03 Eylül 2015 01:00

Zorla kaybedilme ve halkların barış hakkı

Zorla kaybedilme ve halkların barış hakkı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Zorla kaybedilme/kaybetme sorununu anlayabilmek için, 1915, başlangıç yılı  olabilir. 1930’lu, 40’lı yıllarda da rastlanıyor kaybetmelere. 1980’li ve büyük ölçüde 90’lı yıllarda sistematik hale geliyor zorla kaybetme pratiği.
Yakın tarihe bakalım: İHD ilk olarak 18 Aralık 1992 tarihinde “kayıplar bulunsun”,  kampanyası başlatmıştı. Fakat esas olarak 1995 yılında Hasan Ocak’ın kaybedilmesi sırasında İHD’nin ve kayıp yakınlarının mücadelesi yükseldi ve ses getirmeye başladı. İHD ikinci kez 01 Haziran 1995’te” kayıplara son, sorumlular yargılansın”  kampanyası başlattı. İHD İstanbul Şubesi Kayıplar Komisyonu kayıp yakınlarıyla birlikte hareket ediyordu. Hak savunucuları mağdurları hak sahibi kişiler olarak görür. Kayıp yakınları cumartesi günleri Galatasaray lisesi önünde oturmaya başlamışlardı. Mağdurlar artık aynı zamanda hak savunusu kimliği taşıyorlardı. Zira yalnız kendi hakları için değil bu da dahil olmak üzere herkes için  taleplerde bulunuyorlardı. Hak savunucuları çalışmalarıyla, ihlalleri belgeleme, mağdurlara destek verme, cezasızlığa karşı mücadele etme ve insan hakları kültürünün oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunma eylemlerinde bulunmaktaydılar.
Geçen hafta Galatasaray Lisesi önündeki oturma eylemi 544. haftasındaydı, Diyarbakır’da ise hak savunucuları ve mağdur yakınları eylemlerinin 342. haftasındaydılar. Aynı zamanda Şırnak ve Batman İHD şubeleri de cumartesi oturmalarını gerçekleştirdiler. İHD insan hakları bülteninin özel sayılarını, 1993, 1994, 1995, 2004 ve 2005 yıllarında gözaltında kayıplar sorununa ayırmıştı. İHD kayıp sayılarına dair verileri sürekli güncelliyor. Buna göre zorla kaybedilenlerin sayısı temmuz 2015 itibariyle 940’tır.
Zorla kaybetme/kaybedilme doğrudan yaşam hakkıyla alakalı bir konu.Yaşam hakkı, malum AİHS’nin 2. maddesinde düzenleniyor. Devletlerin AİHS’nin 13. maddesine göre etkin soruşturma yükümlülüğü var. Devletlerin yaşam hakkını ihlal etmeme yükümlülüğü var. Buna AİHM negatif yükümlülük diyor. Bir de önlem alma yükümlülüğü var. Buna da pozitif yükümlülük deniyor. BM 18 Aralık 1992 tarihinde Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Bildiri’yi  ilan etti. Daha sonra da Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme 2006’da ilan edildi ve sözleşme 2010 tarihinde yürürlüğe girdi.Türkiye Sözleşme’nin tarafı değil.
BM, 2010 yılında 30 Ağustos gününü “Dünya Kayıplar Günü” olarak ilan etti.
İHD cezasızlığa karşı bir imza kampanyası sürdürüyor. Zaman aşımı, zorla kaybetme konusunda işleyemez. Çünkü gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Anayasanın 90.maddesi de AİHS 7/2.maddenin uygulanmasını emreder. İHD kampanyasında,  kayıplar sözleşmesine taraf olunması isteniyor. Cezasızlık politikası ve uygulamasına son verilmesi isteniyor.
Barış hakkı konusuna gelince: Bu hak, hem bireysel bir hak hem de grup hakkı. Bir dayanışma hakkı. Yaşam hakkıyla da doğrudan bağı var. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi(1948) başlangıç maddesinde barışa işaret ediyor ve Bildirgede yer alan haklara  atıfta bulunuyor. Aynı zamanda 28. madde, Bildirgede yer alan haklara dayalı bir uluslararası sosyal düzene herkesin hakkının olduğu belirtiliyor. Birleşmiş Milletler Şartı (1945), BM’nin amacının barış olduğunu vurguluyor. Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı (yürürlük1986) 23. madde de barış hakkına vurguda bulunuyor. BM Halkların Barış Hakkına Dair Bildirisi (1984) 1. maddesi, “Gezegenimizde yaşayan halkların kutsal barış hakları bulunduğunu ilan eder” şeklindedir. BM İktisadi Kalkınma Hakkına Dair Bildiri (1986), BM Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi ( m.20), BM Dünya Çevre ve Kalkınma Konferansı Rio Bildirisi (m.24 ve 25), barışa dair hükümler taşır.
Barışı hak ve özgürlük temelli olarak kavramak gerekir. Hitler, 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırmıştı. 2. Dünya Savaşı sonrasında dünyanın demokratları, barışseverleri, sosyalistleri 1 Eylül’ü dünya barış günü olarak kutladılar. BM ise Genel Kurulun açılış günü olan 21 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak karar altına aldı (2001).
Türkiye’de insan hakları savunucuları her iki gün için de “barış günü “ diyor. Savaşa karşı çıkıyor ve barışı talep ediyor.
Türkiye’de ve dünyada…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...