30 Aralık 2015 00:56

Arap Birliği, Fırat’ın batısı, Başika…

Arap Birliği, Fırat’ın batısı, Başika…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Siyasi, coğrafi ve askeri bakımdan bu üç kavram, şu anda Suriye batağındaki Türkiye politikalarının şeytan üçgenini oluşturuyor. 

Arap Birliği, geçen hafta yaptığı olağan dışı toplantıda, Türkiye’yi oldukça sert kelimeler kullanarak kınadı. 
‘Irak’ın egemenliğine karşı düşmanca tavır’ ve ‘Arap milli güvenliğine tehdit’ gibi sözlerin yer aldığı açıklamada, sonuç olarak, Türk silahlı kuvvetlerinin ‘derhal ve kayıtsız şartsız’ Irak topraklarını terk etmesi istendi. 

Kurucuları arasında Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye’nin bulunduğu birlik, 1945’te kuruldu. Bugüne kadar siyasi ya da diplomatik bakımdan etkili bir eylemi görülmedi. Örneğin İsrail karşısında her zaman eli titrek, İslam dünyasının temel sorunları karşısında ilgisiz oldu. Bugün 22 üyesi mevcut. Kuruluş amacına bakılırsa, Arap ülkeleri arasında ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal ilişkileri düzenlemeye çalışır. Türkiye, bu birliğe gözlemci statüsünde katılır. 

Bugüne kadar yapamadıklarına bakarak, bugünden sonra da etkisiz ve eylemsiz kalacağı sanılmamalıdır. Çünkü dünya değişmiştir ve sorunlar yumağının içinde, bu çapta uluslararası örgütlerin, hem de Arapların birliğini temsil iddiasında bulunan bir örgütün yeni görevleri olacaktır. 

Özellikle, kısa bir süre içinde Irak ve Suriye’nin bölünüp yeniden şekillendirileceği bir sürece girilirken, biçimsel olarak da olsa, böyle bir paylaşımın adı Arap Birliği olan bir örgüt tarafından onaylanması önemlidir. 

Bugün Türkiye’ye karşı devreye sokulmuş olması da tamamen bu yakın süreçte üstlenmesi planlanan görevle ilgilidir. ABD ve şu anda sahneye çıkmadan işini yürüten İsrail’in talepleri ve yönlendirmesi sonucu, Türkiye’nin hayallerine bir sınır çekme işlevi yüklenmiştir. Kendi hayallerinin ‘gerçekçi’ olduğu varsayımından hareket eden emperyalistler, Türkiye’nin denetimsiz ve ayrı yollar çizmeye kalkışan politikalarını bir de bu yoldan frenlemeye çalışmaktadır. 

Başika sorunun bir diğer ucunda ‘Fırat’ın batısı’ problemi bulunuyor. Türkiye, hiçbir tarafın ciddi bulmadığı bir biçimde, bu hattı ‘kırmızı çizgi’ ilan etti. Bütün derdi Kürt güçlerinin bölgede etkili bir rol oynamasını engellemekten ibaret olan bu politika da yine başta ABD olmak üzere, Rusya’yı ya da içine alan bir itiraz bloku oluşturdu. Ve bugün, bu kırmızı çizgi siyasi ve pratik anlamını tamamen yitirmiştir. Davutoğlu, kırmızı çizgiyi geçenlerin Kürt olmadığını ileri sürerek kendisini teselli etmeye çalışsa da, şu anda bölgeyi denetleyen temel gücün ağırlıklı olarak Kürt silahlı kuvvetlerinden oluştuğunu herkes biliyor. 
Bu çizginin iki tarafı da Türkiye’nin uygulamaya çalıştığı politika açısından tam bir karmaşa içinde görünüyor. Bugüne kadar ABD dahil, bütün koalisyon güçlerinin ortak desteğine sahip gibi görünen ÖSO (Özgür Suriye Ordusu), Celabrus’u, güya YPG’ye karşı savunuyordu. Ancak geçen hafta itibariyle, aralarında PYD’nin bulunduğu Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ABD’nin hava desteğiyle bu hedefe yoğun saldırılar düzenliyordu. 

Son haberler, QSD’nin Türkiye’nin itirazına rağmen PYD ile birlikte hareket ederek Fırat’ın batısına geçtiği yolunda. 

Bir bakıma, Türkiye’nin Başika’da kırılan egemenlik atılımı, şimdi Fırat’ın batısında da yeni bir kırılmaya uğruyor. 

Bütün bu hayal kırıklıklarının sebebi, başından beri bir savaşa ayarlı, müdahaleci ve uluslararası güç dengelerini hesap etmekten uzak hedefler peşinde koşan politikalardır. 

Akılda tutmamız gereken bir başka husus, bu çıkmaz yolun bir duvarının da şu anda başta Diyarbakır olmak üzere, içeride yürütülen savaş politikası olduğudur. Hükümet, Suriye, Irak ve Diyarbakır’ı birbirine beceriksiz ve tamamen savaş eksenli bir anlayışla birbirine bağlamış ve ortaya hangi ucundan çekilirse çekilsin kördüğüm olacak olan bir sorunlar yumağı yaratmıştır.

Bölgenin bütün halklarının çıkarı, bugün ve acilen “içeride barış, dışarıda barış” hedefi güden yeni bir politika olduğu açıktır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...