Ahlaki zedelenme
Fotoğraf: Envato
Her yaşadığımız şiddet bir öncekini ezip geçerek soluk almayı güçleştiriyor hanidir. Gencecik kadınlar “çatışma” adı verilen ev baskınlarıyla, çoluk çocuk sokağa çıkma yasağı adı altındaki ablukalarda katledilirken, bir kentin orta yerinde hayatını böylesi katliamları aydınlatmaya adamış bir Baro Başkanı sevgili Tahir Elçi gözlerimizin önünde ama sorularla dolu bir biçimde öldürülürken kolay değil elbet bu şiddetin yoğunluğuyla yaşamak. Cumartesi Annelerinin taşıdığı resimler artıyor durmadan, önünden geçip giden kalabalıkların sessizliğinde.
Afganistan ve Irak işgalleri sonrasında ABD’den özellikle ruh sağlığı alanında çalışan araştırmacıların bu işgallerde yer almış askerlerle ilgili kapsamını gittikçe genişlettikleri çalışmalar, şiddetin bu denli yoğunlaştığı günlerden geçerken, İsrail’den Almanya’ya geçerken arada beni görmeden geçmeyen insan hakları savunucusu bir meslektaşımla konuşmamıza dahil oluverdi. Şiddet uygulayıcıları, özellikle de savaş ortamlarındaki şiddetin uygulayıcılarında doğru-yanlış algısında ortaya çıkan zedelenmeler ve aslolarak “ahlaki zedelenme” olarak tanımlanan bir duruma vurgu yaptı sevgili dostum.
Onu yolcu ettikten sonra oturup biraz okudum bu kavram üzerine. Savaşlar sonrası askerlerde görülen ruhsal bozukluğun tanımlanmasıyla başlayan ve sonrasında “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” olarak adlandırılan tablodan farklı ve aslında tıbbi olan durumla yeterince açıklanamayan bir ahlaki değerler yitimi olarak karşımıza çıkan, savaşta şiddet uygulayan ile sınırlı olmayan, aile bireyleri ile başlayıp dalga dalga topluma yayılan bir durum son 10-15 yıldır ruh sağlığı çevrelerinde çokça araştırmaya konu olmuş, epey tartışılan bir konu. Duyarsızlaşma, öfkede ve şiddet eğiliminde artış tanımlanıyor araştırmacılar tarafından. Ne kadar tanıdık geliyor, değil mi?
Uzun bir savaş sürecinin, işkencelerin, faili belli katliamların içinde yaşayan bizlerin bu şiddetle, şiddet uygulayıcılarıyla cezasızlık ortamında başa çıkma mekanizmalarımız, katledilen insanların ıslıklanıp yuhalanması boyutuna taşınan acımasızlıkla birlikte bu kavram üzerine düşünmeye başlamamız gerektiğini düşündürdü doğrusu bana. Ahlaki zedelenme; sanki bugünlerde yaşanan bütün o kırılmaları, şiddeti olağanlaştıran koşulları yeniden daha kuvvetle ele almamızı sağlayabilir.
- İyi insanlar 28 Mart 2024 04:57
- Demokratik bir yaşam sağlık için elzemdir! 21 Mart 2024 04:58
- Aşkın devlet ve kayıtsızlığımız 14 Mart 2024 04:58
- Şiddetsiz, güvenli, güvenceli demokratik bir yaşam 07 Mart 2024 04:57
- Etkin ve demokratik bir meslek örgütü nasıl olmalı? 22 Şubat 2024 04:59
- Büyük kavga 15 Şubat 2024 04:51
- Ma rıhna nıhna hon demiştik 08 Şubat 2024 04:58
- Sağlığın turizmi nereye gidiyor 01 Şubat 2024 04:47
- Halk sağlığı sorunu olarak apolitikleşme 25 Ocak 2024 04:57
- Yeni yılda da susmayacağız! 01 Ocak 2024 04:45
- Sağlıkta şiddet 20 Aralık 2023 04:50
- TTB biziz, hepimiz TTB'yiz! 04 Aralık 2023 04:55