Din, politika ve emek
Fotoğraf: Envato
KESK yarın ve pazar günü 9 ilde “laik eğitim, laik yaşam, iş güvencesi” talepleriyle mitingler yapacak. Bu talepler KESK tarafından öne sürülse de ne sadece onun talepleri, ne de sadece miting yapılacak 9 ilin talepleri. Bu talepler laik ve demokratik bir ülke isteyen tüm halkın, modern köleliklerine istihdam büroları ve esnek çalışma ile yeni halkaların eklenmesine karşı çıkan tüm işçi ve emekçilerin talepleri. Bu ülkede din, devlet ve politika ilişkisi neredeyse cumhuriyet tarihinden bu yana tartışılan sorunlu bir ilişki.
Hatırlanacağı gibi Erdoğan ve Gül ekibi AKP’yi kurarken “Milli Görüş” gömleğini çıkardıklarını ve değiştiklerini ilan etmişlerdi. Ancak AKP iktidarı yerleştikçe ve kendi oturduğu zeminin sağlamlığına güven getirdikçe, devlet üst bürokrasisi ile anlaşmalarını tamamladıkça dini günlük yaşama, devlet işlerine ve politikaya daha fazla soktu. Eğitim dinin el attığı alanların başında geldi ve sadece milli eğitimde değil, cemaatler vb. eliyle hemen hemen her alanda genç kuşakların dini dogmalarla zehirlenmesine hız kazandırıldı. Milliyetçilikle harmanlanmış bir dinin ve mezhepçiliğin halkın bilincinin karartılması ve bölünmesi için kullanılmasında, işçi sınıfının üzerindeki sömürünün yoğunlaşmasında AKP Hükümetleri önceki tüm hükümetlerden daha gerici adımlar attı ve atmaya da devam ediyor.
Ancak farklı yönde gelişmeler de söz konusu. Son günlerde özellikle bazı İslam ülkelerinden gelen haberler din ve politika ilişkisinin farklı bir boyuta taşınmakta olduğunun işaretlerini veriyor. Tunus’ta Nahda Lideri Gannuşi “siyasal İslam’ı bırakıp, demokratik İslam’a geçtikleri, artık Müslüman demokrat oldukları” yönünde açıklamalar yaptı ve partisinin kongresinde de bu kararlar onaylandı. Gannuşi politikanın artık dinden elini çekmesi gerektiğini dile getiriyor. Bu açıklamaların ardından benzer bir açıklama da Mısır’ın Müslüman Kardeşlerinden –İhvan- geldi. Müslüman Kardeşlerin Şura Konseyi Üyesi Cemal Haşmet, İhvan’ın 88. kuruluş yıl dönümünde “Artık dini ve siyasi faaliyetlerin ayrılması niyetindeyiz” dedi. Bu tür açıklamaların bizzat bu hareketlerin kendisinden gelmesi dikkat çekicidir.
Kuşkusuz her ülkenin kendi iç dinamikleri farklı ve önümüzdeki dönemde gelişmelerin ne yöne doğru evrileceğini görmek gerekiyor. Ancak bir noktanın altını kalınca çizmek gerekiyor. Başlıca iki etken İslam dini ile politika arasındaki geleneksel ilişkinin artık çözülmekte olduğunu ortaya koymaktadır. Bunlardan ilki Arap ayaklanmaları, diğeri ise IŞİD’in varlığıdır. Ters yönde ilerleyen bu iki gelişme, sonuçta genel olarak benzer bir etkinin ortaya çıkmasına doğru gelişmektedir. Bu genel sonuç politik İslam’ın sonuna doğru gelinmekte olduğudur.
Emperyalist büyük güçlerin Arap ayaklanmalarını Tunus ve Mısır örneğinde görüldüğü gibi “ılımlı İslam’a” doğru yönlendirme çabaları farklı biçimlerde iflasa doğru gitmiştir. IŞİD ise politik İslam’ın egemen olması durumunda neler olabileceğinin en uç örneğini sergilemiştir. Kuşkusuz bu deneyimler İslam halkları üzerinde hemen anlaşılır olmayacak, politik İslam hemen sahneden çekilmeyecektir. Ancak politik İslam tepe noktasından inişe doğru geçmiştir ve bunun sonuçları önümüzdeki yıllarda daha net görülecektir. Özellikle halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesinin yükselmesi bu sonucu çabuklaştıracaktır.
Bütün bunları ve ülkedeki gelişmeleri dikkate aldığımızda KESK’in “Laik eğitim, Laik Yaşam, İş güvencesi” mitinglerinin ne denli önemli olduklarını daha iyi anlayabiliriz. Ülkede laikliği ve demokrasinin kazanılmasını savunacak, tek adam diktatörlüğüne karşı mücadele edecek küçümsenmeyecek bir birikim, işçi ve emekçi kitlelerinde sermaye ve devletin saldırılarına karşı göz ardı edilemeyecek bir mücadele deneyimleri vardır. Bu birikim ve mücadele deneyimlerinin ülkenin demokratikleştirilmesi için güçlü ve ortak bir mücadeleye doğru gelişmesi belki de bu yollardan geçerek gerçekleşecektir. Her gelişme açıkça kanıtlıyor ki, içinden geçmekte olduğumuz günler güçlü mücadelelerin verilmesi gereken günlerdir.
- İktidarın borazancısı 22 Mart 2024 03:45
- Her alanda soygun ve sömürü 15 Mart 2024 04:40
- Kadınların mücadelesi yayılıyor, güçleniyor 08 Mart 2024 05:01
- İşçiler köle mi? 01 Mart 2024 04:25
- Muhalefet sorunu 23 Şubat 2024 03:44
- Peşkeş, yağma ve katliam 16 Şubat 2024 05:05
- Yerel ve genel 09 Şubat 2024 04:37
- Bahçeli’nin hayali 02 Şubat 2024 03:55
- NATO da yerli ve milli oldu! 26 Ocak 2024 04:40
- Nereye kadar gideceksiniz? 19 Ocak 2024 04:15
- Cin şişede durmuyor 12 Ocak 2024 03:45
- Dış ve iç politika 05 Ocak 2024 03:15