Ödünç emek büroları
Fotoğraf: Envato
AKP iktidarı, uzun zamandır gündemde tuttuğu, ödünç emek büroları düzenlemesini yasalaştırıyor. Hükümet teklifi olarak sunulan tasarının yasalaşmasıyla beraber de, ‘çağdaş kölelik’ olarak nitelendirilen kiralık işçilik uygulaması resmiyet kazanmış olacak.
Bürolar aracılığıyla kurulacak olan geçici istihdam ilişkisinin ‘kölelik’ biçiminde tanımlanması ise hatasız bir teşbihten ziyade tam anlamıyla bir durum tespiti. Çünkü istihdam ilişkisinin bu şekilde oluşturulmasıyla beraber işçiler bakımından kimi haklar doğrudan ortadan kalkarken, kimi hakların kullanımı ise iş ilişkisinin niteliği gereği mümkün olmuyor. Hakların fiilen ve/veya hukuken ortadan kalktığı böyle bir durumda ise sadece işçinin yükümlülükleri ve bu yükümlülüklerin denetimi üzere kurulu bir iş ilişkisi gündeme geliyor.
Özel büroların işe aracılık etme işlevi mevzuatta zaten var. Büroların faaliyet alanının geçici iş ilişkisi oluşturmayı kapsayacak biçimde genişletilmesinin taşıdığı sakıncalar ise sadece işçi tarafının bir vehmi olmayıp devletin en üst kademesince de kayıt altına alınmış durumda. Benzer bir düzenleme 2009 yılında cumhurbaşkanı tarafından veto edilirken gösterilen gerekçeler, işçilere yönelik tehdidin boyutlarını açıkça ortaya koyuyor.
Veto gerekçeleri sıralanırken geçici iş ilişkisinin istihdam ve çalışma şartları bakımından eşitliği bozucu niteliğine, iş ilişkisinin doğası gereği buna karşı alınacak tedbirlerin doğrudan yasal nitelikte olması gerektiğine, aksi takdirde çalışma barışının bozulacağına dikkat çekilmiş. Ayrıca sendikal haklar bakımından taşıdığı sakıncalar da vurgulanmış.
Bununla beraber konu esneklik stratejisinin bütünlüğü çerçevesinde ele alındığında ise bu sakıncaların, tıpkı taşeron işçilikte olduğu gibi, bir dizi ilave yasal düzenlemeyle ortadan kaldırılamayacağı da çok açık. Çünkü geçici iş ilişkisinin sömürüyü derinleştirme etkisi yasal güvence eksikliğinden ya da uygulamadaki sorunlardan ziyade esasen bu iş ilişkisinin niteliğinden kaynaklanıyor. İşverenin rekabet gücünü arttırabilmesinin nedeni de bu zaten.
İşçi haklarının korunması bakımından, emek piyasalarını düzenlemenin bir kamu görevi olduğunu savunan ILO’nun bu konudaki radikal görüş değişikliği de aynı sebepten kaynaklanıyor ve aynı sonuca işaret ediyor: Güvencesiz çalıştırma biçimlerinin teknik hukuk metinleriyle sınırlandırılabilecek bir mesele değil, ideolojik bir tercih olduğuna. Tıpkı güvenceyi savunmanın da olduğu gibi.
- Ekonomik kriz ve piyasa ideolojisi 25 Ağustos 2019 23:30
- Anayasa Mahkemesinin barış bildirisi kararı 05 Ağustos 2019 00:20
- Kamuda TİS süreci 21 Temmuz 2019 23:56
- Sömürünün en derinine, ayrımcılığın her türüne maruz kalmak: Mülteci işçiler 01 Temmuz 2019 00:09
- Kıdem tazminatı fonu 10 Haziran 2019 00:50
- Kale Kayış işçileri 19 Mayıs 2019 20:07
- Cinsel şiddet 28 Nisan 2019 19:58
- Seçim sonrası 07 Nisan 2019 20:55
- İşçilerin can güvenliği 24 Mart 2019 20:37
- Kadın emeği 03 Mart 2019 20:40
- Tanzim muhalefeti 17 Şubat 2019 23:30
- Sendikalaşma oranları 04 Şubat 2019 00:50