alan başyapıtında gerçek sevgi üzerine kurulmayan birlikteliğin ve birey olarak kadının varolamadığı bir yuvanın nereye savrulacağını gösteriyor. “Nora (Bir Bebek Evi)”, yazımının üzerinden yüz kırk yıl geçmiş olmasına rağmen bugün de tartışılmaya ve güncelliğini korumaya devam ediyor.

OYUNUN OYUNU

''Çırılçıplak'' adlı oyunu sahnelemek üzere provaya başlayan bir tiyatro grubunun, bu süreçte yaşadıkları zorlukları, terslikleri, sıkıntı ve sevinçleri anlatan oyun, türünün en iyi örneklerinden biri olarak seyirciyle buluşuyor.

ON İKİ ÖFKELİ ADAM

Şüphelinin suçlu olduğunun genel kabul görüldüğü jüride, bir üye bu karara karşı çıkarsa ne olur? 12 jüri üyesi üzerinden adalet kavramını sorgulayan oyun tiyatro seyircisi ile buluşuyor. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'li şirketleri Saray’da ağırladı

SONRAKİ HABER

AİHM Türkiye'den Osman Kavala'ya ilişkin savunma istedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...