25 Mayıs 2016 00:58

KESK’in çağrısına kulak vererek alanlara!

KESK’in çağrısına kulak vererek alanlara!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

KESK, “Laik Eğitim, Laik Yaşam ve İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz! Baskı, Sürgün ve İşten Atmalara Karşı Alanlardayız!” şiarıyla 28-29 Mayıs tarihlerinde 9 ilde bölgesel mitingler düzenliyor. Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Diyarbakır, Antalya, Samsun, Trabzon ve Van’da yapılacak mitinglere KESK, sadece üyelerini, sadece kamu emekçilerini değil, tüm halkı çağırıyor.

İŞ GÜVENCESİ TALEBİYLE SÜRGÜNLERE, İŞTEN ATMALARA KARŞI MÜCADELEYE!

Çünkü; bu mitingin temalarından birini oluşturan “İş güvencemizden vazgeçmeyeceğiz” tutumu, sadece kamu emekçilerinin değil, emeği ile geçinen tüm işçilerin, emek kesimlerinin oluğu gibi, yarının işçisi, kamu emekçisi, güvenceli bir gelecek mücadelesindeki gençliğin de talebidir. Bir yandan “kiralık işçilik” yasasının çıkarıldığı, taşeron sistemin temellerinin genişletilmesi amaçlı düzenlemelerin yapıldığı, işçilerin iş güvencelerinin dayanağı olan kıdem tazminatının kaldırılması için son hazırlıkların yapıldığı şu günlerde “iş güvenceli çalışma” talebini savunmak emek mücadelesinin en önemli görevlerinden biridir, birincisidir.

Yine KESK’in bölge mitinglerinin diğer ayağını oluşturan ve bu mitinglerin “baskı, sürgün ve işten atmalara karşı” bir çağrı olması dönemsel bakımdan da ayrıca önem kazanmıştır. Çünkü kamu emekçilerini sindirmek, devletin hizmetlerini “AKP’nin hizmetine”, devletin kadrolarını “AKP kadrolarına” dönüştürmek için kamu emekçileri içinde bir yandan idari öte yandan yandaş sendikalar üstünden giriştiği operasyona karşı durmak, bugün AKP ile göbek bağı olmayan iki buçuk milyonu aşkın kamu emekçisinin talebidir. Bu dönemde kamu emekçilerinin haklarını savunanlara yönelik uygulanan baskınlara, sürgünlere, işten atmalara varan uygulamalara karşı durmak, tüm kamu emekçilerinin, tüm emek cephesinin sorumluluğudur.

LAİK EĞİTİM VE LAİK YAŞAM TÜM HALK İÇİN ÖNEMLİ

KESK, bu mitingler vesilesiyle “laik yaşam ve laik eğitim” talebinde ısrarını öne çıkararak önemli bir adım atmak istemiştir. 

Eğitim ve laik yaşam” konusu bugün sadece eğitimcileri ilgilendiren bir konu değildir. Tersine bu konu, özgürlükleri ve demokrasiyi savunma mücadelesinin önemli bir talebini de öne çıkarmak demektir. Dahası laik eğitim ve laik yaşam talebi; aynı zamanda, cins eşitliği için mücadele ederken ve dini referanslı gelenek ve göreneklere karşı mücadele eden kadınlar ve inanç özgürlüğü talebiyle alanlara inen Aleviler başta olmak üzere Türkiye’nin geleceğini bağımsız, demokratik ve laik bir Türkiye’de gören her kesimden halkın ve halkların vazgeçemeyeceği bir talep olması bakımından ayrıca önemlidir.

KESK’İN ÇAĞRISINA YANIT VERME ZAMANI

Ülkenin içinden geçtiği koşullar, AKP iktidarının;
* Bölge illerinde sokağa çıkma yasakları, tanklar ve ağır silahlar kullanarak yürüttüğü askeri operasyonlar,

* Mecliste, AKP dahil siyasi partiler içine müdahale etmesi ve partiler içinde operasyonlar yürütmesi, içinde operasyon yapamadığı HDP’yi ise dokunulmazlık oyunuyla Meclis dışına itmek için elindeki her imkanı değerlendirdiği,

* AKP iktidarının işçilerin, kamu emekçilerinin en eski ve en temel haklarına pervasız biçimde saldırdığı, “terörle mücadele konsepti” üstünden hak ve özgürlük talep eden işçi ve halk kesimlerinin tepkilerini sindirmek için “psikolojik harp” yöntemleri geliştirdiği dikkate alındığında yığınların şu ya da bu talepleriyle, şu ya da bu biçimde alanlara çıkması elbette çok değerlidir. 

Bütün bu nedenlerle de şimdi; kendisine hâlâ sendika denmesini isteyen sendikaların, emek örgütlerinin, her biçimdeki kitle örgütlerinin, özgürlük ve demokrasi isteyen, laik ve demokratik Türkiye mücadelesi içindeki tüm siyasi çevrelerin KESK’in çağrısına kulak vermesi, güçlerini miting alanlarında birleştirmesinin zamandır. 

Haydi alanlara!
Haydi mücadeleye!


Hükümette de ilk grup konuşmasında da sürpriz yok!

Başbakan Binali Yıldırım, dün yeni Bakanlar Kurulunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sundu!

(“Listeyi zaten Cumhurbaşkanı hazırlamış olduğuna göre bu ‘sunma’ nasıl bir sunmadır?” derseniz, buna; “Tamamen protokol böyle işlemeyi gerektirdiği için” diye yanıt verebiliriz.)

Sonra Başbakan Yıldırım, AKP Meclis Gurubunda konuştu.

Açıklanan “Bakanlar Kurulu”nda sürpriz bir isim olmadığı gibi Binali Yıldırım’ın ilk AKP Meclis Grubu toplantısında da yeni bir “konu” yoktu. Yıldırım’ın bu ilk grup toplantısındaki konuşmasında, tek farklılık bugüne kadar Davutoğlu tarafından gündeme getirilmemiş biçimde açıkça, “Başkanlık sistemini getireceğiz” yeminini yinelerken, yine Davutoğlu’dan farklı olarak, “Cumhurbaşkanımızın yolu yolumuz, sevdası sevdamız” gibi açık biat ilan etmek için her fırsatı kullanmasıydı!

Kuşkusuz bugün bir yandan basında öte yandan kendine “ana akım” gibi sıfatlar takan ama aslında Erdoğan’a teslim olmuş basında “yeni bakanlarla”, eski bakanların yer değiştirmesinde kerametler keşfedeceklerdir. Ya da aynı “yorumcular” örneğin Başbakanın “Dış politikada amacımız dostlarımızın sayısını artırmak düşmanlarımızın sayısını azaltmaktır” gibi “aforizma” çağrıştıran laflarından anlamlar çıkaracaklardır. 

Gerçekte ise şu bakanın şuraya bunun buraya getirilmesi, bütün operasyonlara karşın hâlâ, öncelikle parti içi dengeler yakın geleceğe dair hesaplarla ilgilidir. Yoksa bakanların yetenekleri, memlekete yapılacağı hizmetlerde duyulan ihtiyaçla değil! 

Zaten “yukarıdan”, öyle kendine has görüşü olan, siyaseti etkileyecek “profile” sahip olanların istenmediği ön koşul olarak belirtilmişti. Başbakanın bile ana özelliğinin “Erdoğan’a biat olmasına” özel bir önem verilmişti.

Bu yüzden de Bakanlar Kurulunda bir sürpriz yoktur. İlla bir sürpriz bulacaksak; Mehmet Şimşek’in Başbakan Yardımcılığını koruması ve önceki hükümet dönemlerinde “Erdoğan’a en yakın kişi” olarak bilinen Yalçın Akdoğan’ın harcanmış olmasıdır! 

Bunların nedeni ise; Şimşek’in kalması yerli ve uluslararası sermaye çevrelerine “Laflarımıza bakmayın sizin programınıza ve amaçlarınıza bağlıyız” demek içindir.

Akdoğan’ın tasfiyesi ise, “Kürtlerle çok mesai sarf etmiş olması ve onlardan bir virüs kapmış olma ihtimali” ile ilgili görünmektedir.

Son söz: Artık, Erdoğan varsa, başbakanın ve bakanların kim oluğunun önemi kalmamıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...