07 Şubat 2016 01:00

‘Muhatabımız millet’ diyorsunuz; emin misiniz, son kararınız mı?!

‘Muhatabımız millet’  diyorsunuz; emin misiniz, son kararınız mı?!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Müjdeler olsun, nurtopu gibi bir ‘çözüm’ planımız daha oldu! 
Adına “Master Eylem Planı” koymuşlar bu defa. 
Kendilerine inanmamızı istiyorlar ama ABD’nin eski başkanlarından Abraham Lincoln’ün bir sözü yankılanır durur kafamızda:
“Bazı insanları her zaman, bütün insanları da bazen kandırabilirsiniz; ama bütün insanları her zaman kandıramazsınız.”
“Olsun ama” diyorlar, “bize, her zaman kandırabileceğimiz bazı insanlar lazım zaten.”
Hem öyle “Bazı insanlar” deyip de geçmeyiniz ha!
Bizim “bazı” dediğimiz, Saray’cı iktidarın lügatinde koca bir ‘millet’miş! 
“Bundan sonra çözüm için tek muhatabımız millettir” diye sufle vermişti ya malûm kişi; işte orda kastedilen ‘millet’!
Koruculardan esnaf ve tüccarın yağlı kesimlerine, bazı tarikat şeyhlerinden Hızbullah çevrelerine, falan filan...
Bunlarla istişare edilecek, Kürt sorunu çözülecekmiş!
Ne o, birileri “biz bu ayakları daha önceden de görmemiş miydik” diye mi soruyor?..
“Bin yıllık İslam kardeşliği”nin “bütünleştirici ruhu”ndan nasibini almamışlar mı var?..
Geçin efendim onları, ‘inanmayanlar’ milletten değil zaten!
Onların hakkı kötek!
Onlar, “terörle mücadele”nin 30 yıldır süren ‘uzun süreli’ programları dahilinde rehabilite edilemeyenler...
Allahtan umut kesilmez, inşallah o da olur bir gün, kimbilir...
Rehabilitasyon sürüyor, sürecek yani...
Toplarla tanklarla tarumar edilmiş kentler...
“Dişlerine kan bulaşmış kurtlar” tarafından evi barkı yıkılmış, diri diri yakılmış, bodrumlara gömülmüş insanlar...
Günler, haftalar, aylar boyunca yasaklanmış, iptal edilmiş hayatlar...
Sonra...
TOKİ gelecek, gıcır gıcır kentler kurulacak...
Çiçekler açacak, böcekler uçacak, pespembe hayatlar başlayacak...
Cıvıl cıvıl çocuklar, tandır başlarında mutlu mu mutlu kadınlar...
Hem olur ya, kentler ‘temizlenince’ bir bakarsın dağdakiler de buhar olup uçuverir!
Yani kimbilir, (buna da) inşallah!
Bunların hepsi olacak...
Yeter ki bu “Master Eylem Planı”na inanalım ve tarihin derinliklerinden gelen ‘millet’in bir parçası olabilme şuuruna erişebilelim!
Gerisini merak etmeyelim...
***
Söylemeye gerek var mı, bu “Master Plan” denilen ‘ahlaksız teklif’le sahte bir “çözüm süreci” başlatılmıştır. 
Gerçek muhatabı muhatap almamak, en başta kendi kendini kandırmaktır diyeceğiz ama, biliyoruz ki kendileri de inanmıyorlar.
Sorun birilerini inandırmak, daha doğrusu kandırmaktır. 
Bu bir yönetme tarzıdır, sorunları ve krizleri idare etme biçimidir. 
Günü kurtarmaktır!
Bu kan deryasının içinden tedavüle sokulması ise daha da trajiktir.
“Terörle Mücadele” dışında vaad edebilecekleri bir şey kalmadığının farkındalar ve bu zavallılık içinde çırpınıp duruyorlar.
Suçlu ve eziktirler.
Suçlu ve ezik ruhlarını dindirmeye çalışıyorlar.
***
Dedik ya, günü kurtarma politikasıdır bütün bu kerameti kendinden menkul planlar falan...
Olur mu öyle şey, koca bir devlet geleneği var sürdürülen, hiç günübirlik olabilir mi, diye sormayın. 
Olur! 
Son iki üç yıla bakın, o kadar iddialı girilen mecralarda, o kadar tantanayla sunulan politikaların nasıl ‘günübirlik’ olduklarına sayısız örnek var. 
Peki neden böyle? 
Çünkü Türkiyeyi yönetenler açısından öyle bir ‘nesnellik’ var ki bölge jeopolitiğinde, en uzun erimli stratejileri bile kısa zamanda tüketip karşılıksız bırakmakta...
Öznel denilebilecek ‘kurucu’ kırmızı çizgilerle hayata nûfuz ederek kendini yeniden üretme çabaları işte bu ‘nesnellik’ içerisinde dumura uğruyor, kolu kanadı kırılıyor. 
Kırmızı çizgili akılla atılmaya çalışılan adımlar, alımlı çalımlı stratejiler, siyasal nesnelliğin duvarına çarpıp toz buz oluyor,  ‘günübirlik’ parantezlerde boğulup kalıyor. 
Sözkonusu Kürt meselesi ise bu daha da böyle. 
Kürtlerin kolektif haklarını tanımamak gibi bir kırmızı çizgi ve buna yaslanan bir “terörle mücadele” siyaseti oldukça, bütün çözüm paketleriniz günü kurtarmaya bile yetmiyor, yetmeyecektir...
İşin matematiği budur!
“Bundan sonra çözüm için tek muhatabımız millettir” diyorsunuz, öyle mi?
Biz soralım yine de:
Emin misiniz, son kararınız mı!?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa