05 Eylül 2015 01:00

Siyasal satranç

Siyasal satranç

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP’nin beklentisi HDP’nin de MHP ve CHP’nin tavrını benimseyerek, sözde hükümette yer almamasıydı.
Artık seçim kampanyalarını yürütürken, hükümette yer alan HDP karşısında yürüteceği kampanyanın hiçbir inandırıcılığı olmayacak.
HDP’nin barış çağrıları ve eleştirel açıklamalarında çatışan iki tarafa da seslenmesi, onun PKK’nin basit bir uzantısı olduğu propagandasını da inanılır olmaktan uzak tutacak.
Bay Davutoğlu, sözde hükümet çağrısını yaptığı isimleri, ince bir taktikle seçti.
MHP ve HDP’yi çatlatma taktiği ile. MHP’den adam alarak, HDP’den ise adam almayarak.
Bunun için en fazla ret yanıtı alabileceği üç ismi seçti.
EMEP’in bu hükümet karşısındaki tavrı biliniyordu. “Malum” dinlemeler ile.
İHD’den arkadaşım Levent Tüzel baştan söyledi, HDP bileşeni olarak katılırım elbette, ama kendi partimin iradesini de dikkate alacağım. Zaten HDP bileşeni olarak EMEP’in her noktada hemfikir olmadığı da biliniyor. Zaten bir çatı partisinin anlamı da burada...
Levent Tüzel’in kararının saygı ile karşılanması gerektiğini ve ona yönelik eleştirilerin haksız olduğunu düşünüyorum.
Bu devam ederse, AKP’nin isteği gerçekleşmiş olacak. Levent Tüzel’in tavrı, Davutoğlu’nun oyununu görülür kıldı. İyi de oldu. HDP 2 üyeyle de, o kürsüyü kullanır.
Peki, Bay Davutoğlu o zaman neden reddedeceğini bildiğiniz bir isme öneri götürdünüz?
Yoksa siz gizli bir sosyalist misiniz!
Öteki iki isimden de beklentiniz, Alevi oldukları için reddetmeleri idi, değil mi? Tek renkli bir sözde hükümetti değil mi?
Kabul edeceklerini anladığın anda da, son gün bir kararname ile bütün bakanların yetkilerini elinden aldınız, onları sözde bakana dönüştürdünüz.
Ama bence siz alaturka bir Makyavel okurusunuz.
Her taktiğiniz elinizde patlıyor.
Artık sizce en itibarsız olan bakanlığı bir Alevi’ye bırakarak, sözde ne kadar “demokrat” olduğunuzu dünya aleme gösterirken,  AB’yi de iplemediğinizi sergilemiş oldunuz.
Türkiye ve Kürdistan bunları çoktan aştı!
Ama basına yönelik son operasyonları eleştirerek, Konca en baştan bu bakanlığı bir kürsü olarak kullanacağını sergiledi.
Bu düzeyli eleştiriler sürünce, 2 HDP’li bakanı “azil” mi edeceksiniz, yoksa bunu ne kadar “demokrat” olduğunuzun işareti olarak mı göstereceksiniz?
Eğer Bay Erdoğan kazara, allem kalem seçimlerde çoğunluğu alırsa size görev vereceğini mi düşünüyorsunuz?
Türkiye insanı bu zorlama seçimde de Bay Erdoğan’a istediği yetkiyi vermeyecek. Bir “hayran” kitlesi elbette olacak, ama işte o kadar.
Sandalyeyi haziranda Bay Erdoğan’ın ayağının altından çeken HDP, bugün bir T.C. hükümetinde!
Bay Erdoğan’ın, anlamak istemediği şey hiçbir parlamenter ülkede hiçbir politikacı on yıllık çevresindeki iktidar dönemini uzatamaz. İngiliz halkı, 1945 yılında 2. Dünya Savaşı kahramanı De Gaulle’ü indirmiştir, “yeter” diyerek. Fransız halkı yine 2. Dünya Savaşı kahramanı, Cezayir Savaşını bitiren De Gaulle’ü 1968 baharından sonra seçimle indirmiştir. ABD halkı 2. Dünya Savaşı kahramanı Roosevelt, üç dönem başkan seçilince, ancak 2 dönem başkan seçilebilme düzenlemesi yapmıştır. “İstiklal Savaşı” kahramanı Kemal Atatürk eğer, 1930’da icazetli Serbest Fırkayı kapatmasaydı, Çankaya’dan olacaktı.
Bay Erdoğan’ın hayal ettiği ve halen de facto uyguladığı “Başkanlık” modeli, ancak Latin Amerika’nın caudillolarında vardı, yine ABD destekli Asya’daki milli güvenlik devletlerinde. Ve oralarda bile eskidi.
Ve elbette Mısır, Suriye, Libya, Tunus, Cezayir ve Irak gibi Arap Cumhuriyetlerinde...
Bay Erdoğan kendisini Rahmetli Menderes ile özdeşleştiriyor, bir yandan da onun akıbetinden endişe ediyor ama korkunun ecele faydası yok.
Süresi doldu. Rahmetli Erbakan’ın dediği gibi “Kadayıfın altı kızardı”. Şimdi mesele, dönüşümün barışçıl mı, savaşçıl mı olacağı.
Yani “Dar-ül İslam (Barış)” mı, yoksa “Dar-ül Harb (Cihat)” mı?
Menderes, 10 yıllık iktidar sonunda ikircikli idi, erken seçime gitmek istiyordu.
Teşkilat-ı Mahsusa Üyesi Celal Bayar ise, erken seçime yok dedi, darbenin yolunu açtı.
Ben, dürüst bir seçim olması, İttihat Terakki’nin 1911 “sopalı seçim”ine benzememesi koşulu ile, bu erken seçimi, her şeye karşın, “hayırlı” buluyorum ve Bay Erdoğan’ın barışçıl ve onurlu bir şekilde iktidarı terk etmesini diliyorum.
Bay Erdoğan’ın sarıldığı son çare, savaş durumu. Bundan yararlanarak, milliyetçi oyları çekeceğini, HDP’ye kaptırdığını MHP’den alacağını düşünüyor ama yanılıyor.
Savaş onun yüzünü Esatlaştırıyor ve daha yalnızlaştırıyor. Hem dünyada hem de ülkede.
PKK’nin de seçim döneminde, onca acımasız operasyon ve tahriklere karşın, tek taraflı ateşkes ilan ederek, Bay Erdoğan’ın elinden bu kozu alacağına inanıyorum, inanmak istiyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...