06 Ekim 2015 01:16

Vaatler ve ‘terörle mücadele’ konsepti

Vaatler ve ‘terörle mücadele’ konsepti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP’nin de önceki gün seçim bildirgesini açıklamasıyla seçime giren başlıca partilerin seçim bildirgelerinde, “Ülkenin ve halkın sorunlarını nasıl çözeceklerini” de öğrenmiş olduk!
Dün gazetemizin “13 yıldır iktidar değillermiş gibi ”manşeti yanı sıra Fatih Polat ve Bülent Falakaoğlu, AKP Seçim Bildirgesi’nin esasına yönelik vaatlerini eleştirdiler. Ve AKP bildirgesindeki “ ekonomik vaatlerin” aslında bir “rüşvet” dağıtımı siyaseti üstünden şekillendiğini sergilediler. Çünkü muhalefet partileri için vaatler iktidara geldiklerinde yapacaklarını gösterdiği (Ne ölçüde yapacaklarından bağımsız olarak) için bir anlama sahiptir. Ama 13 yıldır ülkeyi yöneten bir partinin, AKP’nin, “Ben de asgari ücrete şu kadar zam yapacağım(*), emekliye, çiftçiye, memura, gençlere, kadınlara,... şu kadar destek sağlayacağım” demesi seçimde kedisine oy vermesi için halka rüşvet teklifidir!
Ancak tüm sermaye partileri açısından ele alındığında, seçim bildirgelerinde “Ekonomik vaatlere ağırlık vermeleri”, partilerin emekçilerin taleplerine önem verdiğinin bir işareti gibi görünse de; bugün ülkenin içinden geçtiği koşullar dikkate alındığında, AKP, CHP ve MHP’nin aslında, Kürt sorunu ve onun barışçıl çözümüne dair konuların üstüne atlayarak, günü kurtarmak istedikleri ve tartışmayı da bu nedenle sonunda gerçekleştirmediklerinde de ciddi bir faturası olmayacağını geçmiş deneylerinden bildikleri ekonomiye dair vaatler üstünden bir yarışa girmeyi tercih ettiklerini de göstermektedir. Çünkü 7 Haziran’a gelirken Kürt sorununun çözümünde, barışçıl çözüm girişimleri ve bunun ifadesi olarak “çözüm süreci” devredeyken, “barış” ve “Kürt sorununun çözümü”ne dair sorunlar nispeten sıcak gündemin “rutini”ydi ve halkın ekonomik ihtiyaçlarıyla ilgili vaatler bir karşılık görüyordu. Ancak 1 Kasım’a Türkiye, siyaseti silahların belirlediği koşullarda gidiyor. Bu da ister istemez seçim propagandasının silahların susturulması, Kürt sorununun demokratik çözümü için “çözüm süreci”nin yeniden başlatılmasını ve Türkiye’nin demokratikleşmesi ile ilgili taleplerin daha da öne çıkarıldığı, partilerin bu konuda ne söylediğinin halk indinde daha çok rağbet göreceği bir seçim kampanyası olarak biçimleneceğini söylemek yanlış olmaz.
Son iki aydır bölgede; sokağa çıkma yasağı, savaş uçaklarının görülmemiş biçimde kullanılması, çocuklar başta olmak üzere sivillerin katledilmesi yanı sıra sürdürülen asker-polis operasyonları, cesetlerin yerlerde sürüklenmesi ve gazetecilerin alnına silah dayanmasına kadar gelmiştir.
Ne var ki; HDP dışındaki partilerin, bu yüzyılı aşkındır çözüm bekleyen ve şimdi de “çözümü dayatan” bu sorunu seçim bildirgelerinde “terör sorununa” ve “terörizme karşı mücadele”ye indirgemeleriyle, bu sorunu polis ve askerin çözeceği o en eski çizgiye, “askeri çözüm çizgisi”ne bağlandıklarına tanık oluyoruz. Bu da “seçim bildirgeleri”nde böyle yansıyor. Bu konuda geçmişten ders alarak en ileri çözümü getirdiğini iddia eden CHP bile sorunun sadece bir yanına ilişkin, “Sorunun çözüm yeri Meclistir” gerçeğine dikkat çekiyor ama ayağını ağırlıklı olarak “terörizme karşı mücadeleye” basarak!
Elbette ki bu seçim süreci, Türkiye’deki siyasilerin alışmadığı kadar kısadır. Ama buna karşın elbette halkın, işçi sınıfının daha iyi yaşama ve çalışma koşullarına dair talepler için mücadeleyi teşvik ederken sermaye partilerinin bu taleplerin istismarı olarak biçimlenen “vaatçiliği”ni de teşhir etmek gerekir. Ama partilerin bildirgelerinde tuttuğu yer ne olursa olsun bir yanı Kürt sorununda, öteki yanı bölgedeki etnik ve mezhep temelli iç savaşlarda olan terörizme karşı mücadele demagojisinin ve buna bağlı politikaların ve sorunların çözümümün teşhir edilmesi bu süreçte daha da önem kazanacaktır. Çünkü sermaye partileri, “terör” ve “terörizme karşı mücadele” propagandasıyla halkın bilincini karartarak, onların oylarını almaya çalışacaktır. Bu yüzden de halkların eşitliği ve kardeşliği temelinde birliği, Kürt sorununun barışçıl çözümü ile Türkiye’nin demokratikleşmesinin birleştirilmesi, barış mücadelesinde birleşmeyi teşvik eden, HDP’ye oy verilmesine de daha çok bu açıdan dikkat çeken bir çalışma son derece önemli olacaktır.

(*) AKP 7 Haziran seçiminde asgari ücreti yükselteceğini söyleyen partileri, “Bunlar asgari ücretin nasıl belirlendiğini bile bilmiyor. Asgari ücreti hükümet değil Asgari Ücret Tespit Komisyonu yapar diyordu. Ama 1 Kasım bildirgesinde AKP asgari ücreti 1300 TL’ye çıkaracağını söylüyor.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...