25 Haziran 2016 01:58

AB’de de İngiltere’de de çarşı karıştı!

AB’de de İngiltere’de de çarşı karıştı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AB’nin gönülsüz üyesi İngiltere’de halk, AB ile yola devam etmeye hayır dedi. Önceki gün yapılan referandumda oy kullananların yüzde 48.1’nin AB’ye “evet”, yüzde 51.9’nun ise “hayır” dediği açıklandı.

Gönülsüz, her yeni adımda yeni itirazlar yapan bir üyesi olsa da İngiltere AB’nin büyük ve çok önemli bir üyesiydi. Bu yüzden de İngiltere’nin AB’den ayrılışı, AB’nin “gönülsüz”, “ayak sürten”, “problemli” üyeden kurtuluşu olarak değil, ama AB rüyasının sonuna mı gelindi tartışmalarını da başlatacak bir gelişmedir. Nitekim dün sabahtan itibaren bu tartışmalar başlamıştır da.

İngiltere’nin AB’den ayrılması sonrasında ilk tepki, bekleneceği gibi, İngiltere’den “evet” bekleyen piyasalardan geldi. Avrupa borsaları görülmemiş biçimde düşerken, Londra borsasında kapılar yüzde 10’u buldu. Pound’un dolar karşısındaki değeri 1985’lerin düzeyine geriledi. Avro da dolar karşısında değer kaybetti.

CAMERON FATURAYI ÜSTLENDİ!

Referandumun ilk siyasi sonucu ise, bir yandan referandum kararı alan ama öte yandan AB’ye “evet”i savunan İngiltere Başbakanı oldu. Referandum sonucunu kendisi ve Hükümeti için bir “güvensizlik oyu” olarak değerlendiren altı yıldır İngiltere Başbakanı olan David Cameron istifa etti. “Madem benim istediğim olmadı, halk ‘AB’ye hayır’ dedi; İngiltere’nin AB’den ayrılışını yeni bir başbakan yönetsin” dedi.

İngiltere, ayrılarak AB’yi bir bakıma ateşe attı ama kendisinin de en az AB kadar yeni sorunlarla karşı karşıya kalacağı da daha ilk günden ortaya çıktı. Çünkü; referandumda “AB’ye evet” diyen İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın (İrlanda ile birleşerek)  şimdi, İngiltere’den ayrılarak AB’de kalmak istediklerini söyleyecekleri, olup biteni izleyen gözlemcilerin neredeyse ortak görüşü. Dolayısıyla şimdi İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın da bir referandumla İngiltere’den ayrılarak AB’de kalmak için girişimler yapması siyasi gündemin ön sırasına çıkacaktır. Kısacası “AB’ye hayır” diyen İngiltere sadece AB için değil kendisi için de “Pandoranın Kutusu”nu açmıştır! 
 
AB’YE ‘HAYIR’ DA!

AB’nin kuruluşundan beri iki odaktan muhalefet geldi. Bunlardan birincisi AB’nin bir demokrasi güçleri birliği değil Avrupa emperyalizminin birliği, bir emperyalist birlik olduğunu savunan ilerici demokrat çevrelerdi. Bu ilerici, anti-emperyalist güçler, kendisini sosyalist, komünist gören güçler, AB’ye karşı çıkarken AB’yi emperyalizm koşullarında barış içinde bir dünya kurmanın, hatta sosyalist bir dünya kurmanın modeli olarak savunan ultra emperyalizmin günümüzdeki temsilcilerini de eleştirip, onların emperyalizmin uşaklığını teşhir ettiler.

AB’ye itiraz eden ikinci muhalefet odağı ise; neonazi, neofaşist, ırkçı-milliyetçi-muhafazakar, yerine göre din istismarcısı, yerine göre yabancı düşmanı, popülist kesimlerden kesimler oldu. Son yıllarda özellikle işsizlik, artan yoksullaşma istismarcılığı yabancı düşmanlığı, İslamofobi, ırkçı-milliyetçilik, muhafazakar-milliyetçilik AB ülkelerinde güç kazanan bir eğilimdi.  İngiltere’de “AB’ye hayır” çıkması, aslında bu en gerici kesimlerin toplumun çoğunluğunu etkileyen, “Bir Türkle; bir Suriyeli ile komşu olmak ister misiniz?” demeye kadar varan ırkçı, yabancı düşmanı merkezli bir kampanyanın sonucu olarak da şekillendi.

Kuşkusuz bu kampanya, İngiliz hükümetlerinin orta sınıflara, emekçilere, işçi sınıfına verdiği “daha iyi koşullar”, “daha refah içinde bir toplum”a dair vaatlerini yerine getirmemesi gibi bir arka planın üstünde yükseldiyse de burada “AB’ye hayır”ın arkasındaki gücün İngiltere’deki en gerici güçlerin, AB olmadan (ABD ile daha da yakınlaştırarak) sömürüsünü daha da artıracağını düşünen sermaye kesimlerinin olduğu gerçeğini değiştirmez. 

Bu yüzden de “AB bir emperyalist birliktir. Onun için AB’ye hayır” diyen ilerici demokrat güçler için, “Ne iyi oldu İngiltere AB’den çekildi; böylece Avrupa’nın ileri güçleri yeni bir mevzi kazandı!” denecek bir durum yoktur. Tersine İngiltere’de faşizan, yabancı düşmanı, göçmen karşıtlığı propagandasının geniş halk yığınlarını etkilemede hayli mesafe aldığını, Avrupa çapında (hatta ABD’de ve öteki ülkelerde de) faşist, ırkçı, yabancı düşmanı popülist, milliyetçi odaklara özgüven veren bir gelişme olduğunu da görmek gerekir.

AB İÇİN ‘KAÇAN KURTULUR’ DÖNEMİ!

Evet, İngiltere’de ırkçı, milliyetçi-muhafazakar, faşizan güçlerin marifetiyle gerçekleşmiş olsa da; İngiltere gibi büyük bir ülkenin AB’den ayrılması; herkesin “kurtulmak için katılmak istediği AB”den şimdi ”ülkelerin kaçarak kendilerini kurtarmak istedikleri AB”ye gelindiğinin göstergesidir. Yani İngiltere’nin AB’den ayrılması, AB’nin biriken sorunlarının açığa çıkmasını sağlayacağı ve “birlik”ten ayrılmanın kolaylaşacağı, başı sıkışanın AB’den çıkarak kurtuluş arayacağı bir döneme geçildiğinin göstergesidir.

Bu aynı zamanda AB’yi ultraemperyalizm teorisinin gerçekleşmesinin bir planı, sembolü olarak gören ultraemperyalizmin bugünkü savunucularına da elbette bir darbedir.

Bugün işçi sınıfı; emekçiler, AB’yi emperyalist birlik olarak görenler, elbette ki bu gelişmelerden ideolojik mücadelelerinde yararlandıkları gibi; insanlığın gerçek kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu, emperyalistler arasındaki birliklerin geçici, çatışmanın esas olduğunu bir kez daha göstermek için yararlanacaklardır. Ama bunu “AB’ye hayır” deseler de Avrupa’daki en gerici güçlerin politikalarına destek veren ya da hoş gören bir yaklaşım içinde yapmazlar, yapamazlar. 

TÜRKİYE’YE BİR ŞEY DÜŞER Mİ? 

Nitekim bugün, “İngiltere AB’den ayrılacak” diye Avrupa’nın en gerici odakları bayram ediyor. Muhtemeldir ki mülteci baskısı, IŞİD ve cihadist grupların faaliyetinin artmasına paralel olarak, Avrupa’da yabancı düşmanlığı; göçmen düşmanlığı, ırkçı-milliyetçi eğilimlerin güçlenmesi yakın gelecekte kaçınılmaz görünmektedir.

Öte yandan Türkiye’de Başbakandan başlayarak Hükümet yetkilileri İngiltere’nin ”AB’ye hayır” demesinden duydukları sevinci saklamayan açıklamalar yaptılar. Kuşkusuz bu tutumun arkasında, özellikle son günlerde AB’den, AKP Hükümeti’nin özgürlükleri baskı altına alan uygulamalarına yönelik eleştiriler ve AB ile restleşmeye varan polemikler vardır. Elbette burada AKP ile AB ülkelerindeki ırkçı, milliyetçi-muhafazakar odaklar arasında “paralel ideolojik yakınlık” olmasının rolü vardır. Ama şu da bir gerçek ki, İngiltere’de hem “evetçiler” hem de “hayırcılar” Türkiye’yi uygarlık için, Avrupa hakları için tehdit olarak gösteren bir kampanya sürdürmüşlerdir. Bu yüzden de İngiltere’nin, AKP’nin Avrupa ile ilişkilerde bir rahatlık sağlaması konusundaki beklentilerinin tam tersi gerçekleşebilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...