05 Mayıs 2016 01:00

1, 5, 6, 8 Mayıs; Mayıs ve direniş!

1, 5, 6, 8 Mayıs; Mayıs ve direniş!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Baskı ve direnişin bir arada ve zıt kutuplarda daha fazla biriktiği; şoven-ırkçı bir iktidarın din bezirganlığını rant paylaşımının güzelleyici tülü olarak kullanıp hakları için direnen tüm kesimleri polis-asker ve yargı şiddetiyle susturmaya ve teslim almaya çalıştığı bir dönemdeyiz. Kürt özgürlük ve hak eşitliği mücadelesine karşı sürdürülen bastırma savaşı tüm halk kitlelerini esir alma silahı olarak kullanılıyor. Ülkeyi yağma ve talan çiftliği olarak kullanan siyasal iktidar, işçi ve emekçileri etnik ulusal kimlikleri ve inançları üzerinden birbirlerine kırdırma politikası izliyor. Türk halk kitlelerini “ülkenin bölünmesi“ korkuluğuyla yedeklemeye çalışan Erdoğan-Genelkurmay iktidarı, HDP’yi parlamentodan dışlayarak ülkeyi yukarıdan ve resmi olarak bölüyor. Kürtler her gün biraz daha  ulusal bağımsızlık yönünde ilerlemeye zorlanıyorlar. Kürt ulusal varlığının inkarı ve hatta imhasını göze almış “Türkiye Türkündür“ politikası, ulusal temelli bölücülüğü durmadan üretiyor. Saray tiranlığı etrafında birleşen gericiliğin güçleri durmaksızın nefret, öfke ve çatışma üretiyorlar. Suriye’ye karşı düşmanca ve yıkıcı politika, bölgenin ateş çemberinde tutulmasının körükleyici unsuru olmaya devam ediyor. Rojava’yı yıkmak için entrika üstüne entrikaya başvuruluyor. Hak isteyen işçi ve emekçiler hain sayılıyor, itiraz edenler tutuklanarak susturulmaya çalışılıyor. İlerici aydınlar “silahlı terorist“ olarak damgalanarak yıldırılmak isteniyor. 2016 Mayıs’ına böylesi koşullarda girdik.
Buna karşın, hakları için direnmeyi göze alan işçi ve emekçiler ülkenin hemen her bölgesi ve kentinde alanlara çıkarak, işyerlerinde taleplerini haykırarak evrensel karakterli mücadele gününde birlik ve dayanışma ihtiyacını bir kez daha haykırdılar. Yılmadıklarını ve yılmayacaklarını yeniden ilan ettiler. Bir kez daha gördük ki,  Mayıs, sermaye dünyasına; burjuvazinin sultasına, faşist vahşete, amansız sömürü ve baskıya karşı direnişin işçi sınıfının şahsında uluslararası düzeyde aynı ya da benzer taleplerle gerçekleştiği aydır. Milyonlarca insanın dünyanın hemen tüm kapitalist ülkelerinde gerçekleştirdikleri eylemlerle, bu birkez daha görüldü. Farklı uluslardan işçi ve emekçiler, burjuva iktidarlarına karşı barış içinde insanca yaşanacak bir dünya istemiyle ve çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için işyerlerinde, sokaklarda ve alanlarda biraraya geldiler. Dilleri farklı, istemleri aynı ya da benzerdi.  Tekelci gericiliğin politik ve askeri temsilcilerinin dünyamızı nükleer kabus altında tutmalarına; militarist politikaların yoğunlaştırılmasına, daha çok kâr için işsizlik, açlık ve yoksulluğun dayatılmasına karşı çıktıklarını yeniden ilan ettiler. İstanbul’dan Pekin’e; New York’tan Moskova’ya; Paris’ten Diyarbakır’a; Havana’dan Atina’ya; Madrid’ten Sidney’e, Londra’dan Delhi’ye alanlarda işçilerin sloganlarında insanlığın en acil ve temel talepleri dile geldi. İşçi sınıfı “çağının geçtiği“; insanlığın sömürüden kurtuluş davasının başarı olanağının kalmadığı yönündeki liberal - oportünist burjuva söyleminin bir yalandan ibaret olduğu yeniden görüldü. Mayıs’ın fabrikalarda, sokaklarda ve alanlarda bir kez daha doğruladığı, Karl Marx’ın(5 Mayıs 1818) kapitalizme ve işçi sınıfına dair görüşlerinin toplumsal gerçeklikle güçlü bağıydı: işçiler sınıf olarak varlar, mücadele içindedirler ve er-geç sömürüye son vererek dünyayı burjuva barbarlığından kurtaracak sınıf gücüne sahipler. Onların emekgücü olmaksızın kapitalizm varolamaz. Burjuvazi, onların ürettiklerine el koyarak sistemini ve yaşamını sürdürebiliyor. Öyleyse, bu sistemin can damarları işçilerin ellerindedir: sömürü ve yağma düzenini yıkma bilinciyle harekette birleştiklerinde, zafer kazanmaları ve kendi kurtuluşlarında toplumu sömürü ve baskıdan kurtarmaları önlenemez!
Mayıs, mücadele ve direniştir: Anti faşist direnişin evrensel ölçekte zafer kazandığı; Nazi barbarlığının darmadağın edildiği zaman dönümüdür. 1945  Mayıs’ında, faşist barbarlığın yenilgiye uğratılabileceği kanıtlandı. Dünya halkları, barış için ateş ve kan çemberinden çıkışın yolunun tekelci gericiliğe karşı mücadeleden geçtiğini bir kez daha gördüler. Faşist diktatörlüklere karşı mücadele o gelenekten güç aldı ve Yunanistan’dan İspanya’ya; Şili’den Arjantin ve Türkiye’ye, başarı kazandı
Mayıs, bizim ülkemizde direnişin adıdır; baştan sona direniş ayıdır. Mayıs’ta (6 Mayıs 1972) Denizler idam sehpasında direnişin ve boyun eğmezliğin destanını yazıp, emperyalizme, faşizme ve şovenizme karşı Kürt ve Türk  halklarının özgürlüğü ve kardeşliğini, özgür ve gönüllü birliğini haykırdılar. Mayıs, kararlılıkları, boyuneğmezlikleri, yiğitlikleri ve davaya ve halka bağlılıklarıyla işçi ve emekçilerin mücadele tarihine mal olan ve hiçbir zorbalığın, hiçbir oportünist reddiyenin halkın bağrından ve mücadele geleneğinden söküp atamayacağı DENİZLER’in şahsında tüm yoldaşlarımızı andığımız zaman dönümüdür.  
Mayıs’ta emperyalist barbarlığa ve sömürgeci baskıya karşı, siyasal demokrasi, özgürlük ve barış için mücadele dünyanın hemen her tarafında devam ediyor. Büyük bedeller ödeniyor ve fakat özgürlüğü kazanmanın ve barış içinde yaşamanın başka bir yolunun olmadığı görülerek kararlılık gösteriliyor. Zafer henüz yakın değil diye, henüz on milyonlar, yüz milyonlar uyanarak kendileri için sermaye hakimiyetine karşı savaşa girişmediler diye burjuvazi ve asalakları umutlanabilirler. Ama gelecek işçi sınıfı ve ezilen halkların olacak; dünya emekçileri kazanacak, köhne düzen yıkılacak ve insanlık esaretten kurtulacak, bu kesin! Toplumsal yaşamın evrildiği yöndür bu!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa