25 Kasım 2015 00:43

Askeri ve diplomatik hareketlilik had safhada!

Askeri ve diplomatik hareketlilik had safhada!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Obama’dan Putin’e, Cameron’dan Holland’a, Kerry’den Lavrov’a dünya diplomasisinin gündemi Suriye!
Paris Katliamı sonrasında Fransa Devlet Başkanı François Hollande, Almanya başta olmak üzere AB ve Rusya nezdindeki girişimlerini yoğunlaştırdı. Dün de ABD’de Obama ile görüştü. Putin de ABD ve diğer ülkelerle görüşmeleri sürdürüyor; dün de Ürdün Kralı’yla görüştü.  Kerry’nin yeni bir Ortadoğu ziyareti ise bölgenin sıcak gündemlerinden.
Suriye krizi görüşmeleri çerçevesinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün Türkiye’ye gelecekti(*) ama Lavrov gelmeden saatler önce Yayladağı sınırında Rusya’ya ait SU-24 tipi bir savaş uçağının, Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiği  gerekçesiyle Türkiye’nin F-16’ları tarafından düşürüldüğü açıklandı.
Rusya Savunma Bakanlığı, uçağın Suriye hava sahasında düşürüldüğünü, bunu kanıtlayabileceklerini açıkladı. Rusya, BM Güvenlik Konseyini toplantıya çağırdı. Putin, “Sırtımızdan bıçaklandık” diye çok sert bir açıklama yaptı. Türkiye’nin de NATO ve BM nezdinde girişimler başlattığı belirtiliyor.
Kuşkusuz hem Rusya hem NATO hem de  “Batılı ülkeler koalisyonu” bloku, “uçağın düşürülmesini” kendi açılarından sonuna kadar değerlendirecekler. Özellikle de NATO ve ABD’nin Türkiye-Rusya ilişkilerinin daha da kötüleşmesi için bunu kullanacağından  şüphe etmek için bir neden yok. Bölgedeki gerilimin yükseliyor olması bunu gösteriyor.

BÖLGEDE ASKERİ FAALİYETLER DE ÇOK YOĞUN

Bölgede uzunca bir zamandan beri bir çok ülkenin savaş uçakları bombardımanlara katılıyordu. Ama son günlerde bölgedeki askeri yığınak ve askeri hareketliliğin on gün öncesine göre bile olağanüstü arttığı görülüyor.
Nitekim, Fransa, Charles De Gaulle uçak gemisini Suriye açıklarına gönderdi. Dün sabah saatlerinden itibaren bu uçak gemisinden kalkan uçakların, IŞİD mevzilerini bombalamaya başladığı duyuruldu. İngiltere, Kıbrıs’taki üslerini Fransa’nın savaş uçaklarının kullanımına açtı. İngiltere Hükümeti Suriye’deki savaşa askeri olarak katılmak için parlamentodan yetki isteyeceğini açıkladı. Daha önce İngiliz parlamentosu, hükümetin yetki isteğini geri çevirmişti. Ama parlamentonun bu sefer, hükümete istediği yetkiyi vereceği belirtiliyor.
Rusya ise hem savaş uçaklarıyla hem de Hazar Denizi ve Akdeniz’deki savaş gemilerinden yaptığı füze atışlarıyla, Esad rejiminin ve Hizbullah’ın kara güçleriyle koordineli biçimde, her geçen gün etkinliğini artırıyor.
Türkiye ve ABD ise, IŞİD mevzilerine yönelik olarak İncirlik’ten kalkan savaş uçakları ve Predatörlerle IŞİD’e karşı saldırılarını sürdürüyorlar. Son girişimler ise Cerablus-Mare-Azez hattından IŞİD’i temizlemek. Ki, burada da Türkiye “uçuşa yasak güvenli bölge” ile YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesinin yolunu kesmeyi amaçlarken, ABD sadece ÖSO’nun bölgeye yerleşmesini  Suriye’deki mevzilenmesi bakımından değerlendirmek istiyor.  

MÜDAHALECİ ÜLKELER BİRBİRİYLE DE SAVAŞIYOR

Öyle anlaşılıyor ki, Suriye’de bir yandan IŞİD’e el Nusra’ya karşı savaş uçakları ve savaş gemileriyle savaşan ülkeler öte yandan da kendi aralarında giderek daha gözle görülür hale gelen bir savaş yürütüyorlar.
Bölgede Suriye merkezli olarak yoğunlaşan diplomatik ve askeri girişimler, 1 Ocak’ta başlaması beklenen “Suriye krizine siyasi çözüm” girişimleri başlamadan herkesin kendi elini güçlendirmek amacıyla da sıkı bağlantılı görünüyor. Bu da Suriye’deki ve Suriye üstünden diplomatik ve askeri girişimlerin yoğunlaşacağını gösteriyor.

MEDYA TÜRKMEN DAĞI’NDA SAVAŞTA!

Dünya, Suriye’de hem Cihatçı terör örgütleriyle hem de bölgenin yeniden paylaşımı için kendi arasında savaş yürütürken, yandaşıyla, “yandaş olmadığını” iddia edeniyle Türkmen Dağı’nda Suriye rejimine ve Rusya’ya karşı savaşıyor!
Dün Rusya’nın bir savaş uçağının F-16’lar tarafından vurulmasıyla birlikte, şovenizm ve ırkçılık savaşında ön cephede savaşan medyanın, heyecan tazelediği, gün boyu yapılan “coşkulu yayın”la görüldü. Hele de Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkiler bu vesileyle sertleşirse, karşılıklı restleşmeler olursa bu onları daha da keyiflendirecek görünüyor.
Öyle anlaşılmaktadır ki, önümüzdeki birkaç gün, hatta bir hafta böyle “Rus uçağını düşürme kahramanlığı” etrafında götürülecek!
Türkmen güçleri rejimin ve Rusya’nın saldırılarına karşı daha ne kadar direnebilir bu çok da belli değil.
Rejim güçlerinin Türkmen Dağı’na saldırıya geçtiği haberi üzerine sokağa çıkıp, “Türkmenlere yardım için silahlı birlikler oluşturacaklarını” bile açıklayan Ülkücü ve Alperenci takımının sesi kesildi. Ama onların bıraktığı yerden medya, ırkçılık ve şovenizm savaşını sürdürüyor. Ama medyadaki manşetlere bakılırsa, Türkmenler Suriye rejimiyle Türkmen Dağı’nda savaşmaya devam ediyor. Kimisi bir hafta önce yaptıkları röportaj yeniymiş gibi “Türkmen komutan uçaksavar istiyor”, “2 bin mücahit direniyor”, “Esad düşer bu dağ düşmez”... sanki bir meydan savaşı veriyor havası veriliyor.
Oysa sınırdan gelen haberler, pek bu havayı desteklemiyor. Ama dün Türkmen Dağı bölgesinde bir Rus savaş uçağının Türkiye’nin savaş uçakları tarafından düşürüldüğü haberi imdada yetişti. Böylece “İlla ki bir savaş çıksın, en azından çıkmış gibi olsun” diye yapılan haberlere yeni bir can katacak görünüyor.
“Türkmen Dağı savaşı” çevresinde yapılan haberlere bakılırsa, bu bölgedeki Türkmenler, bağımsız bir yönetim, bir devlet kurmuşlar, yıllardır bağımsız yaşıyorlarmış da Suriye rejiminin ordusu ve Rusya’nın savaş uçakları saldırıp bu bağımsız “Türk devletini yıkıp” son vermişler! Oysa bu bölge de tüm Suriye toprakları gibi, üç buçuk yıl önce zaten Suriye rejiminin yönetiminde, “Suriye toprağı” idi.  Üç buçuk yıl önce ve Cihatçı terörist guruplar bu bölgeyi ele geçirmişti. Bölge, el Kaide’ye bağlı el Nusra’nın yönetimindeydi.
Ve üç buçuk yıldır Türkiye el Nusra’ya komşuydu ve ne Türkmenler ne de Türkiye bundan rahatsızdı!
Ama Suriye rejimi kendi topraklarını yeniden ele geçirmeye kalktığı için gürültü koparılıyor.
Ve tabii Türkmenler bölgede, bu köşede birkaç gün önce de dendiği gibi, Türkiye’nin “kara kutusu”ydu! Nitekim Davutoğlu gündeme getirip; “Eğer o yardımlar engellenmeseydi bugün Türkmenler böyle çaresiz kalamazdı” demişti.
Oysa bu TIR’ların IŞİD ve el Nusra gibi örgütlere askeri malzeme taşıdığına dair güçlü kanıtlar ortaya çıkmıştı. Ama medyanın “iliştirilmiş gazetecilerin” bunları tartışmak için ne zamanı var ne de niyeti. 

* Uçağın düşürülmesinden sonra Lavrov Türkiye’ye gelmekten vazgeçti. Lavrov, Rus vatandaşlara da “Türkiye’ye gitmeyin” çağrısı yaptı. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...