30 Nisan 2016 01:00

1 Mayıs ve İttihat ve Terakki çizgisini parçalamak

1 Mayıs ve İttihat ve Terakki çizgisini parçalamak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yarın 1 Mayıs... Ve 1 Mayıs’a olağanüstü koşullarda giriyoruz. Demokrasi mücadelesi ile emek mücadelesini birleştirmeye olan ihtiyacın daha da yakıcı bir hal aldığı günlerden geçiyoruz. Ve kuşatmayı parçalayacak esas güç her ulustan, dilden, her kültür ve inançtan işçi sınıfının ve emekçilerin kollarındadır! Kürt halkına yönelik saldırıların ayyuka çıktığı günümüzde Kürt işçi ve emekçilerinin her alanda etkin katılarak emek ve demokrasi talepleriyle haykırdıkları bir 1 Mayıs ise sadece Türk işçi sınıfı ve emekçilerine güven ve destek değil, aynı zamanda AKP politikalarına güçlü bir darbe olacaktır.

Zira AKP zıvanadan çıkmış bir görünüm sunuyor. Ele geçirdiği ordunun polisin, bürokrasinin, yasamanın, yürütmenin, yargının, medyanın gücüyle yetinmiyor. TBMM Başkanı bir zat “Laiklik de neymiş” diyor. Tüm güçler harekete geçirilmiş bulunuyor. Başkanlık sistemi, tek kişi diktatörlüğü, faşist, gerici, şeriatçı bir sitem için adeta taarruza geçilmiş bulunuluyor.
TBMM’deki görüntüler ve artan kürsü saldırganlığı durumun vahametinin başka bir göstergesi.

7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan tablonun yarattığı korku AKP’yi bu hale getirdi. MHP ve CHP de onu canla başla destekliyor.

AKP, demokratik hareketin en diri güçleri halindeki Kürt Demokratik Hareketine yönelerek onu ezip, bir taşla bir kaç kuş vurmayı hesapladı. Kürt sorunu gibi tarihsel bir sorunda hem MHP’yi hem de CHP’yi sıkıştırıp yanına alabileceğini hesaplıyordu. Başarılı da oldu.

Sadece tankla, topla, uçakla, orduyla polisle sahneye inilmedi. AKP, medyayı ve elbette tüm burjuva kliklerini, sağda ‘sol’daki tüm sistem mekanizmalarını, sistem partilerini de harekete geçirmiş, yanına almış oldu. Onları ya yanına aldı, ya da onların üzerinde baskı yaratarak etkisiz kıldı.

Ama esas olarak yanına aldı. CHP’ye baksanıza! İktidar saldırdıkça, bir süre önceye kadar bir masaya oturup “Çözüm ve Müzakere Süreci” sürdürdüğü PKK’ye yüklendikçe, Kandil bombalandıkça, şehirle yerle bir edildikçe, HDP, PKK ile aynılaştırıldıkça, terörizm, bölücülük söylemi artırıldıkça, sesini çıkaran bölücü ve PKK’li sayıldıkça tüm burjuva klikleri AKP’nin yanına çekildi. Saflaşma hızlandırıldı.

Tüm bunların elbette nesnel temeli var.

Elbette öncesi de var, ancak Gezi direnişinin ortaya çıkardığı birikim ile Kürt Demokratik Hareketinin 7 Haziran’da ortak paydada birleşmiş olması onları korkuttu, AKP’yi ve elbette tüm egemen çevreleri tedirgin etti. Sistem, ordusu, polisi, medyası, yargısı, yürütmesi, yasamasıyla 7 Haziran’da ortaya çıkan sonucu dağıtmak ve silmek için hızla reorganize edildi. 7 Haziran sonrasında bir hükümetin kurulamamasının altında yatan esas etkeni de burada aramak gerekir.

Gerçek şu ki; 7 Haziran’da bizim cephenin algılayamadığını karşı devrim cephesi hızla algıladı ve hemen harekete geçti. 7 Haziran seçimlerinden sonra sitem hızla bir değerlendirme, bir hesap yaptı ve yeni bir mutabakat sağlayarak sonuç ve kararlarını ortaya koyup, hızla onu realize etme yoluna girdi. CHP de iki yönlü yeniden kuşatılmış oldu. Bizim cephe ise karşı hamleler geliştirmede yeteneksiz ve yetersiz kaldı.

Sistem için esas korku, Kürt Demokratik Hareketi ile Türkiye’nin devrimci demokratik hareketi arasında sağlanan ve demokrasiyi kazanmak ve iktidarı sarsan bir gelişmenin emarelerinin görünmesiydi.

Zira 7 Haziran seçimindeki sonuç, HDP ile girilen ittifakla ortaya çıkan güçlü muhalefet sadece AKP için değil, MHP ve elbette CHP’nin İttihat ve Terakki kafalıları için bir şoktu.

HDP ile ittifak kurarak bir araya gelen farklı devrimci, demokratik, özgürlükçü, laik ve enternasyonal güçlerin ilerleyişi sadece AKP için değil, sistem için bir korku ve endişe nedeni oldu. Hâlâ CHP’den kopmamış olan halkçı güçler için bir sevinç vesilesi olan bu sonuç CHP’nin derin yönetim mekanizmasını ise AKP’nin yanına, yani günümüzün İttihat ve Terakki çizgisine savurmuş oldu.

Konu Kürt sorunu, halklar, inançlar, özgürlükler, demokrasi, geçmişle yüzleşme olunca AKP’nin arkasına MHP’den sonra dizilen bir parti olarak günümüz CHP’si rolünü oynamaktadır. CHP, bir kaç muhalif sese rağmen, HDP’li milletvekilleri hedeflediği açık olan ‘milletvekili dokunulmazlıkları’ konusunda da AKP’nin güncel İttihat ve Terakki çizgisinde karar kılmıştır.
Ve yarın 1 Mayıs... İşçi sınıfı sömürüye karşı mücadeleyi, demokrasi mücadelesi ile kopmaz bir bağ içinde sürdürebildiği ölçüde prangalarından kurtuluşa yönelecektir. Kürt ve Türk işçi sınıfı bu açıdan tarihsel bir sorumluluk altındadır. İttihat ve Terakki çizgisini parçalamanın yolu da sınıfın ve emekçilerin mücadeleci birliğinden geçiyor. Türk ve Kürt, tüm dil, kültür ve inançlardan işçi sınıfı 1 Mayıs’ta ayağa kalkabilirse puslu hava dağılacak, bir yol açılacak, yeniden nefes alacağız... Ve bizi toplumsal kurtuluşa götürecek tek çıkış da burasıdır.

1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü kutlu olsun!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...