10 Şubat 2016 00:56

Çözümsüzlük şiddeti, şiddet çözümsüzlüğü kışkırtıyor

Çözümsüzlük şiddeti, şiddet çözümsüzlüğü kışkırtıyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Davutoğlu, Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş ve İçişleri Bakanı Ala, her vesileyle, “Operasyonların sonuna gelindiği”ni söylüyordu. Bunu söylemeye devam ediyorlar. Ama öte yandan Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, sokağa çıkma yasağı eşliğinde süren operasyonların yakında biteceğini söylerken mevcut kentlerde süren operasyonların bölgede yayılacağını söylemekten de geri durmuyor. Nitekim İdil’de 1200 öğretmenin “meslek içi eğitim” için, okulların sömestir tatilinin biteceği gün İstanbul’a çağrılmasıyla birlikte, İdil’de sokağa çıkma yasağı ve ona eşlik edecek operasyonların başlamasının “an meselesi” olduğu belirtiliyor.

HÜKÜMETİN TEK DAYANAĞI ŞİDDETİ ARTIRMAK!

Cumhurbaşkanı ve Hükümet erbabı, gerek bölgede gerekse Suriye’de başarılı adımlar attıklarından söz etmektedir.

Ama gerçekte; Suriye’de Rusya destekli ve rejim güçlerinin Halep’i kuşatması, Türkiye’nin son tutamağı haline getirilen Cerablus ve çevresinde rejimin eline geçme ihtimalinin güçlenmesi, ABD ve Rusya’nın PYD’ye resmen destek verdiklerinin açıklanmasıyla birlikte Erdoğan- Davutoğlu’nun yeni Osmanlıcı Suriye politikasının  ipliği pazara çıkmıştır. Bölgede tanklarla, toplarla, sokağa çıkma yasaklarıyla sürdürülen bir katliama dönüştüğü konusunda ciddi iddialar(*) bulunan operasyonlar sürüp gitmektedir. Bu operasyonlara  karşı çıkanlar, barış ve müzakerelere dönülmesini isteyenler polis şiddetiyle karşılanmaktadır. Sadece barış istedikleri için insanlar copla, gazla, panzerle karşılanıp, gözaltılar, tutuklamalarla sindirilmeye çalışılmaktadır. 

ŞİDDET POLİTİKASINDA GERİ TEPME ALAMETLERİ

“Muhtemel operasyonların nerelerde yapılacağı çok önceden belli” diyor Kurtulmuş. Kurtulmuş’un açıklamalarından operasyonların, İdil, Yüksekova, Şırnak kent merkezi başta olmak üzere HDP’nin en yüksek oy aldığı merkezlerden başlayarak süreceği anlaşılmaktadır.

İki ayını çoktan geride bırakmış olan Sur’daki “sokağa çıkma yasağı” ise Gazi Caddesi’nin bir bölümünü daha dün sabahtan itibaren kapsayarak genişletilmiştir. Kısacası bölgede şiddetin zirveye çıktığı operasyonların öyle kolay bitmeyeceği anlaşılırken Hükümetin gerek bölgedeki gerekse ifade, basın özgürlüğü ve gösteri yapma özgürlüğüne karşı tutumuna dünyada da tepkiler yoğunlaşıyor. Nitekim önceki gün Merkel’le basının karşısına çıkan Davutoğlu’ya Alman gazetecinin basına yönelik saldırıları sormasına Davutoğlu’nun, “Türkiye’nin başbakanının yüzüne bakarak böyle bir sorunun sorulması bile basın özgürlüğü olduğunun işaretidir” biçiminde yanıt vermesi, dünyanın gözünde Türkiye’nin özgürlükler sorununun ne kadar büyüdüğünü, Hükümetin de bu soruya verilecek ciddi bir yanıtının olmadığını göstermiştir. 
Yine, Latin Amerika gezisinden dönen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teröre karşı mücadele ettiğimizi dünyada hatta kendi vatandaşlarımıza da anlatmakta zorlanıyoruz” diyerek tepkilerin Erdoğan tarafından bile hissedilecek biçimde yoğunlaştığını itiraf etmiştir. 

ABD ‘REST’İ GÖRDÜ!

Erdoğan-Davutoğlu yönetimin artık zorlanmaya başladığı politikaları sadece bölge illerinde sürdürdüğü “sokağa çıkma  yasaklı operasyonlar ve Kürt sorunu konusunda yöneldiği “askerle çözüm” çizgisi değil aynı zamanda Suriye politikasının  kırmızı çizgisine dönüştürülen PYD’nin terörist olduğuna dair tezi de artık kimsenin kabul etmediği bir tezidir. 

PYD’nin Cenevre görüşmelerine itiraz eden Türkiye’nin bu konuda “zafer” ilan ettiği gün ABD, İngiltere ve Fransa’nın temsilcilerinden oluşan heyetin Kobanê’ye gitmesiyle zafer gösterisi “telaşa” dönüşmüştür. 
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, PYD ile ABD yakınlaşması ve bu ziyarete tepki olarak, “Ben mi sizin partnerinizim yoksa Kobanê’deki teröristler mi?” çıkışı yaprak ABD’ye “rest” çekmiştir. Ama bu “rest”e yanıtı Beyaz Saray Sözcüsü John  Kirby verdi. “Türkiye bir NATO müttefikidir. YPG, PYD’de, IŞİD’e karşı bir müttefiktir. Biz YPG’yi terörist örgüt olarak görmüyoruz ve kendilerini desteklemeyi sürdüreceğiz” demiştir.

Şimdi soru Erdoğan’ın bu “resti görme” karşısında ne yapacağıdır!  

ÇÖZÜMSÜZLÜK ŞİDDETLE AŞILAMAZ

Hiç kuşkusuz bölgeye müdahale eden emperyalistleri ilgilendiren sadece kendi çıkarlarıdır. Ama Erdoğan-Davutoğlu yönetimi gerek içeride devreye soktuğu Kürt güçleriyle girdiği savaş ve şiddet politikasının gerekse bölgede “Kürt düşmanlığı” çizgisine çekilen Suriye politikasının duvara çarpmasının birinci dereceden sorumlusudur. Bu yüzden de Hükümet, politikaları açmaza sürüklendikçe şiddete sarılmakta, hedefini genişletmekte, bölgedeki şiddetin batı illerine yayılma hızı da artmaktadır. Açmazları büyüdükçe Hükümet, savaş ve şiddet  politikalarına karşı çıkanları, “bölücülük”ten “vatan hainliği”ne, “darbecilik”ten “casusluğa” kadar en ağır nitelemelerle suçlanmaktadır. 

Ne var ki korkunun ecele faydası olmadığı gibi şiddeti, zulmü artırmanın da sorunların çözümüne, ülkenin huzur bulmasına, halkların barış içinde yaşamasına bir faydası yoktur. 

Erdoğan-Davutoğlu yönetimi geldiği çizgide manevra yeteneğini kaybederken aynı zamanda büyüyen, acil çözüm bekleyen Kürt sorunu, özgürlükler sorunu, dış politikanın çözümsüzlüğe sürüklenmesiyle de kuşatılmıştır!

İşte bu gelinen çizgi, bölgedeki savaşı kışkırtmaya, Kürtlerle Türkleri düşmanlaştırıp, ülkenin bölünmesinin yolunu açan bir çizgidir ve bu çizgi her geçen gün daha belirginleşmektedir. Bu yüzden bugün vatanseverliğin de demokrasi ve özgürlüklerden yana olmanın da göstergesi bu politikalara karşı demokrasi güçlerinin, ilerici demokrat çevrelerin, aydınların birliği ve ortak mücadelelerinden geçmektedir.

(*) HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız; 11 soruyla Cizre’de, TRT tarafından haber olarak verilen ve sonra geri çekilen 60 kişinin katledildiğine dair haberin gerçekliğini sordu. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...