26 Haziran 2016 00:16

'Öfkem baki, ama umudum da her daim diri…'

'Öfkem baki, ama umudum da her daim diri…'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Tren ve arabayla üç saat yol teptikten sonra kendimi Sakarya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde sert mizaçlı dört gardiyan arasında buldum. Sırayla göz göze geliyor, “acaba kaset hangisinde?” diye kendime soruyordum.” Erol Önderoğlu Bianet’in 90’ların Hak Mücadeleleri dosyasında “Gazeteciliğin Tam da Ortasına Düştüm” başlıklı yazısına böyle başlamış. Özgür Gündem gazetesinin sorumlu müdürlüğünü yaptıktan sonra “örgüt propagandası”, “bölücülük propagandası” ve “kin ve düşmanlığa tahrik”ten suçlanıp Aralık 1994’te tutuklanan Işık Yurtçu RSF-Fransa Vakfı Dünya Basın Özgürlüğü Ödülü’ne hak kazanmış ancak hapiste. Törene katılamayacağı için tören mesajını bir kasede kaydedip gardiyanlara teslim etmiş. Erol da kaseti almaya gitmiş. “Korku saldı; ‘Ya bir de, kaseti alamadan geri dönersem? Tören, rezil olur!’… Arkadan beliren dördüncü bir gardiyan endişeme son verip, rahat hareketlerle kaseti elime tutuşturdu.”

Çok zor bir hafta geçirdik. Bundan daha bir ay önce pek çok uluslararası basın örgütü temsilcilerinin Ankara’ya yaptığı ziyarette Sınır Tanımayan Gazeetciler Örgütü Türkiye Temsilcisi sıfatıyla Erol da vardı. Adalet Bakanlığı yetkilileri ‘basının ne kadar özgür olduğunu’ anlattılar, tekzibi gecikmedi.
Pazartesi Erol Önderoğlu, Şebnem Korur Fincancı ve Ahmet Nesin Özgür Gündem’le dayanışma için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği’ne destek verdikleri için tutuklandılar.

Şebnem Korur Fincancı 30 Mayıs’ta Evrensel’deki yazısında “Bugün ilk kez bir gazetenin mutfağına girdim. Yazımı da bu mutfakta bir gazetenin, basın emekçilerinin Pazar günü kavramı olmadığına tanıklık ederken yazıyorum. Yarın Evrensel ile birlikte bir de Özgür Gündem almanızı öneririm. Gazetenin nöbetçi eş yayın yönetmeni olarak dayanışmaya geldim, ama daha önemlisi bu dayanışmanın yaygınlaştırılması, birlikte zenginleştirilmesi” demiş. Fincancı yazısında Erol gibi o günlere dönmüş “90’ların o dehşet verici saldırılarında da benzer bir dayanışma örgütlenmiş ve basın emekçileri gelerek birer gün gazetede çalışmışlar. Bugün umut verici olan yalnız basın emekçileri değil, her alandan insanın bu dayanışmayı güçlendirmesi. Yalnız Özgür Gündem ile değil, yerle bir edilen şehirlerin yeniden inşasından birlikte yaralarımızı sarmaya uzanan bir zeminde dalga dalga yayılan bir dayanışma örülüyor bu dönemde. Dayanışmanın 90’lardan farklı boyutta, çok daha yaygın ve güçlü olmasında Gezi sürecinde öğrendiklerimizin payı da büyük.”

90’larda Özgür Gündem’le dayanışmaya koşanlar bugün hala aynı yerdeler. Hak mücadelesine verdikleri ömürle bugün yeri doldurulamaz gazeteciler onlar. Hiçbir zaman iktidardan nemalanmadılar, tekrar eden koşullarda ellerini yine taşın altına ilk koyanlar onlar oldu. Ancak bugün çok daha kalabalığız. Tutuklamaların ardından Salı günü Özgür Gündem’e gidip Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni olmak için sıraya girenlerin sayısı 110’u aştı. Daha da artacağını düşünüyorum.

Gözdağı vermek için seçilen bu üç isim sadece Türkiye’de değil dünyada da büyük tepkilere neden oldu. Tarihte ilk kez bir Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ülkedeki basın özgürlüğünün durumundan endişe ettiğini söyleyerek tutukluların bir an önce serbest bırakılmasını istedi. İktidar belki de hiç hesap etmeden ülkede basın özgürlüğünün olmadığını bu tutuklamalarla tüm dünyaya duyurdu. Bütün bunlar olurken gazeteciler arasında halâ sessiz kalan, “ama Özgür Gündem de” diye başlayan cümleler kuranlar var. Tek söyleyebileceğim sizelerin başına geldiğinde, ki bu çok zaman almayacak, özgür olduğunda Erol yine o adliyede ya da cezaevinin önünde, o protestoda olacak, hep yaptığı gibi. Cuma sabahı basın açıklaması için Metris Cezaevi’ni ararken ‘kime sorsam’ diye düşünürken aklıma istemsizce ilk Erol’u aramak geldi, hapiste olmasa kapının önünde olurdu çünkü.

Mesele basın özgürlüğü, mesele ifade özgürlüğü. Erol 2014’te Işık Yurtçu’yu anlatırken şöyle demiş “Yurtçu’nun durumu, dünyada ve Türkiye’de demir parmakları ardında unutulan gazetecilere, halkın haber alma hakkı için meslektaşlarına sahip çıkmak için gerektiğinde mesleklerini tehlikeye atan az sayıda köşe yazarına ve mücadelede ortaklaşarak meslekte dayanışmayla tanışan genç haberciler için “ışık” oldu.” Sizler de bizler için, daha da önemlisi mesleğe yeni adım atmış, davalarla, soruşturmalarla tanışmış nice genç gazeteci için ışık oldunuz. Sayenizde o korku eşiği bir kez daha aşıldı. Başlığa taşıdığım sözü Şebnem Korur Fincancı söylemiş yazısında, tekrar ediyorum, öfkem baki, ama umudum da her daim diri...

Son not: Bianet’te yayınlanan 90’ların Hak Mücadeleleri dosyasını yeniden okumanın tam vakti, mesela bugün yasaklanan Onur Yürüyüşü vesilesiyle Elif İnce'nin kaleme aldığı '93’ün Yasaklı Onur Yürüyüşü'; yazısını ve diğerlerini…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...