04 Ekim 2015 00:21

Sloganlarla migren tedavisi meselesi (3)

Sloganlarla  migren tedavisi meselesi (3)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kirvem,
Senin de ezelden beri bildiğin üzere şu ya da bu nedenlerle sağda solda, orada burada atılan kimi “slogan”lar bazı çevrelerin hoşuna giderken, buna mukabil kimi sloganlar da bazı kesimlerce rahatsız edici, kulak tırmalayıcı hatta “nahoş” bulunur.
 Şu veya bu mesele tahtında uzun uzadıya bir araba laf etmektense, bunun yerine kısa, öz, genellikle de şiirsel bir ifade tarzını içeren kafiyeli, çarpıcı sloganlarla meramımızı anlatmayı, düşüncelerimizi bu tarz ifadelerle aktarmayı daha uygun bulduğumuz için bu yolu sıkça deneriz.
 Aslında bir nevi sıkıştırılmış kağıt top gibi şutlayıp attığımız sloganların bazıları “açmadan solan gül” misali daha ilk andan itibaren sönüp gittiği gibi, kimileri de zamanla yer ile yeksan olurken, diğer yandan yerlerini bu kez başka sloganlara bırakırlar.
 Slogan üretip bunu da deyim yerindeyse “piyasa”ya sürmek için her şeyden önce bittabii ki düşüncelerimizi, fikirlerimizi rahatça ifade edebileceğimiz demokratik bir ortam kesinlikle şart; bu tür ortamlardan yoksun olan ülkelerin hali pürmelali içler acısıyken, öte taraftan “cennet” vatanımızın sathında yıllardan beri önce hafif yollu filizlenip, ardından da havuç, kereviz, şalgam veya bayır turpu misali derinden derine kök salan “demokrasi”miz sayesinde, günün yirmi dört saati boyunca düşüncelerimizi gerek meydanlarda, gerekse köy kahvelerinde herhangi bir endişeye kapılmadan gönül rahatlığıyla söyleyip, bunu da sloganlar eşliğinde pekiştirebildiğimiz için uluslararası camia nezdinde itibarımız fevkaladenin fevkinde yüksek nitekim!
 Bazı sloganların içi, içeriği tıpkı kof bir cevizi andırdığı için kıymeti harbiyesi hem olmuyor, hem de yersiz, gereksiz zırt pırt kullanıldığında da, gerçekten kabak tadı verdiği gibi ayrıca fazlasıyla gülünç, bir o kadar da komik oluyor...
 Mesela yıllar yılı, seneler senesi bu ülkenin kadim halklarından biri olan Kürtlerin varlığı, dahiyane bir şekilde “kart-kurt” masalıyla inkar edilip yok sayıldıktan sonra, işler zamanla sarpa sarınca, yani önceleri hafif yollu bir baş ağrısı niteliğinde başlayan bu “Kürt realitesi” giderek “migren” den farksız boyutlara ulaşıp, dahası da neredeyse içinden çıkılmaz ciddi bir “mesele”ye dönüşünce; bu kez “devlet aklı”nın kısa yoldan bulup buluşturduğu “çözüm”, bu baptaki sloganı ne mi oldu?
 “Türk Kürt kardeştir; ayrım yapan kalleştir!..”
 Ama olmadı; bu ve benzer sloganların hiçbiri bu migrene çare bulamadı; çünkü cafcaflı, tumturaklı, hatta evvelemirde sanki kulağa hoş gelen bu sloganların hani deyim yerindeyse mumu çabuk söndü, foyası hepten ortaya çıktı!
 Nitekim içi puç, içi çürük fındıktan farksız sloganlarla “devlet gemisi”nin gari yürümediğini, ülke sathında özellikle şu günlerde gelişen nahoş olaylar nedeniyle hesapça sırtımızı dayamaya çalıştığımız “birlik ve beraberlik” tatavasının da neredeyse son kullanma tarihinin cümle vatandaşlarımızın kapısına gelip dayandığını, üstelik bu kaknem gidişattan, bu migrenden kurtulmak için hâlâ umudumuzu bu tür “kofti”den sloganlara bağlayıp, hele hele bunu da cumhurumuzun “reis”inin son anda kim bilir nerdeen nereyee bulup buluşturduğu “milli ve yerli vekiller” sloganıyla çözüp rahata kavuşmayı düşlüyorsak, ehh o zaman ört ki ölem Kirvem! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...