18 Mayıs 2016 00:07

Sykes-Picot'un ettikleri

Sykes-Picot'un ettikleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sykes-Picot adıyla bilinen anlaşma 100 yıl önce Çarlık Rusyası Dışişleri Bakanı Sergey Sazanov, İngiliz Politikacı Mark Sykes ve Fransız Emekli Diplomatı François Georges Picot arasında, üç devletin çıkarı gözetilerek hazırlanıp imzalanan anlaşmadır. “Avrupa’nın Hasta Adamı” olarak adlandırılan Osmanlı’yı paylaşan üç devlet, yeni haritayı kendi emperyal hedeflerine uygun biçimde keyfince hazırlamıştır.
Çarlık Rusyası ordusu anlaşmanın imzalandığı dönemde Kürdistan’ın en güney ucu Xanekin’e kadar uzanmıştır. Kartal yuvası olarak adlandırılan Güney Kürdistan’ın en güzel kentlerinden Amediye, Çarlık Rusyası ordularının kontrolündedir. Çarlık Rusyası’nı anlaşmanın bir tarafı yapan temel etken bölgedeki Rus ordusunun bu varlığıdır. Ancak Rusya’nın bu anlaşmadaki tarafgirliği Ekim Devrimi’ne kadar sürer. 1917’de Çar’ın gizli kasasında bulunan bu anlaşma, devrimin liderleri Lenin ve Troçki tarafından teşhir edilir ve Sovyetler Birliği’nin bu kirli emperyalist paylaşımdan çekildiği açıklanır. Bu çekilme bir tek Türkiye’nin işine yarar. 1923’te kurulan Türkiye, Sykes Picot’la adı Ermenistan yapılıp Rusya’ya bırakılan Kürdistan topraklarını da kendi sınırlarına katar.
Hiç kuşku yok Sykes Picot, kirli bir anlaşmadır. Bugünün Suriye, Irak, Ürdün ve Lübnan’ını İngiliz ve Fransız egemenliğine, Boğazların kontrolünü Rusya’ya bırakıyor. Anlaşmayla kurulacak Ermenistan’ın ise Rusya’nın mandası olmasını onaylıyor. Filistin için özel bir yönetim oluşturan Sykes Picot, İsrail’in de kurulması gerektiğinin altını çiziyor.
Bu anlaşmada, Kürtler yoktur, Kürtlerin vatanı emperyalistler tarafından paymal edilmiştir. Araplar, bir ulus olarak değil, emperyalistlerin çıkarına hizmet eden küçük kabilelere ayrılmıştır. Bir yıl önce 1.5 milyonu katledilen bölgenin kadim halkı Ermeniler, Çarlık Rusyası’nın kirli emellerine kurban edilmiştir. Cetveli eline alıp sınırları çizen Sykes, Picot ve Sazanov, ulusları, etnitiseleri, inançları sürekli uzlaşmazlık yayacak, çatışacak, istikrarı engelleyecek; daha da önemlisi iradelerinin tecelli etmeyeceği bir biçimde yeniden dizayn etmiştir.
Tam da bu nedenle Sykes Picot, kirli bir anlaşmadır.
Bu anlaşmanın teşhirinden sonra ilk olarak 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Bu kuruluş, Lozan Anlaşması ile gerçekleşti. Irak, 1932’de İngilizlerin “himayesinden” kurtuldu. Suriye’nin Fransızların “himayesinden” kurtulması ise 1946’yı buldu. Arada Ürdün ve Lübnan kuruldu. Filistin’i takiben 1948’de İsrail kurulup ona da bölgenin jandarmalığı rolü verildi. İsrail’in Filistin’i işgaline ise sessiz kalındı.
Nasır Milliyetçiliği döneminde Suriye ve Mısır, Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni kursalar bile bu cumhuriyet ancak 1961’e kadar sürdü. Irak’ta da bu yıllarda Abdülkerim Kasım darbe ile iktidara gelmiş, Irak’ı Kürtlerin ve Arapların ortak devleti olduğunu ilan etmişti. Irak’taki bu değişim de ancak 1961’e kadar sürdü. Akabinde Mele Mustafa Barzani 30 yıl sürecek bir silahlı mücadeleyi başlattı.
Kürtler, Sykes Picot sonrasında bölgede ilk olarak Mahabad Kürdistanı Cumhuriyeti’ni kurdu. Bu cumhuriyet Sovyetlerin İran ile anlaşıp geri çekilmesinden sonra, daha 11 ayı yeni dolmuşken 1946’da yıkıldı, Cumhuriyetin lideri Qadı Muhammed 1947’nin 31 Mart günü cumhuriyeti ilan ettiği Çarçıra Meydanı’nda asılarak katledildi.
Kürtlerin Mahabad sonrası kendi yönetimlerini oluşturduğu bir diğer dönem, 11 Mart 1970’te Irak lideri Saddam ile KDP Lideri Mele Mustafa Barzani arasında imzalanan otonomi anlaşmasıyla kuruluşu ilan edilen Irak Kürdistanı’dır. Bu durum 1975 Cezayir Anlaşmasına kadar devam etti. Irak ve İran, Cezayir Anlaşmasıyla ihtilaflarını çözünce olan Kürtlere oldu ve yeniden dağlara çekildiler.
1991 yılında Körfez Savaşı ile birlikte Kürtler yeniden kendi bölgelerini yönetmeye başladılar. 2003’e kadar fiili olan bu yönetim 2005’te Irak Anayasası’nın kabul edilmesiyle federal bir bölgeye dönüştü.
Şimdilerde, tam da Sykes Picot’un 100. yılında Güney Kürdistan’da bağımsızlık şiarı güçlü bir şekilde atılıyor. Partilerin bir bölümü nüanslarda farklı düşünseler de, bu yıl Güney Kürdistan’da bağımsızlık referandumunun yapılıp bağımsızlığın ilanı konusunda adım atılacağı görülüyor.
2011 Suriye krizi sonrasında adı artık Rojava’ya dönüşen Batı Kürdistan’da da önemli ilerlemeler sağlandı. 2014’te kabul edilen Toplumsal Sözleşme ile 3 kantonun kurulduğu Rojava’da, bugünlerde Kuzey Suriye’yi de kapsayacak bir federal bölgenin ilanının hazırlıkları sürdürülüyor.
100 yıl önce 3 hastanın çizdiği harita, kendi çıkarlarından hâlâ vazgeçmeyen güçlerin ayak oyunları ve dayatmalarıyla bugünlere kadar geldi. Bu güçler yeri geldi binlerce insanın yaşamını yitirdiği katliamlara bile göz yumdu. 1988’de Halepçe’ye gözlerini kör edenler, ne yazık ki bugün de Cizre’ye, Kuzey Kürdistan’a gözlerini kör, kulaklarını sağır ediyorlar.
Her şeye rağmen bilinen şu: Mızrak artık çuvala sığmıyor. Bugün olmasa bile en geç yarın Kürtler de diğer halklar gibi kendi kaderlerini tayin edebilecekleri, özgürce yaşayabilecekleri topraklara sahip olacaklar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...