07 Şubat 2016 00:50

Agamemnon kızını kurban etti

Agamemnon kızını kurban etti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Katıldığı Troya savaşından yirmi yıl sonra ülkesine dönebilen kocası kral Odisseus’a,“Peki bizleri bu hallere düşüren o krallar kralı Agamemnon’a n’oldu? Onun bir de İfigeneya adlı çok güzel bir kızı olacaktı?...” diye sordu karısı güzel Penelopeya.. 

Odisseus gülümsemeye çalıştı. Biraz düşündükten sonra; “Bak güzel kraliçem,” dedi karısına. “Biliyor musun, ben Troya’dan erken ayrıldım. Çünkü hepinizi; halkımızı, toprağımızı, hayvanlarımızı çok özlemiştim!.. Oradan dönerken de bir ara yolumu şaşırdım. Sonra çoktan ölmüş bilici Teyresyas’tan yolumu öğrenmek için bir tanrıça aracılığıyla, tanrı Hades’in yönettiği Ölüler Ülkesi’ne gittim. İşte orada son olarak gördüm kara bulutlar gibi savrulan Agamemnon’un  gölgesini.. Onun kızı o zavallı İfigena da bir gölge olarak gelip geçti bir ara önümden... 
Doğrusu onlar hakkında duyduklarımı sana aktarabilirim...” 

SÖZDE GÜZEL HELENA ZORLA KAÇIRILMIŞTI...

Bu sözlerin ardından İfigeneya’yı ve babası krallar kralı Yunanistanlı Agamemnon’u tanıtmaya çalıştı Odisseus... Gerçekten de Kral Odisseus’un karısına anlatmak istediği o masum İfigeneya’yı iyice tanımak için, biraz daha gerilere gitmek gerekiyordu…

Dillere destan olduğu gibi Troya kralı Priyamos’un yakışıklı oğlu Paris; Yunanistanlı güzel Helena’yı sözde Troya’ya kaçırmıştı! İşte buna misilleme olarak Baş Kral Agamemnon, Troya’ya namus temizleme savaş açtı. Çünkü söylediğine göre Baş Tanrı Zeus’la üç kez konuşmuş, Zeus da onu Helena’nın namusunu temizlemekle görevlendirmişti!..

İFİGENEYA

Bunun üzerine Yunanistanlı Baş Kral Agamemnon da, Troya’dan talanlayı getireceği altınlar, köle kadınlar gibi ganimetlerin coşkusuyla, bütün kent krallıklarının bağışladığı gemilerin, Aulis limanında toplanmasını buyurdu. Ne var ki bir süre sonra bu limanda buluşan gemilerin yelkenlerini şişirecek tanrı rüzgârları, bir türlü esmiyordu!.. Sözde büyük bir öfkeye kapılan Baş Kral Agamemnon; demirbaş bilicisi Kalhas’a başvurdu… Kalhas’a göre Tanrıça Artemis, bir kurban istiyordu! Ne var ki onun istediği kurban da, kendi öz kızı İfigeneya’ydı!.. Bilicinin söylediklerinden sözde şaşkına dönen Agamemnon; daha inandırıcı olmak için, uzun uzun bağırıp çağırdı… Böylece Agamemnon; halklara ve ordularına, tanrı buyruğu savaşı kazanabilmek için kızını bile, içi yana yana kurban ettiğini göstermek istiyordu.

KIZINI NİŞANLAYACAKTI SÖZDE...

Baş Kral Agamemnon, Mükene’de bıraktığı karısı Klütaymestra ile kızı İfigeneya’nın Aulis’e gelmeleri için hemen haber saldı. Çünkü Troya’ya doğru yelken açmadan önce, kızı İfigeneya ile ünlü komutan Ahilleus arasında nişan yapacağını bildiriyordu!.. Bu habere çok sevinen karısı kraliçe Klütaymestra, Aulis limanına uçarcasına getirdi kızı İfigeneya’yı! Ne var ki kraliçe işin içyüzünü öğrenir öğrenmez de, haliyle beyninden vurulmuşa döndü!.. Çünkü kendiliğinden bir soru çengelleniverdi hemen beyninde: “Bu savaşın sözde tek nedeni olan güzel Helena’nın namusu, acaba kocamın gözünde öz kızının yaşamından daha mı önemliydi?” Klütaymestra; sözde tanrıların buyruğuyla girişilen bu namus temizleme savaşındaki ana nedenin, güzel kadınlar ve hazine yağması amacına yönelik olduğunu bütün çirkinliğiyle o anda anlayıverdi!

Kızını kurtarmak için çok çırpındı; ama onu bir türlü kurtaramadı. 

Masum İfigeneya; babası Agamemnon’un da yardımıyla, tapınaktaki sunağa, elleri kolları bağlanmış olarak getirildi. Kurbanlık kızın öylesine mahzun ve yazgısına öylesine umarsız bir boyuneğmişliği vardı ki, tam kurban edileceği sırada, tanrıça Artemis kendini tutamadı... Kurbanlık İfigeneya’yı kimselere göstermeden onu hemen havaya ağdırdı ve onun yerine bir geyik yerleştiriverdi!.. Sonra da Aulis’teki tapınağına rahibe yapmak üzere, Güzel İfigeneya’yı alıp götürdü...
Böylece bir kez daha tanrıların yalan rüzgârlarıyla yelkenlerini şişiren Agamemnon; Troya’ya doğru pupa yelken yol almaya başladı...

KLÜTAYMESTRA ÖCÜNÜ ALACAKTI!..

Sarayına tek başına dönen üzgün Klütaymestra; haliyle kin ve öç alma duygularıyla fokurdayan bir volkana dönüştü. İlk iş olarak Troya’daki kocası Agamemnon’u aralıksız boynuzlamak için, onun amca oğlu Aygistos’u çağırdı sarayına. Onunla günlerini gün etmeye başladı... Ve on yıl süren Troya savaşından sonra Agamemnon; gemiler dolusu hazineler, köle olacak güzel kadınlar ve karısı Klütaymestra’ya kuma olacak Troya kralı Priyamos’un güzel ve soylu kızı Kasandra’yla; anlı şanlı bir dünya fatihi olarak döndü ülkesine. Yolu üstüne serilmiş görkemli kırmızı halılar üzerinde, salına salına yürüyerekten, sarayının avlusuna ulaştı. Saraya dönüşünün üzerinden daha bir gün bile geçmeden karısı Klütaymestra; kızı İfigeneya başta olmak üzere, kanına girdiği nice Yunanistanlı ve Troyalı masum yiğitlerin öcünü almak üzere, yıllardır kiniyle bilediği hançerini, sevgilisi Aygistos’la birlikte, Agamemnon’un sırtına, ardı ardına sapladı…

Penelopeya;bu öyküyü dinledikten sonra, Agamemnon’un böylesi bir sona ulaşmasını çok olağan buldu. „Sana, Ölüler Ülkesi’nde gördüklerimden de söz edeceğim daha sonra!“ dedi Odisseus… Ve suskun Penelopeya’nın ellerin okşadı bir süre…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...