21 Ocak 2016 01:00

Zincirli köleler

Zincirli köleler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Uzunca bir süredir, çalışma hayatı başta olmak üzere, günlük hayatın neredeyse tüm alanları sermaye güçlerinin ihtiyaçları ve çıkarları doğrultusunda biçimlendiriliyor ve yeniden düzenlenmeye çalışılıyor. Çalışma yaşamında ‘İş gücü maliyetlerini arttırdığı’ gerekçesiyle düzenli, istikrarlı ve kendi içinde sınırlı da olsa güvenceler taşıyan istihdam biçimleri ve sosyal haklar adım adım tasfiye ediliyor.
Günümüz modern çalışma ilişkilerinin giderek geçici, kuralsız, istikrarsız ve güvencesiz hale getirilmesi, çalışma şansına sahip olan işçileri daha fazla ve daha hızlı çalışmaya, işyerinde ve ülkede sermayeye daha da bağımlı hale getirmeye ve koşulsuz ‘itaat etmeye’ zorluyor.
Yıllardır yapılan yasal düzenlemeler ve patronlara yönelik istihdam teşvikleri ile temel dayanak noktası güvencesizlik ve istikrarsızlık olan ve işçileri köle gibi çalıştırmayı hedefleyen esnek, kuralsız ve angarya çalışma uygulamalarının ekonomik hedefler uğruna nasıl hızla yaygınlaştırıldığını görüyoruz. Bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak en temel ekonomik, sosyal ve sendikal haklar zaman içinde hükümet ve patronların eliyle birer birer tırpanlanırken, ülkeyi yerli ve yabancı sermaye için ‘dikensiz gül bahçesi’ haline getirmek adına kıdem tazminatı gibi işçilerin elinde kalan son önemli hakkın da tasfiye edilmesi için düğmeye basıldı.
Yıllardır fırsat buldukça gündeme getirilen, ancak gelen tepkiler üzerine birkaç defa rafa kaldırılan kıdem tazminatı fonu, dünyada ve Türkiye’de temel ekonomik göstergelerinin belirgin bir şekilde olumsuz sinyaller verdiği bir dönemde, 64. hükümet tarafından geçmiş yıllara göre daha ciddi ve daha kararlı bir şekilde yeniden gündeme getirildi.
Hükümet, seçim vaadi olarak sunduğu ‘taşerona kadro’ tartışmasını, 120-130 bin taşeronu kadroya alarak, ama arkasından yeni bir taşeronlaştırma dalgası yaratmayı hedefleyerek çözmeye çalışıyor. Bir taraftan yüz binlerce taşeron işçisinin kadro taleplerini yok sayarken, diğer taraftan  ‘asıl işler’ ve ‘yardımcı işler’ tanımlarını yeniden yaparken asıl işlerin kapsamını daraltıp, yardımcı işleri daha da genişleterek, ileride istihdamı büyük ölçüde ‘taşeron istihdam’ üzerine kurmak için hazırlıklarını tamamlamak üzereler.
Meclis gündemine getirilen ve tıpkı taşeron sisteminde olduğu gibi, yeni bir ‘köle pazarı’ yaratmayı hedefleyen ‘kiralık işçilik’ düzenlemesi, taşerondan bile beter bir istihdam yapısının yaratılması açısından son derece tehlikeli bir uygulama olarak dikkat çekiyor.
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal koşulları, işsizlik ve yoksulluk verilerini, son olarak Suriyeli sığınmacılara verilen çalışma izni düzenlemesini hep birlikte ele aldığımızda, ülkede işçiler arasında 19. yüzyıla benzer bir şekilde, yönü ‘aşağıya doru’ olan rekabet savaşının yaratılmak istendiğini söylemek mümkün.
Hükümet, istihdam yapısını ve çalışma yaşamını alt üst edecek olan bu düzenlemeleri hayata geçirir ve bu tehditler karşısında güçlü, kitlesel ve sonuç alıcı bir tepki örgütlenemez ise önümüzdeki dönemde işçilerin büyük bölümünün, sanayi kapitalizmi öncesinde olduğu gibi, patronların ‘zincirli köleleri’ olarak çalıştırılması, Türkiye’nin bu anlamda çalışma koşulları açısından Çin ve Tayland gibi ülkelerle yarışır hale gelmesi kaçınılmaz.
İşçi sınıfı kendi içinde rekabete itilerek ne kadar parçalanmış ve zayıflatılmış, sınıf bilinci ne kadar geriletilmiş olursa olsun, hükümetiyle, patronlarıyla sermaye güçlerinin attığı her adımda daha da artan sınıf çelişkilerinin derinleşmesini engelleyemiyorlar. Bu durum, işyerlerinde yıllardır arttırılan rekabet ortamına rağmen, tıpkı metal işçilerinin yaptığı gibi birlikte, omuz omuza hareket etmelerini, yaratılan rekabet ve her türlü bölme girişimlerine karşı işçilerin birliği, dayanışması ve örgütlü mücadelesinin tek kurtuluş yolu olduğu gerçeğini unutmamak gerektiğini gösteriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...