19 Eylül 2018 04:37

Kılıçdaroğlu: Keşke 24 Haziran akşamı iyi bir sınav verebilseydik

Gazete Duvar'a konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, 'Seçmen kızgınlıkta haklı ama sandığa gitmemek AKP’ye oy vermek anlamına gelir' dedi.

Fotoğraf: Binnur Ege Gürün/AA

Paylaş

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Haziran seçimlerine ilişkin "Keşke 24 Haziran akşamı iyi bir sınav verebilseydik bu küskünlük de olmasaydı. Eğer bir kusur ve kabahat varsa o kusur ve kabahat bizim…” yorumunda bulundu. “Seçmen kırgınsa mutlaka haklı tarafı vardır” diyen Kılıçdaroğlu, “Kızgınlıkta haklılar ama sandığa gitmemek AKP’ye oy vermek anlamına gelir” uyarısı yaptı. CHP Genel Başkanı, 3. havalimanı işçilerinin isyanına ilişkin “İşçi kardeşlerimiz haklılar” ifadelerini kullandı ve Bakan Akbayrak'a "İşçiler 'Aylardır bize açıktan ödeme yapılıyor, firmalar vergi kaçırıyor' diyor. Ne diyor damat bu konuda? Maliye Bakanlığı harekete geçti mi bu ihbarla ilgili olarak?" sorularını yöneltti.

Gazete Duvar'dan Özlem Akarsu Çelik'e konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Üçüncü havalimanındaki işçi ölümleri ve arkadaşlarının ölümünü, çalışma koşullarını protesto eden işçilerin gözaltına alınmalarını nasıl değerlendirmeliyiz?

İşçi kardeşlerimiz haklılar. İşçilerin eylemlerinin başladığı saatte milletvekili arkadaşlarımız sorunu öğrenmek için oradaydı. İstanbul İl Örgütümüz oradaydı. Milletvekili arkadaşlarımız, il örgütümüz işçi arkadaşlarımızın sorunlarıyla yakından ilgileniyor. Bu noktada işçi arkadaşlarımızın taleplerinden birine dikkat çekmek istiyorum. “Maaşlar elden ödenmesin, bankaya yatırılsın” diyor. Yani “Aylardır bize açıktan ödeme yapılıyor, firmalar vergi kaçırıyor” diyor. Ne diyor damat bu konuda? Maliye Bakanlığı harekete geçti mi bu ihbarla ilgili olarak? Öte yandan iş sağlığı koşullarının iyileştirilmesini talep ediyorlar. Çalışma Bakanlığı müfettişleri harekete geçti mi?  “Siz o şantiyede kölelik düzeniyle mi işçi çalıştırıyorsunuz, nedir bu şikâyetler, talepler” dedi mi?

AKP-MHP yerel seçime de birlikte hazırlanıyor. Muhalefet partileri ise CHP’nin tutumunu görmek için bekliyor. Bir yanda muhalefette nasıl bir ittifak yapılacağı sorusu diğer yanda da küskün seçmen gerçeği var. 24 Haziran’ın küskün seçmeni nasıl ikna edilecek?

Küskün seçmene şunu söylerim, seçmeni suçlamak gibi bir lüksümüz yoktur. Küskün demeyelim de kırgın, diyelim. Seçmen kırgınsa mutlaka haklı tarafı vardır. Dönüp kendimizi buradan sorgulamamız gerekiyor. Biz 24 Haziran gecesinde iyi bir sınav vermedik, bunu açıklıkla kabul etmek lazım. Keşke 24 Haziran akşamı iyi bir sınav verebilseydik bu küskünlük de olmasaydı. Eğer bir kusur ve kabahat varsa o kusur ve kabahat bizim…

İlk kez açıklıyorsunuz bunu. O nedenle sormak istiyorum, hem parti hem de partinizin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de mi kusurluydu o akşam? Sayın İnce partiyi suçluyor.

Ona da girmek istemiyorum. O defteri kapatmak istiyorum.

Kimilerinde CHP’den HDP’ye veya İYİ Parti’ye giden oyların yerel seçimde cepte olduğu gibi bir algı var sanki.

Böyle bir öngörü bence yanlış çünkü yerel seçimlerin kendine göre özelliği var. Yerel seçimlerde parti kimliklerinden çok aday kimliği öne çıkar. Kente en iyi hizmeti kim sunar? Dolayısıyla halk buradan yola çıkarak birleşir. Yani bir parti, örneğin biz çok iyi bir aday çıkarırsak genel seçimlerde diğer partilere oy veren seçmen de kenti yönetmek üzere ona oy verebilir. Yerel seçimlerde genel seçimlerde olduğu gibi katı, keskin bir ittifak doğası gereği söz konusu olmaz. Biz, tüm siyasi partilerin seçmenlerinden oy alabilecek özelliklere sahip adaylarla seçimlere gireceğiz. AK Parti, MHP, İYİ Parti, Saadet, HDP seçmeni de bizim adaylarımıza baktığında siyasi tercihini bir kenara bırakacak ve “CHP’nin adayı seçildiği an itibariyle tüm beldenin, ilçenin, ilin belediye başkanı olacak nitelikte bir isimdir. Partizanlık yapmayacak, kenti rantçı anlayışa teslim etmeyecek, kadınları, gençleri ve çocukları önceleyen bir hizmet anlayışında olacak, yandaşlık yapmayacak, kendisine oy versin/vermesin kentin tüm sakinlerine eşit olarak hizmet götürecek” diyecek ve gönül rahatlığıyla CHP’nin adayına oy verecek, göreceksiniz bunu. Özetle biz özellikle yerel seçimler konusunda tüm siyasi partilerin seçmenlerinden oy alan bir aday konusunda hassasiyet göstereceğiz.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’le 24 Haziran seçimi sonrası hiç görüştünüz mü?

Kurultaydan sonra kendisini arayıp tebrik etmiştim. Yüz yüze görüşme olmadı ama bu hiç olmayacak anlamında değil. Sonuçta siyasi partilerin liderleri ihtiyaç olduğunda bir araya gelirler, konuşurlar.

Henüz telaffuz etmeniz için erken olsa da en çok merak edilen, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirler başta olmak üzere adayların kimler olacağı… Muharrem İnce’nin CHP tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adayı gösterilme ihtimali var mı?

Kimin kazanma ihtimali varsa onu aday göstereceğiz doğal olarak. Olması gereken de budur. Adaylar üzerinde durulacak, araştırılacak, kamuoyu yoklamaları yapılacak ve doğal olarak örgütlerin görüşü alınacak. Bütün bunların hepsini bir araya getirerek bir aday belirleyeceğiz.

Katar Şeyhi’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a özel uçağını hediye ettiği haberleri üzerine sert bir açıklama yaparak “Hediye mi, satın mı aldı?​” diye sordunuz. Cumhurbaşkanı Erdoğan gazetecilerin soruları üzerine bunun “hibe” olduğunu açıkladı.

Türkiye bir ekonomik krizin içindeyken ve bu krize kaynaklık eden ana unsur siyaset unsuru iken ve ülkede herkes bir gelecek endişesi taşırken ülkenin cumhurbaşkanının böylesine lüks bir uçağı kendisi için satın almak istemesi başlı başına bir felakettir. Bu bir anlamda Türk halkıyla alay etmek demektir ki “Satın alacakken Katar Şeyhi hibe etti” diyor. Bu da çok acı bir itiraf.  Bir ülkenin cumhurbaşkanı bir başka ülkenin bağışladığı bir uçağa, otomobile binemez! Türkiye Cumhuriyeti’nin onuruyla oynamaktır bu. “Hibe” diyor, sonra “Hediye” diyor. “Hibe” demek “Bağış” demek. Türkiye Cumhuriyeti neden bağış kabul eder? O uçağı bağış olarak kabul etmesini gerektiren tablo nedir? Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin diğer ülkelerle karşılıklı “hibe” anlaşmaları olmuştur ancak bunların tümü bir ihtiyaca istinaden gerçekleştirmiştir. O uçak hibeyse hangi ihtiyaca istinaden kabul edildi bu hibe? Sonra da “Hediye” diyor. Bu çok daha ayıp! Ülkeler arasında hediye alış verişi de olur. Ancak bu hediyeleşmenin de ahlaki, vicdani bir sınırı vardır. Toplam maliyeti bir milyar dolara yakın bir uçak neden hediye olarak kabul edilir?

Yeniden soruyorum, ülkemiz ağır bir ekonomik tabloyla karşı karşıyayken neden Katar Şeyhi’nin satılığa çıkardığı bir uçağa talip olunur? İkinci soru, neden hibe ya da hediye bu uçak kabul edilir?  Bu lüks, şatafat ve gösteriş düşkünlüğünden başka bir şey değildir. İşsizlik oranları artıyor, ardı ardına işletmeler kapanıyor, iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Kendisi bile çıkıp “İsraf ekonomisinden üretim ekonomisine geçiyoruz” diyerek israf ekonomisi nedeniyle ülkenin içinde bulunduğu tabloyu itiraf ediyor sonra da çıkıp milyar dolarlık uçağa talip oluyor. O uçağı iade et Recep Bey. Onurun varsa o uçağa binme ve iade et. (HABER MERKEZİ)

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN…

ÖNCEKİ HABER

Türkiye vatandaşlığı almak ucuzladı

SONRAKİ HABER

TCMB belediye, üniversite ve KİT'lerdeki döviz miktarını öğrenebilecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...