26 Mayıs 2016 01:00

Yıldırım hükümeti 'kıble'yi değiştirdi!

Yıldırım hükümeti 'kıble'yi değiştirdi!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Alışkanlıktır, her yeni hükümet kurulduğunda insanlar, eski hükümetlerin vadetmediği ya da vadedip de başarısızlığa uğradığı konularda yeni bir şeyler beklerler.
Hükümetler de bunu bildiği için sorunları nasıl çözeceklerini; seçimlerdeki vaatleri yerine getireceklerine dair plan ve projeleri “Hükümet Programı”na koyar; hiç olmazsa halka verdikleri sözleri tekrarlarlar!
Ne var ki, “Binali Yıldırım Hükümeti”; Davutoğlu’nun, adeta bir hükümet darbesiyle görevden alınmasının arkasından işbaşına getirilen bir hükümet olmasına karşın, eski hükümetin hangi sorunları aşamadığı için görevden alındığına açıkça yanıt vermeye bile ihtiyaç duymadan kuruldu. Örneğin Kürt sorununun çözümü, özgürlükler, Ortadoğu’da ve Avrupa’da tam bir açmaza sürüklenen dış politika, günü kurtarmaktan öte bir plana sahip olmayan ekonomik politika gibi başlıca konularda, bir “çözüm planına” sahip olduğuna dair hiçbir şey söylenmiyor.

HÜKÜMETİN TEK VAADİ VAR: BAŞKANLIK SİSTEMİ!

Son günlerdeki gelişmeler içinde değerlendirdiğimizde, ülkenin onca acil çözüm bekleyen sorunlarına karşın Binali Yıldırım Hükümeti, bütün vaatleri tek maddeye indirgemiştir; o da “Başkanlık sistemini getirecek yeni bir anayasa”dır!
Eğer onu başaramazlarsa da erken seçime gideceklerini, önceki gün Başbakan Yıldırım aba altından sopa göstererek söylemiştir.
Kısacası Yıldırım Hükümeti, bir “Saray Hükümeti”dir. Kılıçdaroğlu “1. Saray Hükümeti” diyor.
Burada “Saray Hükümeti” nitelemesi, politik bir eleştiri, polemik yapmak amacıyla yapılmış bir niteleme değildir.
Burada sözü edilen, Hükümetin Cumhurbaşkanına geçmişe göre daha yakın kişilerden kurulmuş olması değildir. Ama artık Hükümetin görünüşte bile Meclise, “millete” hesap verme makamı değil cumhurbaşkanına hesap veren bir pozisyona düşürülmüş olmasıdır.

HÜKÜMET ARTIK MECLİSE DEĞİL SARAY’A HESAP VERECEK

Bunu her vesile ile Başbakanın açıkça “Yolumuz senin yolun, sevdamız senin sevdan” diyerek Erdoğan’a biat aşkını ifade eden açıklamalarından biliyoruz.
AKP’nin “marşı” haline gelen “Beraber yürüdük biz bu yollarda” diye başlayan şarkının sözlerindeki, “Bana her şey ‘sen’i hatırlatıyor” dizesine gelindiğinde, Erdoğan ve Davutoğlu meydanlardaki ya da salondaki kalabalığı işaret ederek “sen”den “milleti” kastettiklerini göstermek isterlerdi.
Oysa Yıldırım her konuşmasını bu “marşa” bağlarken, “hatırlanan” “sen”den Erdoğan’ı kastettiğini göstermek için tüm “vücut dili” olanaklarını kullanıyor.
Nitekim Yıldırım, bu marşı ilk okuduğu 2. Olağanüstü Kongrede “Bana her şey seni hatırlatıyor”a gelince salondaki kalabalığı işaret etmek, onların üstünden “milleti” işaret etmek yerine gözünü Erdoğan’ın salondaki büyük boy filigran görüntüsüne çevirerek, “sen”den Erdoğan’ı kastettiğini göstermek istedi.
Yine Başbakan Yıldırım salı günkü grup toplantısında da bu “marşı” okudu. Aynı dizeye geldiğinde, salonda bir Erdoğan posteri olmadığından olacak, güzünü yukarıya, “semaya” çevirerek, artık ilahi güçler vehmetmeye başladıkları “yukarıdaki zata” doğru bakarak, “sen”den Erdoğan’ı kastettiğini göstermek istedi.
Bizde hükümetler yasal bakımdan Meclise karşı sorumludurlar. Ama Hükümetler bu sorumluluklarını genişleterek kendilerinin “millete” (halka) karşı sorumlu olduğunu, dolayısıyla millete hizmet için kurulduklarını söylemekten pek hoşlanmışlardır. Cunta hükümetleri bile, pek inandırıcı olmasalar da kendilerinin “Millete hesap vereceğini” söyleme ihtiyacı duymuşlardır.
Hani biraz da sıkça söylendiği gibi ifade edersek, hükümetler programlardan, hangi sınıfı temsil ediyor olduklarından bağımsız olarak hep “halka hizmet”ten, “Halka hesap vermek”ten söz etmişlerdir. Yani bugüne kadar hükümetlerin “kıblesi”, kıbleye dönen inansa da inanmasa da, “millet” olmuştur!
Ancak Yıldırım Hükümeti, bu geleneği reddederek, “kıbleyi” Saray’a çevirmiştir.

AKP ‘SARAY’I ANITKABİR’İN, ERDOĞAN’I ATATÜRK’ÜN YERİNE GEÇİRİYOR

AKP geleneği geçmişte, CHP’yi ve Kemalistlerin abartılı Atatürk seviciliğini eleştirerek, onların kıblesinin Anıtkabir oluğunu, “Atatürk’ü putlaştırdıkları”nı iddia ederlerdi. Propagandaları da büyük ölçüde bu motifler üstünden yürütülüyordu. Ama bugün gelinen yerde AKP, Saray’ı “kıble” yapıp Erdoğan’ı da “putlaştırma” yoluna girmiştir. Dahası Erdoğan ve AKP Kemalistlerin cumhuriyetin başından itibaren ileriye doğru yürüyerek katettikleri yolu geriye doğru yürüyerek, “tek parti tek lider” rejimini inşa etmeyi amaçlamaktadırlar.
AKP’liler, 2. AKP Olağanüstü Kongresinde Erdoğan’ın mesajını ayakta izleyerek (Artık Erdoğan’ın her mesajı salonlarda ayağa kalkarak dinlenecektir) yeni döneme ayak uyduracaklarını gösterirken, Başbakanın ve Hükümetinin Meclise ve “millete” değil Erdoğan’a hesap veren bir hükümet olacağının ilan edilmesiyle girdikleri mevzii göstermiştir.
Başka bir söylemle hükümetin “kıblesi” değişmiştir! Artık “kıble” Erdoğan ve sarayıdır!
Kısacası Yıldırım Hükümeti, Meclise ve “millete” değil Erdoğan’a hesap veren bir hükümet olarak tasarlanmıştır. Başbakan ve kabineye girecek bakanlar, “Hükümet Programı” olarak okunan metin bu temel ilkeye göre belirlenmiştir.
Eğer bu Hükümet, “başkanlık sistemi”ni getiren bir anayasayı çıkartamazsa, bir bahaneye gerek bile duyulmadan görevden alınacak, AKP ve Hükümet yeni bir operasyonun hedefi olacaktır. Artık AKP böyle bir girdabın içine çekilmiştir.
Tabii demokrasi güçleri, özgürlük ve hak talep eden işçiler, halk kesimleri, sürece müdahale ederek, Türkiye’yi Erdoğan-Yıldırım Hükümetinin sürüklediği labirentten çıkaran adımlar atmada gerektiği kadar başarılı olamazlarsa!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...