27 Şubat 2018 01:46

Şeker sadece şeker değil!

'Şeker' dosyamızda, özelleştirmenin pancar üreticisi köylüler, mevsimlik tarım işçileri ve fabrika işçilerine ne getirip ne götüreceğini inceliyoruz.

Paylaş

Hazırlayan:
Sedat BAŞKAVAK

SUNU

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) 14 şeker fabrikasının satış yöntemiyle özelleştirilmesi için ihale açtı. 21 Şubat 2018 tarihli Resmi Gazete’de yer alan ilana göre Türkiye Şeker Fabrikası AŞ’ye ait Bor, Çorum, Kırşehir, Yozgat şeker fabrikaları 3 Nisan’da; Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Turhal şeker fabrikaları 11 Nisan’da; Afyon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş şeker fabrikaları ise 18 Nisan’da ihaleye çıkarılacak. 

Satılan ya da kapatılan pek çok kamu işletmesi gibi şeker fabrikaları da ülkenin en temel üretim tesislerinden biri olarak, hem istihdama hem de sosyal ve ekonomik kalkınmaya katkıları bakımından önemli bir yerde duruyor. Pancarın şekere dönüşmesinden, artığına ve üretildiği toprağa kattığı verim açısından katkıları sayılamayacak kadar çok olan şeker fabrikaları, maalesef Sümerbank, Et Balık Kurumu ve TEKEL’in akıbetiyle karşı karşıya kaldı. 

Pancar kooperatifinden, ticaret odalarına, gıda şirketlerinden uluslararası tekellere kadar çokça taliplisi olacağı şimdiden ortaya çıktı. Örneğin Kırşehir Şeker Fabrikasının taliplisi metal sanayinde faaliyet yürüten Çemaş Döküm Sanayi. 

Biz de dosya kapsamında sermaye için kârlı ve iştah kabartan özelleştirmenin ülke ve dünya tarım ve şeker üretim politikaları ile bağlantısını, pancar üreticisi köylüler, mevsimlik tarım işçileri ve şeker fabrikalarında çalışan işçilere ne getirip ne götüreceğini ele alacağız.  

Aynı zamanda şeker fabrikaları özelleştirilmesi üzerinden neden şeker fabrikaları özelleştirilmemeli, şeker pancarı tarımı, şekerin hayatımızdaki yeri ve pancar şekeri üreten bir ülke olarak kamış şekeri ve nişasta bazlı şekere (NBŞ) karşı neden mücadele edilmesi gerektiğini konularını da tartışmaya açacağız. 


Şeker kamışından şeker üretilmesi 5 bin yıllık tarihiyle çok eskilere uzanırken, pancardan şeker üretilmesi 1747 yılına dayanır.  Pancar şekeri 1796 yılında sanayide kullanılmaya başlandı. 1793-1815 yılları arasında İngiltere ile Fransa arasında yaşanan Napolyon savaşlarına kadar Avrupa’nın en önemli şeker kaynağı olarak şeker kamışı kullanılıyordu. İngiliz donanmalarının Fransa limanlarını kuşatarak mal ithalatını engellemesi sonucu kamış şekeri ülkeye sokulamayınca Avrupa’da şeker pancarı tarımı ve buna bağlı olarak pancardan şeker üretilmesi hız kazanır. 

Avrupa iklimine uygun bir tarım ürünü olan şeker pancarının üretimi hızla yayılırken; Almanya, Fransa, Polanya, İspanya ve İtalya günümüz dünyasının en önemli üreticileri haline geldi. Özellikle kuzey yarım kürede üretimi hızla yaygınlaşan şeker pancarı dünyadaki şeker kamışı üretimi karşısında hızla artarken, hem uluslararası ilişkilerde hem de ticarette kamış ve pancardan üretilen şeker üzerinden her dönem bir rekabet söz konusu oldu. 

HALK SALĞLIĞI MESELESİ

Dünya şeker üretiminde bir tarafta yüzde 73’lük paya sahip kamış şekeri karşısında mücadele eden pancar şekeri ve üreticileri bugün şekerin kullanıldığı pek çok yerde ikame mal olarak kullanılan mısırdan üretilen nişasta bazlı şeker (NBŞ) karşısında da ayrı bir mücadele veriyor. Amerikan tatlandırıcı tekeli Cargill’in son dönemlerde mısırdan elde ettiği NBŞ’yi satmak için pazar arayışı ve dayatmaları ise dozunu artırarak devam ediyor. 

Gerek kamıştan üretilen şeker, gerekse mısırdan üretilen NBŞ göz önüne alındığında bekli de sonda söyleyeceğimizi başta söylemek gerekiyor. Şeker sadece şeker değildir. Aynı zamanda pazar kavgasının bir unsuru, gıda güvenilirliği ve halk sağlığı meselesidir. 


PANCARDAN ŞEKER, ŞEKERDEN EKMEK VE GELECEK ELDE EDİLİYOR

Pancar tohumunun tarlaya ekilmesinden, yetiştirilip toplanmasına, fabrikaya taşınıp işlenmesinden torbalanıp markete gelince kadar her aşaması istihdam ve ekonomik katkı sağlıyor. Bu yönüyle de kırsal kalkınmanın ve sanayileşmenin önemli rolü var.

Şeker pancarı tarımı GSMH’ye buğdaya göre 6, ayçiçeğine göre 3.5 kat daha fazla katkı sağlıyor. 

Pancardan şeker üretiminden sonra artık kalarak elde edilen melas kimya sanayinde, alkol ve maya yapımında kullanılıyor. Boşa çıkan posa yani küspesi hayvan yemi olarak kullanılır ki, pek çok şeker fabrikasının etrafında hayvancılığın gelişkin olması bir tesadüf değil. 

Pancar münavebe, yani nöbetleşe ekimi yapılan bir ürün olduğunda aynı bölgeye tek ürün ekimini engellediği gibi, ürün çeşitliliği sağlarken kendinden sonra ekilecek olan tarım ürününe verimli bir toprak bırakır. 

Şeker pancarı üretimi 1998 yılında 450 bin çiftçi tarafından gerçekleştirilirken kota, fiyat ve girdi maliyetlerinin yüksekliği ve tarıma desteklerin azalmasına sebep olan politikalar sonucu 350 bin kişi şeker pancarı üretimini bırakmasına rağmen bugün 105 bin çiftçi tarafından gerçekleştiriliyor. Bu da ailesi ile birlikte en az 500 bin kişinin şeker pancarına bağlı tarım üretimden geçimini sağladığını gösteriyor. 

2000 yılında 408 bin hektar alanda 17 milyon ton şeker pancarı üretilirken, 2016 yılında 321 bin hektar alanda 19 milyon ton şeker pancarı üretildi ve insan emeğine dayanan bu üretimde çapalama vb. işlerde çalışmak üzere 200 binin üzerinde mevsimlik tarım işçisine 3 aydan fazla çalışma olanağı yarattı. 

Ülke genelinde üretilen 19 milyon ton şeker pancarı nakliyesi ile bu işi yapanlara, kamyon ve traktör yanı sıra makine ve ekipman üreticilerine ekonomik katkısı ise başka bir yanı. 

Şeker fabrikalarında çalışan on binlerce işçi, emekçi ve ailesine de ekmek kapısıdır. 

Tüm bunlar alt alta sıralandığında pancardan şeker, şekerden ise ekmek ve gelecek elde ediliyor sözümüz abartı değil somut bir gerçekliktir.


ŞEKER İHTİYACI FABRİKAYI, FABRİKA TARIMI, TARIM ÜLKEYİ GELİŞTİRDİ; ŞİMDİ TEKELLERE BIRAKILIYOR

Ülkemizde şeker fabrikalarının kurulma çabaları Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1840-1899 tarihleri arasında defalarca gündeme alınsa da başarılı olunamamıştır. İlk şeker fabrikası temeli Uşak Terakki Ziraat TAŞ tarafından 1925’te atılmış olsa da, İstanbul’da İş Bankası, Ziraat Bankası, Trakya illeri özel idare müdürlükleri ve özel şahısların iştiraki ile 1926 yılında Alpullu Şeker Fabrikası kuruldu ve ülkenin ilk şekerini üretti. Alpullu ve Uşak şeker fabrikalarının ardından 1933’te Eskişehir, 1934’te de Turhal şeker fabrikaları açıldı ve ülke şeker ihtiyacı 4 fabrikadan karşılanır oldu. 

FABRİKALAR ART ARDA KURULDU

Ayrı şirketler halindeki 4 şeker fabrikası tarımsal, teknik ve idari açıdan koordine edilmeleri ve şeker politikalarının tek elden yürütülmesi için 22 milyon sermaye ile Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ çatısı altında birleştirildi. Her yıl artan şeker ihtiyacının tamamen yerli üretimle karşılanabilmesi için 1951 yılında “şeker sanayinin genişletilmesi programı” ile yeni şeker fabrikaları kurulması kararlaştırıldı. Pancar ekicisi köylülerin kooperatifleşmesine de denk gelen o dönemde 1956 yılına kadar 11 şeker fabrikası daha kurularak fabrika sayısı 15’e yükseldi. ’60’lı yılların başında Ankara ve Kastamonu’da, 1977’de ise Afyon’da şeker fabrikaları kuruldu. Artan şeker ihtiyacı ’80’li yıllarda Muş, Ilgın, Bor, Ağrı ve Elbistan şeker fabrikalarının kuruluşunu da beraberinde getirdi. 1989’da açılan Erciş Şeker Fabrikasını ’90’lı yıllarda açılan Ereğli, Çarşamba, Çorum, Kars, Yozgat ve Kırşehir fabrikalarının devreye sokulmaları izledi. 

31 ŞEKER FABRİKASI VAR

Artan nüfus daha çok şeker ihtiyacını daha çok şeker için ise yeni fabrikaların kurulmasını zorunlu hale getirdi. Türkiye genelinde bugün 25’i kamu, (Adapazarı, Amasya, Çumra, Boğazlıyan, Kayseri ve Konya olmak üzere) 6’sı pancar ekicisi köylülerin kooperatifi olan Pankobirlik’in olmak üzere toplam 31 şeker fabrikası faaliyetini sürdürüyor. Bunlara ek olarak Türkşeker bünyesinde 4 alkol fabrikası, 5 makine fabrikası, 1 elektro mekanik aygıtlar fabrikası, 1 tohum işleme fabrikası ve 1 de araştırma enstitüsü bulunuyor. 

Bugün kamuya ait 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi tartışmalarına buradan bile bakıldığında aslında yapılmak istenenin sadece bir fabrika satışı olmadığını ve asıl olarak ülke şeker sektörünün adım adım özele devredilmesinin ön adımları olduğunu anlayabiliriz. 

Yapılmak istenen şeker ve makine fabrikalarından alkol ve elektromekanik fabrikasına, tohum işleme fabrikasından araştırma enstitüsüne, şeker pancarı üretiminden şekere dönüşerek pazarlamasına kadar her aşamasını takip, kontrol ve koordine eden mekanizmanın ortadan kaldırılarak şeker üretiminin tarım tekellerine bırakılmasıdır. 


ŞEKERE DAHA ÇOK İHTİYAÇ DUYACAK BİR DÖNEMİN EŞİĞİNDEYİZ

Üretim ve tüketim açısından baktığımızda dünyanın en büyük şeker üreticisi 5 ülke, Brezilya, Hindistan, AB, Çin ve Amerika, dünyanın şeker ihtiyacının yüzde 60’ını karşılarken aynı beşli dünya şeker üretiminin de yüzde 50’sini tüketen ülkelerdir. 

2005 yılında Doha’da gerçekleşen Dünya Ticaret Örgütü zirvesinde yapılan anlaşma gereği gelişmiş AB ve ABD ülkeleri kendi üreticilerine verdikleri destekleri kaldırma ve üretime kota getirme karşılığında gelişmekte olan ülkelere sanayi ve tarım ürünleri ticaretinin serbestleştirilmesi kararını aldılar. Tarım ve sanayi ürünlerindeki ticaretinin serbestleşmesinden elde edecekleri kâra karşılık şeker pancarı üretimini biraz olsun azaltmayı göze alan AB’nin uygulamaya sokacağı şeker reformu gereği, azalan destek ve uyguladığı kota nedeniyle 4 milyon ton, ABD’nin ise 2 milyon ton şeker açığı olacağı tartışılıyor. Yani şekere olan ihtiyaç hem şeker pancarı üretimine hem de fabrikalara olan ihtiyacı artırmaktadır. AB’de şeker reformu gereği 21 olan ülke sayısının 6’ya kadar ineceği, Yunanistan, İtalya, İrlanda ve Portekiz’in şeker üretiminin zaman içinde tamamen biteceği konuşuluyor. 

Buna bir de Brezilya ve ABD’nin akaryakıtta kullanılmak üzere Etanol için mısır üretim alanlarını artırma kararını eklediğimizde dünyanın daha çok şekere ihtiyaç duyacağı bir dönemin eşiğindeyiz diyebiliriz. ABD, 1 milyar tonluk dünya mısır üretiminin 361 milyon tonunu üretmeye kadar mısır üretimini yükselterek tarım alanlarının çoğunu mısıra ayırmaktadır. Brezilya ise ürettiği şeker kamışının yarıdan fazlasını artık etanol üretimine ayırmaktadır. 

Sadece nüfus artışına göre 2030 yılında dünya şeker ihtiyacının yüzde 25 artarak 190 milyon ton olacağı belirtiliyor. Rusya bu durumu gören bir ülke olarak son zamanlarda şeker pancarı ekim alanlarını genişleterek üretimini yüzde 50 artırdı.  

Bu nedenle bugün yapılması gereken, ne Dünya Ticaret Örgütü dayatmaları ile serbest ticaret kapsamında ithalatın önünün açılması ne de AB dayatmaları karşısında başta şeker pancarı olmak üzere tarım ürünlerine kota konulmasıdır. Aksine destekleri artıracak, girdi maliyetlerini düşürecek ve tarımsal üretimi gerçekleştiren üretici köylülüğü koruyacak tedbirleri almak gerekmektedir. 

Sonuç olarak; 

Pancar üreticisi köylülerin kooperatifi olan Pankobirlik verilerine göre 2005 ile 2016 yılları arasındaki 10 yıllık süreçte şeker üretimi açısından baktığımızda artan nüfus ve sanayinin ihtiyacı karşısında Çin, Hindistan, ABD ve Rusya şeker üretimini toplamda 7.3 milyon ton artırmıştır. Başta Almanya 1 milyon ton, İngiltere 400 bin ton, Belçika 300 bin ton, İspanya 200 bin ton ve İtalya 250 bin ton olmak üzere pek çok ülke şeker üretimini azaltarak toplamda ise 3 milyon ton şeker üretimi azalmıştır.

Yarın: Tüm Köy Sen ve DİSK/Gıda-İş ne diyor, özelleştirmede Cargill’in rolü ne?

ÖNCEKİ HABER

Zabıta tarafından tezgahı dağıtılan simitçi: Dilenci değilim

SONRAKİ HABER

Faşist iktidarı pekiştiren yangın: Reichstag

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...