26 Haziran 2016 00:24

İleri güçlerin mevzilerini yenileme fırsatı

İleri güçlerin mevzilerini yenileme fırsatı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Fransız işçilerinin ısrarlı mücadelesi, Avrupa’da dikkatleri işçi sorunlarına çekmeyi yoğunlaştırırken, İngiltere’de halkın çoğunluğunun AB’den çıkıştan yana irade belirtmesi (Brexit) Fransa başta olmak üzere işçi hareketinde, emek mücadelesinde yeni değerlendirmeleri de zorunu kılacak görünüyor. Özellikle de neofaşist, milliyetçi-muhafazakar odakların, işçilerin, emekçilerin son yıllarda, özelleştirme, kazanılmış hakların gasbedilmesi, yoksullaşma, işsizlik gibi başlıca sorunlarının kaynağını AB politikalarına bağlayarak istismar edilmesiyle bağlantılı olduğu(*) dikkate alındığında, işçilerin taleplerinin anlam ve içeriğini yeniden ele almanın yanı sıra girilen mevzinin de yenilenmesi acil bir ihtiyaç haline gelmiş bulunmaktadır.

GERİCİ GÜÇLERLE AYRIŞMANIN ZORUNLULUĞU

İngiltere’nin AB’den çıkma kararıyla birlikte şimdi;
1) AB’nin geleceği,
2) Avrupa’da yabancı düşmanlığı, işsizlik, yoksulluk istismarı temelinde kendine geniş emekçi yığınlar içinde dayanak bulan neofaşizm, ırkçılık, milliyetçilik, İslamofobi... gibi gerici eğilimlerin güç kazanmasının nedenlerinin yeniden ele alınması Avrupa’da, hatta dünyada politik gündemin ön sıralarına taşınması kaçınılmaz olacaktır.
Elbette emperyalist Avrupa’nın birliği olarak “AB’nin geleceği” bu köşenin doğrudan umurunda değildir ve ancak ikinci maddedeki sorunlarla bağlantısı nedeniyle anlamlıdır.
Bu yüzden de İngiltere’nin AB dışına çıkma kararı, belki Fransa’da Le Pencilerden başlayarak en gerici güçlere moral aşılamış, onların daha bir özgüvenle saldırmasına olanaklar yaratmıştır. Ama aynı zamanda İngiltere Brexit’i uzunca bir zamandan beri mücadele içindeki Fransa işçilerine, işçilerden yana siyasi odaklara, mücadeleci sendikalara ve sendikacılara kendi birliklerini güçlendirmeyi dayatmıştır. Başka bir söyleyişle bu son gelişmeler, işçiler ve ittifaklarına, işçi mücadelesini, AB karşıtı görünen ama emperyalist Fransa’nın ve Fransız sermayesinin çıkarlarını yücelten gerici güçler ile sermayenin çeşitli klikleri arasındaki mücadelenin dolgu maddesi olmaktan çıkaracak bir mücadele hattının inşası ihtiyacını da dayatmıştır. Aksi halde AB’ye karşı çıkar görünürken ırkçılık, milliyetçilik, yabancı düşmanlığı üstünden “ulusalcı sermaye” görünümündeki emperyalist odakların yedeğine düşülür. Nitekim, İngiltere’de “AB mi İngiltere’nin tarihsel ulusal çıkarları mı” biçimindeki “kırk katır mı kırk satır mı” ikilemine çekilen emekçiler, büyük sermaye klikleri tarafından yedeklenmiştir.

İSTİSMARCILIĞA İZİN VERMEYEN BİR ÇİZGİ

İster faşist partiler ister diğer gerici güçler olsun, iktidar mücadelesinde hiçbir zaman ve hiçbir yerde “Biz egemenlerin gücüne güç katmak, zenginleri daha zengin yapmak için iktidara gelmek istiyoruz” diyerek siyaset sahnesine çıkmamışlardır. Tersine gerçek bir iktidar edinmek isteyen her güç, toplumun en büyük kesimi oluşturan işçilere, emekçilere, yoksullara, ezilenlere; iş, ekmek, refah, adalet... onların neye en çok ihtiyacı varsa onları vadetmişlerdir.
Elbette komünistler, sosyalistler, emekten, demokrasiden yana olan güçler de işçilere, emekçilere, yoksullara, ezilenlere iş ekmek, refah, özgürlük, onların neye ihtiyacı varsa onu vadetmişlerdir.
Bu yüzden de görünüşte birbiriyle benzer taleplerden hareketle siyaset yapan bu iki karşıt cephe, aynı sınıflara hitap edip, onları kendi siyasetine bağlamak için mücadele eder. Dolayısıyla burada belirleyici olan, kimin ne vadettiğinden öte sorunların çözümünün nasıl olacağı, nasıl bir “yeni düzen” kurulacağı, bu düzenin hangi sınıfın çıkarları temelinde kurulacağı gibi “iki ayrı çözüm”ün karşı karşıya getirildiği bir mücadele hattına girilmesidir.  Bu olmadan gerici güçlerin sorunu istismar etmesinin önlenemeyeceği de çok açıktır. Nitekim, söz konusu olan “istismarcılık” olduğunda gerici güçlerin bu konuda çok deneyimli olduğunu da sınıflar mücadelesi tarihi bize çok acı derslerle de olsa öğretmektedir.
Bu nedenlerledir ki, Fransa’daki işçi mücadelesi; kendi talepleri için bir yandan iktidardaki AB yanlısı güçlerle mücadele ederken öte yandan da neofaşistlerin, gerici milliyetçi, ırkçı odakların, geleneksel De Gaullecü burjuvazinin, planlarından kendilerini açıkça ayıran bir mevziye girme zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Çünkü, şimdi AB yanlısı güçler işçileri neofaşist, ırkçı milliyetçi odakların yedeğine düşmekle suçlarken diğerleri de işçileri eğer AB’nin saldırılarına karşı çıkacaklarsa, yabancıların Fransa’ya gelmesine karşı çıkan, Fransız milliyetçisi politikalara destek vermeleri gerektiğini, aksi halde AB’ye boyun eğeceklerini söyleyerek yığınlar ve sendikalar üstünde baskı oluşturacaklardır.

İNGİLTERE’NİN SICAK DERSİNDEN ÖĞRENMELİYİZ

İngiltere’nin Brexit’inden sonra dört aydır, grevler, gösteriler, kısmi genel grevlerle süren mücadele içindeki Fransa işçileri, Fransa’nın ileri güçleri, emekten yana partileri, mücadeleci sendikaları ve sendikacıları, işçilerin, emekçilerin grevlerinin yakın destekçisi gençliğin talepleri etrafında, sermaye klikleriyle aralarındaki derin uçurumu açıkça ortaya koyan bir platformda birleşmek, her iki sermaye mihrakına karşı tutum alan bir çizgide kendi çözümlerini koymakla karşı karşıyadırlar.
Kuşkusuz bu sadece Fransa işçileri için değil, İngiltere’deki referandumdan doğrudan etkilenecek Almanya başta olmak üzere tüm AB ülkelerinde, elbette Türkiye’de (ve başka ülkelerde de) milliyetçi, neofaşist, İslamist... “geriden” AB karşıtlığı ile ayrışan, hem AB emperyalizmine hem de gerici güç odaklarından bağımsız olarak, hiç olmazsa işçi sınıfının ve emekçilerin haklarını savunan, yabancı düşmanlığına, faşizme, ırkçılığa, milliyetçiliğe, İslamofobiye, (bizde İslamcılığa, cihadizme, yerli milli normculuğa) açık tavır koyan, sermaye kliklerinden bağımsız bir mücadele hattının inşası artık ertelenemezdir.
İngiltere Brexit’i Britanya işçileri ve ilerici demokrat güçleri için olduğu kadar Fransız işçileri ve tüm dünya için de “sıcak bir ders” sunmuştur.
Bu dersten gerektiği gibi öğrenilirse, İngiliz Brexit’i Avrupa’nın ve dünyanın ilerici güçleri için mevzilerini yenileme fırsatı olur.
Umalım ki öyle olsun!

(*) Dün gazetemizde Arif Bektaş arkadaşımız, sorunun bu boyutuna İngiltere’deki somut örnekler üstünden dikkat çekmiştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...