10 Şubat 2016 00:50

İç savaş konsepti ‘master’ yapacak

İç savaş konsepti ‘master’ yapacak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Mevzunun ‘Sur’undan girelim…
Zira ‘İç savaş mimarisi’ planlaması açısından da devlet nezdinde sembol, Sur…sanırım.
Çağrışımıyla da ‘sur’u meselenin… Diyarbekir’in ‘Sur’u… galiba.
Netekim…
İktidar ve avanesi ile cümle “milli güçler” Sur’un dar sokaklarından bizar olmuş…
Sözcü Yazarı Saygı Öztürk’ün konuştuğu Diyarbakır’daki yetkili yakınıyor:
“Sur’un sokaklarının dar olması, zırhlı araçların, iş makinelerinin girememesi…” (15 Ocak 2016)
Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi de dertli:
“Sur’un şehrin tam içinde yer alması, dar sokakları nedeniyle zırhlı araçların giriş yapamaması” (27 Ocak 2016)

‘DAR SOKAK’ SİYASETİNDE MİLLİ DURUŞ

Biri “muhalif” Sözcü Yazarı…
Beriki Saray avanesi Yeni Şafak Yazarı…
Milli mesele ‘dar sokak’ta sıkışınca…
“Benim zırhlı araçlarıma” yol arayışında birleşmişler…
Fark etmiş olmalısınız… Neredeyse kelimesi kelimesine, ifade birliğine dikkat çekelim… Geçelim…
Dar sokaklarda sıkışmaktan mustarip ise “Benim askerim polisim”…    
Çare?
Habertürk’ten okuyalım:
“Özellikle dar sokakları ile bilinen Sur’da sokaklar, caddeler bir daha hendek kazılamayacak, barikat kurulamayacak şekilde genişletilecek.” (5 Şubat 2016)

RANT VAR AMA ÖTESİ DE… 

Daha ne desin… Haber her şeyi anlatıyor…
Saray devletinin tüm niyet ve planını faş ediyor:
Kentleri iç savaşa müdahale konseptine göre yeniden inşa ve dizayn!..
‘Kentsel dönüşüm’ün siyasi mimarisi buna göre şekillendirilecek…
Hayır, elbette…
‘Kentsel dönüşüm’ün rant yaratma/dağıtma boyutu şüphesiz önemli…
Dağıtılacak rant, Saray’a ‘ilişki’ devşirme…
Nüfuz alanı yaratma, genişletip derinleştirme vasıtası olarak kullanılacağı da aşikar…
Tıpkı köksüzleştirme hedefli kültürel/mimari soykırım tehlikesi gibi…
Tıpkı yok edilecek tarih ve toprağa gömülecek kültürel mirasın mezarları üstüne kimliksiz “moderin” ucubeler dikileceği gibi…
Evet… Kaldığı kadarıyla yaşayan özgün alametleriyle ‘Kürdistan’ TOKİ’stan’a dönüştürülecek… Murat bu… 
Lakin… İlaveten… Bi’de… Hak ettiği ilgiyi bekleyen…
Saray’ın ‘Kentsel dönüşüm’ünün ‘askerileşmiş siyasi mimari’ planı da var…

‘DÖNÜŞÜM’ÜN ASKERİLEŞMİŞ SİYASİ MİMARİSİ

‘Askerileşmiş siyasi mimari’ derken?..
Kastedilen ne?
Temeli şu:
Kürt il, ilçe ve kasabalarını isyan/kalkışma ve ‘iç savaşa’ karşı dizayn etmek…
2. 3. 4’üncü… Hendek savaşlarını…
Barikat direnişlerini… bastırmak için, devletin gelişmiş tüm savaş cihazlarını devreye sokacak hale getirmek…
‘İsyan bastırma’ stratejisine göre Kürt yerleşkelerini yeniden inşa etmek…
Tanklı toplu saldırıya…
Zırhlı, TOMA’lı… Bilumum soykaların her sokak ve caddede cirit atabilmesi için, Kürt muhitlerini elverişli hale getirmek…
Savaş konseptine göre Kürt şehirlerini yeniden imar etmek…
İşte bu, ‘Kentsel dönüşüm’ hazırlığının siyasi mimarisi…
Ve… Kanımca…
En az rant ve psikolojik harekâat ‘master’ı kadar önemli…
Kentsel dönüşümün, iç savaşa müdahale konseptine göre dizaynı, ‘masterplan’ı…

KARŞI DEVRİM MASTER PLANI

İşaret etmek istediğim o ki…
Saray kontra elemanlarının ‘çerçeveledikleri’ lansmanla:
“Kent savaşları parantezi kapatıldıktan sonra” tatbik edilecek olan…
Şu sıralar PR’ı yapılan ‘master planı’…
Gıcır gıcır binalar… Kaymak gibi yollar… Cilalı vaadine bakmayın…
Mevzubahis olan… Esasında ve akabinde… Kürt illerine yönelik karşı devrimin master planı…dır…
Ve hiç masum değil… dir… Hiç…
En başta da “Kentin tarihi ve kültürel dokusuna dokunulmayacak, korunacak” taahhüdü yalan…
‘Master plan’ da…
Kapsadığı ‘Kentsel dönüşüm’ de…
Saray’ın askerileştirilmiş politik savaş stratejisinin damgasını taşıyor…
Tıpkı egemen devletlerin, sömürgelere… işgal bölgelerine… kolonilerine ‘ideolojik-kültürel’ müdahale aparatı olarak sporcu ve sanatçılardan… ‘Sevgi topu’ harekatları planlanması gibi…
Tıpkı ‘psikolojik destek yardımı’ harekatları gibi…
Devletin tüm planları, Saray’ın askerileştirilmiş politik savaşının hamleleri… dir.
Söyleyin bakalım…
Sur’un kültürel, mimari dokusuna dokunmadan… Yer ile yeksan etmeden tarihini…
Mesela… O çok yakınılan Sur’un dar sokakları, nasıl polis asker zırhlılarının fink atacağı alanlar haline gelecek?
Nasıl?..

ENGELS’TEN SUR DERSLERİ

Başbakanın geçen gün bi’mülakatına rastladım.
Harfiyen nakletmek isterdim… Lakin kaydetmemişim, bulamadım... Affola.
Ne yapacaklarını izah ederken, mealen, diyordu ki, Davutoğlu:
Mesela Sur’da sokaklar o kadar dar ki, operasyona giden iki asker, polis yan yana yürümekte bile zorlanıyor…
Başbakan’ın dertlenmesi, Engels’i hatırlattı…
Avrupa’da ‘dolaşan hayalet’in…
1848 Devrimleri’nin üzerinden yıllar geçmiş...
Engels, Marks’ın ‘Fransa’da Sınıf Savaşımları 1848-1858’ kitabının yeni basımına, o pek meşhur ‘Giriş’ini yazar…
Barikat savaşlarını, sokak çarpışmalarını… Zafer ve yenilginin sebep ve şartlarını irdeler…
Avrupa’yı saran o büyük dalganın ardından burjuvazinin çıkardığı derslere ve nihayetinde aldığı önlemlere değinirken, Engels
1895 tarihli ‘Giriş’inde dikkat çeker:
“1848’den bu yana büyük kentlerde kurulan mahallelerin caddeleri uzun, dümdüz ve geniş, ve yeni topların ve yeni tüfeklerin etkinliklerine uyarlanmışa benzer.” (Sol Y, s. 26)
Kabul edelim ki, işçi sınıfına göre burjuvazi, uluslararası mücadele deneylerinden ders çıkarmakta daha mahir…
Sınıfsal davranış refleksinde devamlılık var… Gibi.
Acaba… Saray’ın “Kentsel dönüşüm” aklının oluşumunda, zihni arka planında da Engels’in işaret ettiği kadim tecrübe rol oynamış mıdır?
Bunu düşünürken, yine Engels’ten vaktiyle altını çizdiğim satırlara gözüm takıldı:
“… klasik sokak çarpışmaları çağında bile, barikatların, maddi olmaktan çok manevi bir etkisi vardı... Eğer barikat, askerler çözülünceye kadar tutunursa zafer elde ediliyordu, yok, tutunamazsa yenilmek vardı. (Bu, gelecekte de, sokak savaşının başarı olasılıkları incelendiği zaman akılda tutulması gereken başlıca noktadır.)” (Aynı kitap, s. 24)
Diyor… Engels.

SATIR ALTINDAN NOTLAR...... 

TAYYİP, MÜSLÜMAN KARDEŞLER ÖRGÜTÜNÜN NESİ OLUYOR Kİ HA BİRE İHVAN SORULUYOR?..

Güney Amerika dönüşü uçakta mutat mürettebatla hasbihal vakti…
Devletin elebaşısı, maiyetindeki gazetecilere lazım gelenleri dikte etmiş…
Onlar da neşretmiş…
Okudum… Ve o tehlikeli hınzır soru hücum etti… Yine.
T.C. devletinin başı olarak RTE’nin, İhvan… Müslüman Kardeşler Örgütü ile ne alâkası var?
Zira… Pratiğine… Hakeza ifadelerine bakılırsa…
T.C.nin Mısır’la ilişkisini, Müslüman Kardeşler Örgütü lider ve elamanlarının akıbetine bağlamış:
“Mursi ve arkadaşları başta olmak üzere idamlarla ilgili kararlar gözden geçirip kaldırılmadıktan sonra, ben Sisi (Mısır Cumhurbaşkanı) ile görüşmem… Başbakanımızın görüşmesini doğru bulmam.” (7 Şubat 2016, hürriyet.com.tr)
Neden?

İHVAN ‘KIRMIZI ÇİZGİ’ Mİ?

Hayır, (‘ora’da şahidi olmaya devam ettiğimiz) devlet terörüyle….idamla filan ilkesel meselesi olsa, amenna… da…
Koyun koyuna olduğu… Komutasında İslam Ordusu’na katıldığı, müttefiki… Canı ciğeri Suudi devleti, misal… Ha bire kafa uçurup duruu…
Onu ve diğer ahbaplarının idamlarını…  Mesela, Sudan’daki El Beşir “dostumuzun” katliamlarını mesele etmezken… Müslüman Kardeşlere bu ihtimam neden?
İhvan’ın ayırt edici müstesna pozisyonunun farkında olmalı ki, mürettebatındaki gazeteciler, memleket meselesi niyetine adeta sual eyliyor:
“Suudi Arabistan’ın Müslüman Kardeşler’le ilişkilerinde yumuşama işaretleri var. Bu, Mısır’ın da bakışını yumuşatabilir mi?”
El cevap:
“Temenni ederim ki yumuşatır.”
Cehaletime verin…
PYD’nin adı bile Saray’ın tüylerini diken diken ederken…
İhvan, hangi ara memleket dış politikasının parçası haline geldi?

T.C.NİN HİMAYESİNDE Mİ?

İhvan’ın gördüğü muamele, neden ve ne zaman, T.C.nin diğer ülkeler ile ilişki kesip-kurmanın tayin edici ‘kırmızı çizgi’si oluverdi?
Müslüman Kardeşler Örgütü, hangi ara Türkiye’nin himayesine girdi?
T.C.nin ittifakı, müttefiki… filan mı, İhvan Örgütü?
Eee… Öyleyse…
Mürettebat medyası hangi bilgi ve kaygıyla…
Sanki meselenin tarafıymışçasına, Müslüman Kardeşler Örgütünün sıkıntılarını… T.C. Cumhurbaşkanı sıfatlı zat’a soruyor?
“Sipariş soru” değilse şayet… 
Tam da Türkiye’nin iç dış meseleleri mevzusu etrafında kaz çevrilirken… Nereden çıkıyor İhvan?
Neden?..
Elebaşımız zaten hazır…
Çalışmaları… Temas ve talepleri ‘nihayet’ netice vermiş gibi memnuniyetle temenni ediyor…
Baştaki soruya dönersek:
RTE’nin Müslüman Kardeşler Örgütü ile ne alakası var da bu cihatçı teşkilata dair sorulara muhatap oluyor?
Yoksa yoksa… Türkiye’yi İhvan mı… Hadi canııım…
Git kör şeytan… git başımdan… 

‘KAHPE’ DEVAM EDECEK

Saray’a… Ailesine… ağzını açan ‘Hakaret davası’ terörüne maruz kalırken…
Öğrendik ki…
Akademisyenlere ‘kahpe’ demek basın özgürlüğüymüş…
Haberini okuyun:
‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ başlıklı bildiriyi imzaladıkları için Yeni Akit gazetesi ve gazetenin internet sitesinde haklarında ‘sapkın’ ve ’kahpe’ gibi ifadeler kullanılan akademisyenlerin erişim yasağı talebi ‘basın özgürlüğü’ gerekçesiyle reddedildi.” (05 Şubat2016)
Tayyip’in kıymetlisi Yeni Akit, ne yapmıştı?
İmzacı 1128 akademisyenin ismini tam sayfa yayımlayarak hedefleştirmiş…
Yetmemiş… Bazı hocalar hakkında ‘eşcinsel sevici hoca’, ‘Ermeni aşığı’, ‘mandacı’, ‘Müslümanlara o. Çocuğu diyen kahpe’ gibi ifadeler kullanmıştı...
“Basın özgürlüğü” hakkına istinaden…
Hani olmaz ya…
Birileri de aynı yakışıksız ifadeleri, “Kahpe” filan nev’i çirkinliği, ‘basın özgürlüğü’ sayanlara kullanırsa…
Ya da benzer hayasız sıfatlar, mutlak dokunulmazlık zırhına büründürülmeye çalışılanlara yakıştırılsa…
Ne olur?..
Haklı olarak tepki görmez mi?
Yoksa yine “Basın özgürlüğü” denilebilecek mi?
Öyleyse?..Şeref ve haysiyetin korunmasında dahi bu çifte standart niye?
Çok mu naif kaçtı sualim?

MEDENİ ÖLÜM CEZASI MEDENİ MEZAR KAZIYOR…

Yeşil sahada da:
TFF, “Barış olsun istiyorum” diyen Amedsporlu Deniz Naki’ye 12 resmi müsabakadan men cezası verdi.
Amfide de de:
Mersin Üniversitesi, ‘Barış Bildirisi’ imzacılarından 2 hocaya ceza kesti…
Yrd. Doç. Yasemin Karaca ile Yrd. Doç. Mustafa Şener’in sözleşmelerini yenilemedi. (8 Şubat 2016)
Barışçıların “mezar” kazıcıları, kendi “mezar”larını kazıyor olabilir mi?

AKP=TÜRKİYE... BİLİNE

Başbakan, Londra dönüşü Milliyet’e konuşmuş. (5 Şubat 2016)
Altını çizdiğim cümlesi:
“Ak Parti’nin içinde bir zaaf olması Türkiye’de bir zaaf olması demektir.”
Yani?
Türkiye=AKP.
‘Parti devleti’ zihniyetinin itirafı olarak değerlendirdim...
Yanılıyor muyum?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...