12 Şubat 2016 01:00

Duygu sömürüsü

Duygu sömürüsü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Seviye gerçekten müthiş ve bir o kadar da umut verici!.. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, UEFA’nın mali kriterleriyle ilgili olarak konuşurken, Avrupa’da kazandıkları başarılarla UEFA’nın marka değerine yaptıkları katkıya dikkat çekiyor ve hemen ardından da ekliyor: “Şike yapmadık, her maç çıkıp 8-10 gol yemedik.”
Duyan da Galatasaray Avrupa’da her sene çeyrek final, yarı final falan oynuyor zanneder...
UEFA, mali kriterler konusunda işi artık sıkı tutuyor ve açığını yakaladığı kulüplere “can yakıcı” yaptırımlar uyguluyor... Ülkemizdeki pek çok kulüp mali kriterleri tutturabilmenin uzağında. Galatasaray da sıkıntılı kulüplerden birisi ve muhtemelen ceza almaktan yakasını kurtaramayacak. Ligdeki şampiyonluk yarışından kopan Galatasaray açısından gündemi, taraftarların gönlünü de okşayacak(!) şekilde farklı mecralara taşımanın tam zamanı yani. Özbek’in yaptığı da bu.
Her şeyden önce, Galatasaray’ın Avrupa’daki genel/ortalama performansının, UEFA’nın marka değerine katkı yapacak kadar yüksek olduğunu iddia etmek başlı başına bir tuhaflık değil mi?..
“Şike yapmadık, her maç çıkıp 8-10 gol yemedik” sözüne tepki gösterilince de bu kez, “Ben hiç kimseyi kastetmedim, kimseye göndermede bulunmadım” diye çark etmek zorunda kaldı Özbek. Oysaki kimi kastettiği, kime göndermede bulunduğu çok açık.
Bir kulüp başkanı, UEFA’nın mali kriterleriyle ilgili konuşurken neden böylesine laflar etme ihtiyacı duyar ki?.. Ne kadar zor durumda olurlarsa olsunlar, diğer kulüplerle aralarındaki “farkı” ortaya koyup taraftarlarına çok şanslı(!) olduklarını hissettirmeye çalışıyor herhalde. Bu sözlerin aynı zamanda, “Zor durumda olabiliriz ama Avrupa’da en başarılı kulüp biziz, yeni başarılara imza atabilmemiz için maddi, manevi desteğinizi bizden esirgemeyin” mesajı taşıdığı da söylenebilir. Lakin böyle bir mesajı, hiç kimseyi incitmeden dile getirmenin yolu yok muydu?..
Tabii Aziz Yıldırım altta kalır mı?.. Hemen, Özbek’in seviyesine inip, “Bu ülkeye şikeyi Galatasaray getirmiştir”, “Galatasaray’ın tarihi şikeyle doludur” gibi ifadelerle karşı saldırıya geçti. Kendilerine yönelik çirkin göndermeye, benzer çirkinlikte laflarla karşılık verirken, kulübünün onurunu korumakta ne kadar kararlı bir başkan olduğunu bir kez daha gösterdi!..
Ardından yine Dursun Özbek konuştu. Kendilerinin tertemiz bir geçmişe sahip olduğunu söyleyerek laflarını Aziz Yıldırım’a aynen iade etti!.. Bu arada sevk edildiği disiplin kurulunda kendisini savunmayacağını da belirten Özbek, “İsterlerse bana müebbet versinler isterlerse beni Taksim Meydanı’nda assınlar, ben Galatasaraylık duruşumdan vazgeçmem” sözleriyle konuşmasını taçlandırdı!.. Öylesine bir duygu yoğunluğu ki, insan ağlamamak için kendisini zor tutar!..
Kulüp kimliğine bağlılığı göstermek adına zırvalamakta sınır yok elbette... Müebbet hapismiş, Taksim Meydanı’nda asılmakmış, kulüp kimliğinin gerektirdiği duruştan (ne demekse) vazgeçmeye zorlanmakmış... Evet, bugüne kadar tuttukları takım yüzünden müebbet hapse ya da idama mahkum edilen o kadar çok kişi oldu ki memlekette!..
Benzer bir söylem 3 Temmuz sürecinde Fenerbahçe tarafından üretilmişti. Onlar da o zaman, “Darağacında da olsak son sözümüz Fenerbahçe” şeklindeki sloganla duygu sömürüsünü zirveye taşımışlardı.
Mağduriyet üzerinden duygu sömürüsüne girişip prim yapmaya çalışmak herkesin kolayına geliyor. Bir yandan da kışkırtıcı söylemlerle gerilimi diri tutmak ve fanatizme ihtiyaç duyduğu gıdayı vermek şart tabii... Başarıya giden yolda, “12. adam” misyonuyla budalalaştırılan fanatik taraftarların rolü büyük ne de olsa. Onlar olmasa statlar, rakipler için nasıl cehenneme döner, hakemler nasıl baskı altına alınır?..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa