27 Kasım 2015 01:00

Canını ve malını

Canını ve malını

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bİizim ulusalcı, açıktan ya da üstü örtülü sosyal şoven tayfaya bakılırsa “PKK ABD’nin kara gücü” olmuş. Bunu söyleyenler arasında ülkeyi ABD’nin stratejik emperyalist çıkarlarına teslim etmiş, ona her türlü imkanı açmış, askeri ve siyasi iş birlikçilikte sınır tanımayan kesimler de bulunuyor! Böyle suçlamalar yöneltmelerinin gerekçesi ne? Rojava’nın savunulmasında PYD ve YPG’nin ABD ile bazı zorunlu ortak adımları atmak durumunda kalması vb.
Peki ama Rojava’da neler olmuştu ve halen de olmakta? IŞİD denilen bir katiller çetesi Irak’ın, Suriye’nin pek çok bölgesinde olduğu gibi saldırıya geçmiş, buralarda yaşayan diğer halkları ve Kürtleri kayıtsız şartsız, koşulsuz katletmeye başlamıştı. Şengal’de olduğu gibi kitle katliamları yapıyor, kadınları köle olarak alıyordu. Rojava’ya saldırı da bu alçakça amaçlarını gerçekleştirmek için yapılmıştı. IŞİD’çiler doğrudan imhaya gelmişler, “Canını alacağız, zaten malların bize kalacak” diyorlardı.
Şimdi biraz düşünelim: bir katiller çetesi evinizi kuşatıyor, bütün ailenizi katletmek için saldırı üstüne saldırı yapıyor. Kendinizi ve ailenizi korumak için elinizdeki çok kısıtlı olanaklarla olağanüstü bir savunma yapıyorsunuz. Ama düşman güçlü ve gaddar, belli ki teslim olmayacak, savaşarak öleceksiniz. Bu sırada bir başka soyguncu çetesi geliyor ve “Size canınızı kurtarmakta yardım edebilirim, ama bunun size bir faturası olur” diyor. Böyle bir anlaşmayı yapar mısınız, yapmaz mısınız? Böyle bir anlaşma yapmanın, ahlaki, siyasi, insani olarak bir sakıncası bulunuyor mu?
Eğer aklınızı yitirmemişseniz, ailenizin, çoluk çocuğunuzun yaşaması sizin için değerliyse böyle bir anlaşma yapmaktan kaçınamazsınız. Zaten başka bir çareniz de yoktur. Önce canınızı kurtarmaya bakarsınız, daha sonra koşullar değiştiğinde sizi böyle bir anlaşmaya sürüklemiş soyguncu çetesi ile yolları ayırmanın olanaklarını araştırmaya başlarsınız. Rojava’da olup bitenin ve bölgede olmakta olanın özeti budur! Üstelik anlaşma yapmak zorunda kaldığınız soyguncu çetesini siz çağırmıyorsunuz, onlar katiller çetesi ile bir hesapları olduğunu ileri sürerek size yardım ediyorlar!
Bütün bunlar ince bir politik dille de anlatılabilir, ama sonuç değişmez. Siz ilan ettiğiniz özerkliği ve öz yönetimi güçlendirmeye bakacak, kendiniz güçlendirerek korunmanın yollarını araştıracaksınız. Hayatında hiç böyle bir mücadeleye girmemiş ve girmeyecek olanların oturdukları yerden size karşı eleştiri salvolarını peş peşe yöneltmelerinin bir kıymetiharbiyesi var mı? Üstelik onların bir kısmı “Düşmanımın düşmanı benim dostumdur” diyen bir gelenekten, diğer bir kısmı da her koşulda ezilen halklara düşmanlık geleneğinden geliyor ve diğerleri de zaten açıktan Türk milliyetçisi ve yaşama olanağı tanıdıkları tek Kürt ise kendilerine uşaklık yapacak Kürt.
Sorunun diğer bir boyutu ise şu soruda kendini gösteriyor: Rojava Kantonu özerklik ve öz yönetim ilanı ile neyi inşa etmek istiyor? Koşullardan dolayı öncelikle kendi savunmak ve bunun için askeri, siyasi olanaklarını güçlendirmek istiyor. Ve bütün bu altüst oluşlar içerisinde bir halk ekonomisi inşa etmeye çalışıyor. Öz yönetimi illa ki ekonomi ile bağıntılı ele alanlara da demek istiyor ki, öz yönetim siyasi bir tutumdur ve halkın kendisini idare etmesi demektir. Halk kendisini idare ederse halkçı bir ekonomi kurmanın da, daha ileriye gitmenin koşulları da olgunlaşır, ötesi halkın, emekçinin, işçinin ilerlemesine bağlı bir şeydir. Bu da öyle anlaşılamayacak bir şey midir?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa