Mültecilerin iadesi
Fotoğraf: Envato
Türkiye ve AB “Geri Kabul Anlaşması” imzaladı.
Böylece Avrupa Konseyi üyesi ülkeler dışından gelenlere mülteci statüsü tanımayan Türkiye ile birkaç milyar Euro ve vizesiz Avrupa hayali satışı ile konuyu halletme yoluna giden AB, büyük ölçüde rahatladı.
Ne güzel, BM, 1951 tarihli Sığınanların Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi’ne coğrafi çekince koyan ve 1951’den bu yana mülteci statüsü tanıdığı insan sayısı 50’yi geçmeyen Türkiye, böbürlenerek ortalıkta dolaşmaya ve gerçek dışı söylemlerde bulunmaya devam edecek.
Mülteci statüsü tanımak demek, o kişiyi hak sahibi olarak görmek ve mülteci sözleşmenin gerektirdiklerini yapmak demek.
6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun kabul edildiği 2013 yılına değin iltica hakkı konusunda bir yasası yoktu Türkiye’nin.
Bunca yıl kendisine sığınan insanlara “misafir” muamelesi yapıyordu, hak sahibi kişi muamelesi değil.
Dolayısıyla, barınma, beslenme, eğitim, sağlık, çalışma ve benzeri hakları tanımıyordu “misafirlerine.” Çok sıkıştığı dönemlerde ve durumlarda, genelgelerle, yönetmeliklerle daha genel bir ifade ile ikincil mevzuatla durumu “idare” ediyordu. Türkiye’ye sığınanlar güvenceden yoksun bırakılıyordu.
AB ve Türkiye Geri Kabul Anlaşması’yla, birlikte ihlal ediyorlar mülteci haklarını.
Türkiye’nin verdiği bilgiye göre sığınmacıların yaklaşık üç yüz bini kamplarda tutuluyor. Yine Türkiye’nin verdiği bilgiye bakacak olursak 3 milyon civarında Türkiye’ye sığınmış insan var. Bunun 2.5 milyondan fazlası Suriyeli.
Türkiye’yi yönetenler, insanların akıl sahibi varlıklar olduğunu unutuyor bazen.
Demek ki neymiş, resmi açıklamalara göre Türkiye, sadece sığınmacıların yüzde 10’una hizmet veriyormuş. Geri kalanı kendi başlarının çaresine bakıyorlar. Nitekim görüyoruz kentlerde, ne halde yaşam mücadelesi verdiklerini. Türkiye yetkilileri kendi halkından da gerçekleri gizliyor; kampları da insan hakları örgütlerine açmıyor.
Soru şu: Suriyeliler neden Türkiye’de kalmıyor da denizlerde boğulmayı göze alıyorlar? Madem senin düzenin bu kadar insancıl ve yaşam koşulların iyi, neden Suriyeliler Avrupa yollarındalar? Demirel 1999’da söylüyordu, Türkiye’nin 16. büyük ekonomi olduğunu. Sanki bu söylenmemiş gibi ve 17 yıl sonra hala aynı yerde değilmiş gibi, bununla övünüyor iktidar ve çevreleri. Açın bakın arşivleri, okuyun Demirel’in demeçlerini…
Sorunları dışarıya, üçüncü güçlere bağlamak adet oldu. Allah için bir de Türkiye’nin düzenine laf etsek ya…
İltica hakkı, bir insan hakkı. 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 14.maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 4 nolu Protokol’ün 4.maddesinde de “yabancıların toplu olarak sınırdışı edilmesi yasağı” bulunmaktadır.
AİHS’ne ek 7 No’lu Protokol’ün 1.maddesinde de “yabancıların sınırdışı edilmesine ilişkin usulü güvenceler” konusu düzenlenmiştir. Türkiye her iki protokolü imzalamış ama henüz onay prosedürlerini tam olarak yerine getirmemiştir.
AB Bakanlığı, yayımladığı “Türkiye-AB Vize Muafiyeti Süreci ve Geri Kabul Anlaşması Hakkında Temel Sorular ve Yanıtları” başlıklı bir kitapçık yayımladı ().
Hakikat ise bambaşka bir biçimde kendisini gösterdi.
4 Nisan pazartesi günü Yunanistan adalarından, zulüm altında Yunanistan’a sığınmış olanlardan bir grup mülteci, Türkiye’ye, Dikili ve Çeşme’ye getirildiler. İade edilenler Kırklareli’de bulunan kamplara götürüldüler.
İade edilenlerin hiçbir hukuksal güvenceden yararlanamadıkları çok açık. Devletler ve AB, mülteci haklarını ihlal ediyorlar. Tekrarlıyorum: Mülteci hakları insan haklarıdır. Türkiye, Yunanistan ve AB üyesi ülkeler ve elbette AB, insan haklarını ihlal ediyorlar. Yabancılar topluca sınırdışı edilemez ama ediliyorlar, edildiler. Dünyanın gözü önünde insan hakları ihlal ediliyor. Hepimiz bir sınamadan geçiyoruz.
V. Havel’i hatırlama zamanıdır:
-İnsanlar sınırlardan önemlidir.
- Sonrası... 22 Haziran 2023 04:20
- İnsan hakları standartları ve değişim 15 Haziran 2023 04:10
- İnsan haklarının korunması sorunu 08 Haziran 2023 04:21
- Yeni bir güne uyanabilmek: Yaşamak! 01 Haziran 2023 04:21
- AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu 25 Mayıs 2023 04:22
- PKK ve ETA'nın savaşı ve aileler 18 Mayıs 2023 04:19
- Yeşil Sol Parti Çankaya'dan: Sekiz paragrafta atılacak devrimci adımlar 11 Mayıs 2023 04:41
- AİHM kararlarına uyum göstermek 04 Mayıs 2023 04:19
- Hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı ihtiyacı 27 Nisan 2023 04:21
- Devletin savaş harcamaları üzerine 20 Nisan 2023 04:18
- Cumartesi Annelerinin toplanma özgürlüğü, polis ve Anayasa Mahkemesi 13 Nisan 2023 04:01
- Yeni dönem mi? 06 Nisan 2023 04:21