14 Ekim 2015 01:00

Barış tozu

Barış tozu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Evrenden mutfak tezgahına küçük şeylerin büyük sonuçlarını anlatıyor Hannah Holmes bir kitabında: “Tozun Gizli Tarihi” kitabın adı.
 Eğer okursanız daha üçüncü sayfasında “okuru kendi kişisel tozlarıyla tanıştırmaktan onur duyacağını” söylediğini göreceksiniz. Deri döküntülerimizden eskimiş giysilerimize, açıp kapatılan bir elektrik düğmesinden otomobil ile katettiğimiz her kilometreye kişisel tozlarımız yayılır gezegene. H. Holmes işte oluşturduğumuz her bir toz zerreceği için “minicik şeylerin içinde, büyük bir büyü ve devasa bir kargaşa gizlidir”  diyor.
 Haftasonu bu ülkede başka bir toz yükseldi göğe doğru. Ve usul usul tüm gezegene yayıldı. Farklı çoğrafyalardan, farklı iş kollarından, tarlalardan, evlerden, köylerden, hastanelerden, inşaatlardan, şehirlerden, metropollerden barış için toz zerrecikleri getirdiler Ankara’ya. Onlar çocuktu, öğretmendi, doktordu, mimardı, işçiydi, işsizdi, köylüydü yani bizdik: “Güvercin uçuracaklardı, güvercin oluverip uçtular.”
 Üzgünüz, yastayız, unutmayacağız... Ne var ki bu toz çok kirli. Devletin kiri, pası, kimyasal silahı, AKP’si, vekalet savaşçılarının bombası kabus olmakla kalmadı, on binlerin gezegene yayacağı barış tozunu savaşa heba etti.
 “Kalplerimiz, Ruhlarımız Paramparça... Sözlerimiz, Aklımız Ona Keza... Ama Barış İrademiz Baki... Ama Hafızamız Diri... Dostlarımız İçin Yastayız, İsyandayız” derken İzmir Barış Bloku, insanlığa karşı işlenen bu suçta devletin sorumluluğunun da altını çiziyordu sonrasında.
 Gazeteler, haber bültenleri Ankara’da barış mitingine iki bomba atıldığını yazıyor, söylüyor. Oysa atılan üç bomba var. Sonuncusu devlet envanterinden bir kimyasal silah. Ona biber gazı, gaz bombası diyor devlet. Yüzlerce yaralı ve yüzü aşkın ölmek üzere olan “barış güvercininin” üzerine tomalardan bir kimyasal silah olan biber gazı ve basınçlı su sıkıyor güvenlik güçler. Neden? Üstelik bu bir ilk değil, sistematik bir devlet tercihi. Diyarbakır’da, Suruç’ta ve şimdi Ankara’da aynı insanlık suçuna tanıklık ediyoruz. Devletin güvenlik güçleri olay mahaline basınçlı su sıkarak izleri yok etmekle kalmıyor, yaralılara müdahaleleri geciktiriyor. Yetmezmiş gibi kimyasal silah ile son nefeslerini vermelerini sağlıyor. Adli tıp açısından bu katliamdaki ölümlerden devletin kullandığı kimyasal ajanları kolaylaştırıcı olarak sorumlu tutabiliriz. Özeti faillerden en azından birisi bellidir ve derhal yargılanmalıdırlar.
“Toz olmadan hayat pek mümkün görülmemektedir” cümlesi Tozun Gizli Hayatı kitabından yine! Buluttan yağmurun oluşumuna doğanın döngüsünde son derece gerekli bir unsur tozlar. Ve bu hafta yine yağmur yağacak, bombalanmış insan bedenlerinin toz olup katıldığı bulutlar birer birer azalacak. Kan ve bombalanmış bedenlerden saçılan doku parçaları ile kaplı giysiler yaralı ruhlar eşliğinde ülkenin herbir şehrinde barışseverlerin  yağmur suyunda yıkanıp arınacaklar: Yeniden ve daha gür “İnadına barış, inadına özgürlük” diyebilmek için.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...