28 Ekim 2015 01:00

Siz bi' önden yürüyor gibi yapın da bakalım!

Siz bi' önden yürüyor gibi yapın da bakalım!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Suudi Arabistan, Katar, Türkiye şu anda “eski” Suriye politikasında ısrarda Amerika’nın da önünde gidiyor gibiler. “İslamcı muhalifler” denilen grupları askeri bakımdan destekleyenler üçlü, bir yandan İran’ın ve Rusya’nın apaçık karşı olduğu, Amerika ve Avrupa’nın ise kuşkuyla izlediği bir yolda ilerlemeye çabalıyor.  
Varsayabiliriz ki, Türkiye bu gevşek ve temelsiz ittifak içinde kendisini fazla güvende hissetmiyor. Suudi politikasının aslında İran düşmanlığından öte bir içeriği yok. Suriye ve Esad ile ilişkisini de İran karşıtlığı üzerinden temellendiriyor. Katar’ın ise deyimin tam anlamıyla “kıymetiharbiyesi” çok düşük. Yani sıcak bir çatışma durumunda ne halt edeceğine dair kağıt üzerinde bile bir güven vermiyor. Her üçü de, sahada şu anda savaşmakta olan İslamcı güçlere dayanıyorlar ve bunların önemli bir kısmına maddi ve askeri destek vermelerine karşın tam bir kontrol sağladıkları kuşkulu.
Türkiye’nin, sahada bizzat kendi askeri güçleriyle boy göstermeyi kaçınılmaz görmesinin asıl nedeni bu. Ancak böyle bir harekata girişebilmek için bir gerekçeye ihtiyacı var. Özellikle Batılı sözde koalisyon güçlerini ikna edebilmek için, aslında hiç de ikna gücü olmayan PYD kozunu kullanmaya çalışıyor. “PYD eşittir IŞİD” ya da “PYD bizim için IŞİD’den daha büyük tehlikedir” şeklindeki propagandanın amacı bu. Bu sözlerin ABD ve Rusya’nın YPG ve PYD ile iş birliğini engellemeye yeteceğini hangi akılla düşünüyor bilinmez.
Öyleyse, bu çabanın sınır ötesi hedeflerden çok, HDP’yi vurmaya amaçlayan bir iç beklentinin ürünü olduğunu görmek zor değil.
Bu yüzden, PYD’yi provoke etmeye yönelik deneme atışları yapıyor. “Kuzey Suriye” adıyla andığı bölgeye, açıkçası Suriye’de gittikçe yayılan ve güçlenen Kürt bölgesine yönelik bu sınama saldırılarının yine iki amacı olduğunu tahmin edebiliriz. Birincisi, kuşkusuz içeriye dönük hesaplar: Bu yoldan açılacak yeni savaş cephesi, yaklaşan seçimlere ve onun kuvvetle olası görünen “tekrar sonuçları” için yeni bir “askıda hükümet” dönemi başlatmaya hizmet edebilecektir.
İkinci amaç ise, Katar ve Suudi Arabistan’ı daha aktif ve ABD’den görece bağımsız hareket etmeye zorlayabilme yolunu açacaktır!
ABD’nin PYD politikası, reel politik özellikler taşımaktadır ve PYD’nin Rusya ile yakın durması şu anda onu pek rahatsız etmemektedir. Ancak değişen koşullarda, özellikle PYD’nin Rus-İran cephesinde zorunlu ve açık cephe tutması durumunda tavrının değişeceğinden de kuşku duyulamaz.
Bu olasılık, Katar, Suudi Arabistan, Türkiye arasında geliştirilmeye çalışılan askeri ittifak ve pozisyon tutma girişimi karşısında, “Hele siz bi’önden yürüyün de, sonrasına bakarız!” tavrını benimsemektedir. Çünkü kendisinin dolaysız yer almaz gibi göründüğü bu bileşimin hangi derde deva olacağından emin değildir.
1 Kasım, evet, Türkiye için çok önemli; fakat dünya için galiba daha da önemli bir viraj olabilir. Herkes hızını bu keskin dönüş anına göre ayarlamaya çalışıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...