26 Haziran 2016 00:22

Rozerin ve Murat için

Rozerin ve Murat için

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde pasaport işlemlerini yaptırmak için bekleyenlerden biriydim. İri bir adam, “Benim çocuğumu ağlattınız!” diye bağırmaya başladı. Karşısındaki polis memuruna bas bas bağıran adamı birkaç polis memuru gelip yatıştırdı. Kısa sürede belli oldu ki, bağıran adam eşi ve çocuğu ile oradaydı. Kendisine söylenenler veya gördüğü muamele hoşuna gitmediği için bağırmaktan çekinmiyordu. Kısa sürede neden çekinmediği anlaşıldı. Kendisini yatıştırmaya çalışanlarla meslekdaştı.
Bağıran bir başkası olsa neler olurdu? Yanıtını bildiğim bu soruya değil, adamın söylediklerine takıldım: Çocuğumu ağlattınız!!! Aklıma ister istemez birkaç kitap geldi.

İlki, İsmail Saymaz’ın kitabı: “Oğlumu Öldürdünüz, Arz Ederim.” Sonra bir diğeri, Saymaz’ın nefretin nasıl üretildiğini anlattığı “Nefret – Malatya: Bir Milli Mutabakat Cinayeti.” Artık şaşırmıyorum; aklıma konusu sevgi olan kitaplar değil, ölüm olan kitaplar daha kolay geliyor. Ümit Koşan’ın kitabı, “Sessiz Ölüm: Tabutluklar, Beyin Yıkama ve Tecrit Hücreleri” gibi. Sonra Hüseyin Korkut’un gencecik insanlara yapılanları anlattığı, “Ateş Manisa’ya da Düştü.”
Böyle ölümleri düşünmeyi istemiyorum. Ama düşünmek zorundayım. Türkiye’de ölüm siyaseti kol geziyor. Daha doğrusu Türkiye’yi ölüm siyaseti yönetiyor. Her gün insanları ölmeye ve öldürmeye gönderiyorlar. Her gün...
Ölümleri anlatmak, acıları paylaşmak, ayrıntıları araştırmak çok zor. Ama bunları yapmak zorundayım. Çünkü ölüm her geçen gün çoğalır, çocukları ve gençleri kuşatırken sessiz kalamam.

Rozerin Çukur 8 Ocak 2016’da Diyarbakır’da Sur’da öldürüldü. Lise öğrencisiydi. Gencecik bir insandı. Onu bir keskin nişancı öldürdü. Ama onu vuranlar bununla da kalmadılar, onu ailesine bırakmadılar. Babası aylarca ona telefon etti: “Bir haber aldık ki cenazesi sokaktadır, sonra dediler ki devlet gizlice defnetmiş. Neye inanacağımızı şaşırdık. Onu telefonla arıyorum bazen. Belki yaşıyordur, çatışmalar devam ettiği için gelemiyordur. Belki şarjı bittiği için telefonu kapalıdır, bu nedenle bizi arayamıyordur.”
Rozerin’in annesi aylarca, “Elinizden bir şey geliyorsa yapın!” diyerek yardım aradı. Diyarbakır’a barış nöbeti için giden kadınlara şöyle seslendi: “Buraya gelen tüm kadınları selamlıyorum. Rozerin, 16 yaşında lise öğrencisi genç bir kızdı. Hayali doktor olmaktı, psikolog doktor olacaktı. Onun hayalini yıktılar. Başka Rozerinlerin hayalleri yıkılmasın. Cenazemizi versinler istiyoruz.”
Rozerin aylar sonra DNA eşleşmesi ile bir hastane morgunda bulundu. Bir Haziran sabahı, Dicle ilçesinin Herîdan köyüne götürüldü. Aylar öncesinden hazırlanan mezarlığa gömüldü. Rozerin ölüm siyasetinin kurbanı oldu. Onu öldürenler hesap vermediler, vermeyeceklerini biliyorlar. Belki de madalya aldılar. Ama insanlık yerin dibine girdi.

Geçen yıl Suruç’ta, Kobaneli çocuklara oyuncak götürmek isteyen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi 33 genç öldürüldü. Neredeyse bir yıl oldu ama katliamın soruşturmasında ilerleme olmadı. Çünkü saldırıyı İŞİD gerçekleştirse de, asıl sorumlu bu saldırının perde arkasındaki ölüm siyasetiydi.

Geçen hafta Suruç için Adalet Platformu saldırının olduğu noktada 33 dakikalık adalet nöbeti tuttu. Saldırıda öldürülen psikoloji bölümü öğrencisi Murat Yurtgül’ün annesi, dizlerinin üzerine eğilerek, oğlunun öldüğü yeri öptü: “Benim oğlum ne yaptı ki? O barış istedi barış. Benim çocuğum oyuncaklarıyla barış istedi. Onu öldürdüler!” diye ağladı.
Murat’ın sınıf arkadaşları dün mezun oldular. Törene Murat yerine küçük kardeşi katıldı. Murat’ı sevenler çoktu. Sınıf arkadaşları, federasyondan arkadaşları, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği’nden arkadaşları onun için törene katıldılar. Murat’ı unutmadılar, unutmayacaklar.

Ben Murat’ı tanıyamadım. Rozerin’i de. Onlar bu toprakların pırıltısı, cıvıltısı, yaşam dolu gençleriydi. Belki de gün gelecek barış için, yaraları sarmak için, çocuklar ve gençler için birlikte çalışacaktık. Ama ölüm siyasetinin mimarları onları bizlerden aldı. Biz de onları belleğimize ve yüreğimize koyduk. Onlar bizle yaşasınlar, umut sönmesin diye...
Arz ederim!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...