09 Ekim 2015 00:57

Teslim olun!

Teslim olun!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Nusaybin’de, devletin güvenlik görevlilerinin dayatmasıyla, elinde beyaz bayrakla tedavisi için yola çıkmak zorunda bırakılan böbrek hastası vatandaşın görüntüsünün simgesel bir anlamı var mıdır? Yoksa bu hareket o anki koşulların içinde gerçekleşmiş tesadüfi, geçici bir çözüme ulaşmak için akıl edilmiş bir hareket midir? Olup bitenin soğukkanlı ve gerçek olgulara dayanan bir değerlendirmesi, devlet görevlileri tarafından dayatılmış bu hareketin, Kürt vatandaşların tamamına verilmek istenen bir mesajı içerdiğini düşünmek için elimizde yeterli verilerin olduğunu bize gösteriyor.

Verilmek istenen mesaj, çok açık ve nettir; teslim olun! Çünkü, savaş ve çatışma ortasında beyaz bayrak çekilmesinin, bir tarafın buna başvurmasının, ya da buna zorlanmasının başka bir anlamı bulunmamaktadır. Peki ama teslim olması istenen kimlerdir? Ana dilinde eğitim, kendi kendine yönetim gibi en temel ulusal haklarından mahrum edilen, bu hakları kazanmak için son günlerde öz yönetim, özerklik ilan eden Kürt halkı ve onun en mücadeleci güçleri. 

Peki, özerklik ilan edilen yerleşim birimlerinin yakılıp yıkılmasının ardından burada yaşayan halkta en küçük bir bezginlik, yılgınlık, korku ya da umutsuzluk var mı? Bu duyguların zerresi bile yok. Halkta görülen, büyüyen öfke, bilenen mücadele azmi ve kararlılık. Bu tespit, bizim öznel duygu ve düşüncelerimizi, isteklerimizi mi yansıtıyor? Hayır! Olayların ardından bölgeye giren, gerçeği yansıtmaya cesareti olan basın ve yayın kuruluşlarının halk arasında yaptığı haber ve röportajlar, halkın kararlılığını hiçbir tereddüde meydan bırakmayacak bir biçimde açıkça yansıtıyor.

Böyle bir halk teslim alınabilir mi? Tarihsel gerçekler ve halkların mücadele deneyimleri, böyle bir halkın teslim alınamayacağının örnekleri ile doludur. Kürt halkı da, geçmişte diğer ulusal hareketlerde görülmeyen bir kitlesellik, kararlılık ve mücadele biçimleri kullanarak kendi kaderini kendi eline almanın mücadelesini veriyor. Özerklik ilanları ile karşı karşıya geldiği, doğrudan devlettir. Bu hareketin içindekiler de çok iyi bilmektedir ki, böyle bir adım atıldığında devletin çıplak gücü karşılarına dikilecektir. Bu gücü püskürtmek için ortaya konulan tutum, zaten bunun bilindiğini, buna karşı direnileceğini, direnildiğini açıkça göstermektedir. Adına ister öz yönetim, ister özerklik densin, halkın kendi kendine yönetimi ancak bu mücadeleler içinde kazanılabilir. 

Böylesine kararlı bir mücadeleye atılan bir halka, eğer enternasyonalist duygular kaybedilmeyecekse, onlara sırt dönülmeyecekse ne denebilir? Herhalde ilk denmesi gereken, daha güçlü, daha kitlesel, tüm halkı harekete geçiren, bütün bir halkın sokakları, meydanları doldurmasını sağlayan bir perspektifle hareket etmelerinin, mücadelelerinin başarıya ulaşması için son derece önemli olduğudur. 

Bir de söylenmeyip, seyretmeyip yapılması gerekenler var: Yani Kürt halkı üzerinde estirilen terörün, yıkımın engellenmesi için mücadele etmek, mücadele edebilecek güçlerin çoğalmasını ve yaygınlaşmasını sağlamak. Barış isteğini dile getiren, bu temelde kitleleri harekete geçirmeye çalışan çabalar, işte bu nedenle son derece önemlidir. Bu vesileyle vurgulamak gerekiyor ki, ülke genelinde eşitlik ve kardeşlik temelinde demokrasiyi kurmak ve barışı inşa etmek için harekete geçen güçler, her geçen gün biraz daha büyüyor ve güçleniyor. 

Bu mücadele son derece önemli. Çünkü tartışılan, hakkında karar verilecek olan, Kürt halkının özgürlüğü gibi görünüyorsa da, aslında söz konusu olan, bütün ülkenin özgürlüğü, Kürtlerin ve tüm halkın geleceğidir. Bu gelecek, demokrasiye, eşitliğe, kardeşliğe dayanan, bunlarla yetinmeyerek sosyal kurtuluşa doğru ilerlemeyi de içeren bir yöne doğru mu gelişecek, yoksa gericilik tarafından geçici bir süreliğine de olsa boğulacak mı? Evet, mücadele hepimizin mücadelesi, tartışılan hepimizin kaderi. Hep birlikte mücadele etmek ve kazanmaktan başka bir çıkış yolu bulunmuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...