01 Mayıs 2016 01:04

Düşünce özgürlüğü var ama bize kadar var

Düşünce özgürlüğü var ama bize kadar var

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“İfade özgürlüğünün ‘Devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici bilgiler ve düşünceler için de geçerli olduğu ve bunlar olmaksızın demokratik toplum olmayacağı’ belirtildi.” Bu cümleleri Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın yazmış. Prof. Dr. Baskın Oran’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, akademisyenler için kullandığı “alçak, zalim, cahil, tiksinti verici, vatan haini, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı” gibi ifadeler nedeniyle açtığı manevi tazminat davasına cevaben. Aydın’ın cevabı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Handyside (1976) kararına referans veriyor. Aydın bununla da yetinmeyip bir de Manuel Castells (1985) kararına referans vermiş. Körün istediği bir göz Hüseyin Aydın bize iki göz bahşetmiş. Ne diyor Castells kararı “Hükümet hakkındaki eleştirilerin caiz olan sınırları, özel kişilere, hatta politikacıya yapılan eleştiriye oranla daha geniştir. Demokratik bir sistemde hükümetin eylem, işlem veya hataları, sadece yasama ve yargı organlarının değil, basın ve kamuoyunun da ayrıntılı incelemesine tabidir. Ayrıca hükümet, medyadaki haksız saldırı ve eleştirileri başka yollarla önlemek varken, işgal ettiği hakim pozisyon dolayısıyla ceza davası açarak önlemeyi tercih etmiştir. Kamu güvenliğinin garantörü olarak yetkili devlet makamları, hakaret, kast veya kötü niyetle yapılan yayınları önlemeye yönelik olmak üzere, ceza niteliğinde olanlar da dahil gereken önlemleri almak yetkisine sahiptir. Ancak bunda hiçbir şekilde aşırıya kaçılmamalıdır.” (*) Eğer Erdoğan’ın avukatı düşünce özgürlüğü konusunda en çok referans verilen iki kararı referans göstermişse buradan tartışabiliriz. 

Şimdi yukarıdaki kararlara atfen sormak gerekmez mi, diyelim ki imzaladığımız “Bu suça ortak olmayacağız” metni ‘devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici düşünceler’ içeriyor, AİHM kararıyla bu da korunduğuna göre dört arkadaşımız neden 40 gün cezaevinde tutuldu, biz neden hâlâ soruşturma altındayız? Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya, yine değil ama olduğunu farz edelim, ‘Devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici’ bir karikatürü yayımladılar diye neden iki yıl ceza aldılar geçtiğimiz perşembe günü? Madem ‘Hükümet hakkındaki eleştirilerin caiz olan sınırları, özel kişilere, hatta politikacıya yapılan eleştiriye oranla daha geniştir’ Adalet Bakanı 1845 kişi hakkında ‘cumhurbaşkanına hakaret’i düzenleyen TCK 299. maddeden ceza kavuşturması iznini neden verdi?  Ayşe Acinikli ve Ramazan Demir’in de aralarında bulunduğu ÖHD’li avukatların iddianamelerinde AİHM başvuruları neden var? Yine madem “Bir demokratik sistemde hükümetin eylem, işlem veya hataları, sadece yasama ve yargı organlarının değil, basın ve kamuoyunun da ayrıntılı incelemesine tabidir” 33 gazeteci neden hapiste? 

Madem aynı fikirdeyiz bu soruların cevaplarını merakla bekliyoruz, sadece biz değil bütün dünya bekliyor.

SPOR MEDYASI DA KENDİNİ SORGULAMALI

Spor hayatımızda gitgide daha fazla yer kaplıyor. Futbolseverler için söylemiyorum onların zaten en büyük aşkları takımları ama diğer spor dallarına da ilgi artıyor, medya kuruluşları da giderek artan oranda spor yayıncılığına yatırım yapıyor. Bunda medya üzerinde sansürün payı da var elbet, doğru düzgün habercilik, haber programcılığı yapamıyorsanız ya dizilere, reality show’lara yöneleceksiniz ya da maliyeti daha az spor yayıncılığına. Ben izleyici olarak sporu tercih edenlerdenim. Medyanın spora bakışı şimdilik sadece futbol odaklı ama suya sabuna dokunmayan cinsten. Amedspor yöneticilerinin başına gelenleri hepimiz izledik, adını koyalım, olan hiç tartışmasız bir linç girişimiydi. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), Ankaragücü’ye üç maç seyircisiz iki maç da tarafsız sahada oynama cezası verdi. Aynı PFDK Amedspor oyuncusu Deniz Naki’ye 31 Ocak’ta oynanan Bursaspor maçı sonrası attığı tweet nedeniyle 12 maç ceza vermişti. Amedspor, Türkiye Kupası çeyrek finalinde Fenerbahçe ile 9 Şubat’ta yaptığı maça “Çocuklar ölmesin, maça da gelebilsin” pankartıyla çıktı ve sonrasında beş bin TL para cezasına çarptırıldı. 10 Ekim Ankara Katliamı sonrası Türkiye-İzlanda maçında ölenler için saygı duruşu ıslıklanmıştı. Taraftarlık başka bir olgu, bunun üzerine çalışanlar var, ben onlardan değilim, ahkam kesmeyeceğim. Ama medyanın duruşu hakkında söz söyleyebileceğimi düşünüyorum. Amedspor’a yapılan haksızlıklar karşısında kaç spor yazarının sesi çıktı? Ses çıkaranları görmezden gelmek istemem ama bir elin parmaklarını geçmez. 

Geçtiğimiz hafta Galatasaray Euro Cup’ta şampiyon oldu. Maç spikerliği bence çok zor bir iş, duyguları katmamak çok zor ama dikkatli olmak lazım. Yapılan / istenen biraz da seyirciye gaz veren ama kaliteyi ikinci plana atan bir anlatım ve her fırsatta tekrarlanan “Türk’ün gücü vurgusu”. Benim gibi seyirci için sevinirken ağzında acı bir tat bırakan cinsten çünkü o pompaladığınız güç Amedspor maçında bir yöneticiyi 2.5 metreden yere attı. 

Geçen haftanın bir diğer güzel gelişmesi Çağla Büyükakçay’ın İstanbul Cup şampiyonu olmasıydı. Maçı nefesimizi tutarak izledik, maç sonu heyecanı yine “Türk kadınının zaferi” vurgusuyla “taçlandırıldı”. Büyükakçay yıllardır büyük bir azim ve disiplinle çalışan bir sporcu. Vurgulanması gereken “Türk” olması değil bütün bu imkansızlıklar içinde bu başarıya ulaşmasıydı. Nitekim maç sonrası yayında yanına gelen ve tavsiyelerini isteyen küçük tenisçiye bütün soğukkanlılığı ve mütevazılığıyla “Önce iyi bir insan ol, sonra çok çalış” dedi. Tartışma seviyesinin yerlerde gezdiği, etek giyme üzerinden güya kadınların aşağılandığı futbol programlarından ya da korkunç futbol sayfalarından bahsetmiyorum, iyi yayıncılık yapmaya çalışanlardan seçtim örnekleri, haber ve sunum dilinde biraz daha dikkatli olmak gerek. Spor medyasını da iyi spikerler, iyi gazeteciler kurtaracak.

* Fikret İlkiz’in Bianet’te 19.10.2015 tarihli “Devlet, yargı ve basın” başlıklı yazısındaki çeviri kullanılmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...