01 Ekim 2015 00:54

İstikrarsızlığın istikrarı

İstikrarsızlığın istikrarı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Toplumsal yaşamda istikrar denildiğinde, zamanında bir kez kurulmuş, hiç değişmeden süren ve hep aynı durum üzerinden devam eden durağan bir durumdan bahsedilmez. Kimi durumlarda istikrar kavramının anlamı, hangi tarafta yer aldığınıza bağlı olarak değişir ve küçük bir azınlık için istikrarın sağlanması, büyük çoğunluk için istikrarsızlığın artması ya da derinleşmesi anlamına gelebilir. Bu açıdan baktığımızda Türkiye’de uzun bir süredir “istikrarsızlığın istikrarı” durumunun yaşandığını söylemek yanlış olmaz.
AKP’nin,uzunca bir süredir bütün ekonomik ve siyasi göstergeler aksini göstermesine rağmen, sürekli istikrar vurgusu yapması, mevcut istikrarsızlık sürecinin devam etmesi sayesinde geçmişte yaptıklarının gündeme getirilmesi ya da hesap sorulmasının engellenmesi açısından ayrı bir önem taşıyor. Yoksa Saray’daki şahıs dahil, hiçbir AKP’li için “istikrar” kavramı, bilinen anlamıyla mevcut sorunların çözülmesi, günlük yaşamın normale dönmesi anlamına gelmiyor.

Ülkedeki ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın biricik sembolü olan AKP’nin her şey göz önünde olmasına rağmen, kendisini hâlâ “istikrar sembolü” olarak görmesi ya da göstermek istemesi “Kargaya yavrusu şahin gibidir” sözünü hatırlatıyor. AKP’nin bugüne kadar yaptıkları ne kadar kötü ve zararlı olsa da, kendilerini hâlâ “Sütten çıkmış ak kaşık” gibi göstermek için adeta çırpınıyorlar.

AKP’nin bugüne kadarki pratiği göz önünde bulunduruluşa, işçi ve emekçilerin haklarına, çalışma ve yaşam koşullarına yönelik saldırılarda son derece “istikrarlı” olduğu tartışma götürmez bir gerçek. 13 yıllık tek başına iktidarları döneminde emek alanında hayata geçirdiği uygulamalarla ve yasal düzenlemelerle, kendisinden önceki bütün hükümetlere rahmet okuttular. Bu dönemde patronların istekleri tek tek yasa haline getirilirken, emekçilerin en temel hakları birer birer tırpanlandı.

Geçtiğimiz yıllar içinde eğitim ve sağlık başta olmak üzere, neredeyse bütün kamu hizmetleri istikrarlı bir şekilde ticarileştirildi ya da özelleştirildi. Market açar gibi her yerde özel okul, özel hastane açtılar. Özel okullara, hastanelere vergi kolaylıkları getirildi, kamu kaynakları istikrarlı olarak özele aktarıldı.
AKP’nin “istikrar” derken ne demek istediğini, bu ülkede yaşayan insanların önemli bir bölümü çeşitli nedenlerle işsiz kaldıkça, sofrasındaki ekmek küçüldükçe, eğitim ve sağlık hakkı gibi en temel kamu hizmetlerinden yeterince yararlanamayıp mağdur oldukça öğrendiler.

AKP’nin hemen her seçim öncesinde gündeme getirdiği “istikrar” vurgusu kuşkusuz farklı sınıf kesimleri açısından aynı anlama gelmiyor. Yakın zamana kadar sermaye çevreleri açısından sömürünün artan istikrarı söz konusu iken, özellikle son birkaç yıl içinde yaşanan gelişmeler, yıllarca AKP’yi destekleyen patronların bile yaşananlardan rahatsızlık duyduğunu dillendirmeye başlamasına neden oldu.

Toplumun farklı kesimlerinin, içinde bulundukları ekonomik-toplumsal koşullara bağlı olarak istikrar adı altında yıllardır yaşananlardan etkilenme dereceleri elbette farklı boyutlarda oluyor. Bu anlamda son yıllarda sihirli bir kavram gibi kullanılan ve özellikle AKP cephesinde ısrarla vurgulanan “istikrar” söylemi, artık sadece “istikrarsızlığın istikrarı” anlamına geliyor.

Yıllardır “istikrar” gibi yansıtılanların Türkiye’ye verdiği en önemli ders, AKP tipi tek partili hükümete dayalı mutlak bir gücün, faşist rejimleri bile gölgede bırakan bir iktidarın bu saatten sonra ülkenin en temel sorunlarını çözeme konusunda en küçük bir ihtimal bile kalmadı. Bu açıdan bakıldığında, ülke sorunlarının çözümü ya da istikrarın değil, çözümsüzlüğün temel kaynağı olan bir AKP’nin ülkeyi istikrarsızlığa ve kaosa sürüklemekten başka bir işlevi kalmadı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...