Koşar adım 'tek parti tek lider rejimi'ne!
Fotoğraf: Envato
Geçtiğimiz pazar günü yapılan AKP 2. Olağanüstü Kongresi bir yandan biat kongresi, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da “Erdoğan’a biat kongresi”, “Erdoğan’ın tek liderlik yolunda önemli adım”,...olarak değerlendirildi. Artık “tek parti tek lider rejimi” doğrultusunda adım atmayı ve “başkanlık sistemini” getirmeyi kendisine tek önemli “kutsal amaç” ilan etmiş bir AKP genel başkanı ve bir başbakan var. Bugün de bu “kutsal amacın” Hükümetinin kurulduğuna tanık olacağız. Erdoğan’ın partiye vermek istediği biçimle bağlantılı olarak da Merkez Karar ve Yönetim Kurulu da (MKYK) sözcüğün gerçek anlamıyla tırpanlandı. 50 MKYK üyesinden 25’i liste dışında bırakıldı.
MKYK TIRPANLANDI, SIRA HÜKÜMETTE!
Kimler yok ki “liste dışı” bırakılanlar arasında: Numan Kurtulmuş, Mehmet Ali Şahin gibi partinin genel başkanlığı ve başbakan adayı olarak adı geçenler mi dersiniz; Cemil Çiçek, Yalçın Akdoğan, Mevlüt Çavuşoğlu, Ömer Çelik, Faruk Çelik, Nihat Zeybekçi, Recep Akdağ, Süleyman Topçu gibi bakanlık, parti ve hükümet sözcülüğü yapanlar mı dersiniz; partinin sekiz genel başkan yardımcısının sekizinin birden üstünün çizilmesi mi dersiniz,...kıyım tam tekmil! Davutoğlu’ya yakınlığı ile bilinenler ise zaten çizilmişti! Kimi Erdoğanofiller, bu durumu; “Canım hükümetle MKYK’nin rolleri değişiyor bu yüzden de bir üstünü çizme yok. MKYK’de yer almayanlar Hükümette yer alacak” gibi açıklamalar yapsalar da inandırıcı değil. Çünkü MKYK’den çıkarılanların belki bazıları hükümette yer alacaklar ama AKP’de az çok kendisine has fikri olanların tasfiye edildiği gerçeğinin üstünü örtecek kadar olmayacak. Kaldı ki, gelişmeleri yakından izleyenler, hükümette de beklenenin üstünde, örneğin 11-12 bakanın hükümet dışında bırakılacağı da belirtiliyor. Yani “MKYK mağdurları”na, bugünden itibaren “hükümet mağdurları” da eklenecek görünüyor! Zaten bunu da bugün, Binali Yıldırım’ın Erdoğan’a hükümetin listesini sunmasıyla göreceğiz.
Abdülkadir Selvi: Dışarıdan bakılınca Erdoğan, içeriden bakılınca Erdoğan
GÖRÜLMEMİŞ HIZLA
Yoksa, “Erdoğan’ın hükümette yer alacak bakanların listesini Yıldırım’a vermesiyle, ne olduğunu göreceğiz” mi deseydik? Çünkü gelişmeler, daha görevi almasının üstünden iki gün geçmeden hükümetin listesini Cumhurbaşkanına sunan ve aynı gün hükümet programını okuyan bir başbakan bugüne kadar görülmüş değildi. Hükümet kurmak gibi, üstünde düşünülmesi gereken bir sorunda bu kadar hız; Binali Yıldırım’a AKP propagandası ve ona yaranmak isteyen “gazeteci” taifesi tarafından yakıştırılan “icraatçıdır”, “iş bitiricidir”, “Yıldırım Hükümeti” gibi sıfatlar da kurtarmaz. Tersine bu “hız” ancak eline hükümet listesi, koltuğuna da hükümet programı veriliyorsa açıklanabilirdir. Evet, “Artık eskisi gibi bakanlık da hükümet de yoktur: Cumhurbaşkanı sekreterlerini atamıştır!” denebilir. Bu yanlış olmaz. Ama bu kural, teamül tanımazlık, partide ve hükümetteki gözü kara kıyım; “Adamlar ne hızlı çalışıyor” propagandasına güç vermenin yanı sıra “Başbakanın ve bakanlarının, partinin kurucusu ağır toplarının bile gözünü yaşına bakmayan bir Erdoğan”, “tek adam” imajı için de önemli görülmüş olmalı!
TARİHİN ÇÖPLÜĞÜ AFAKİ PLANLARLA DOLUDUR
Böylece, Erdoğan’ın “tek lider” olduğu önceki gün resmen kongre divanı tarafından, “AK Parti Tayyip’in partisidir” ilan edilerek kutsanmıştır. Bundan sonraki adım, Meclisteki partileri iyice etkisizleştirerek, (Bu doğrultuda zaten şimdiden adımlar atılmaktadır) “tek partililiği” fiilen hayata geçirmektir. Bu süreç aynı zamanda AKP’nin “tek lideri”nin ülkenin de “tek lideri” olması için atılacak adımların süreci olacaktır. Süreç uzadıkça gerçek amacın anlaşılacağı ve hesapların bozulacağı bilindiğinden amaca koşar adım yürünmek istenmektedir. Tabii bu Saray’ın planıdır. Tarihin çöplüğü bu tür dayatmalarla, kaba güce güvenerek devreye sokulan akamete uğramış planlarla doludur. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu devasa sorunlara Binali Yıldırım Hükümetinin çözüm getireceğine dair hiçbir belirtinin olmadığı ve bölgenin içinden geçtiği koşullar dikkate alındığında Saray’ın planlarının ömrünün de çok uzun olmayacağını söylemek için pek çok neden vardır. Yani, “tek parti tek lider” faşizmi özlemcileri, “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir” ler! Bu da sorunun, bundan böyle Türkiye’nin demokrasi, güçlerinin gündeme alıp kendi mücadele hatlarını yenilemesi gereken boyutudur.
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15