03 Eylül 2015 01:00

Ayranı yok içmeye transferler şahane!

Ayranı yok içmeye transferler şahane!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2015-16 sezonunun üçüncü haftasının ardından, pazartesi günü gece 24.00 itibarıyla transfer dönemi de sona erdi. Geçen sezonun sonunda, o ana kadar yabancı kısıtlamasından yana olan ve ilerleyen sezonlarda yabancı futbolcu sayısını daha da düşürmeye hazırlanan Demirören Federasyonu birden bir “aydınlanma” yaşamış ve aslında yabancı kısıtlamasının değil, yabancı futbolcu serbestliğinin memleket futboluna seviye atlatacağını düşünmeye başlamıştı. Unvanı ve maaşı, yaptığı işle orantılı olmayan kendinden menkul “imparator” sıfatlı “Türkiye futbol direktörü” bu bir “devrimdir” diye fikir değişikliğine katkı vermişti. Hepimizin hafızalarında. Oysa aynı “büyük bilge”, o açıklamasından daha birkaç ay önce, yabancı kısıtlaması sayesinde milli takıma daha çok kaliteli yerli oyuncu yetişeceğini söylüyordu.
Ne oldu da memleket futbolunun direksiyonunda olan bu isimler 2-3 ay önce söylediklerinin, savunduklarının tam tersini savunmaya başladılar? Memlekette futbol üzerine kafa yoran gerçek anlamda kaliteli (gerçi bulmak çok zor ama) bilim insanları, futbol insanları, gazeteciler bir tartışma mı yaşadılar? İleri futbol ülkelerinin başarılı olan modelleri mi incelendi?
Hayır, sadece “saraydan” bir işaret geldi, “Yabancı futbolcu kısıtlamasını kaldırın”…
Neden sorusunu sorduk ama cevabı bu sezonun başında öğrendik, meğer TMSF tarafından el konulan yayıncı kuruluş, ihalesiz, sorgusuz, sualsiz bir Katar şirketine verilmiş. Katar şirketi de bu işi “hayır”olsun diye yapmayacağına göre, ligin seyredilme oranının arttırılması için yabancı sınırlamasının kaldırılmasını istemiş. Hemşerilerinin isteğini kırmayan/kıramayan “sarayda”  sözde “özerk” federasyon ve bol sıfatlı “imparator” direktöre yabancı sınırlamasının kalkmasının yararları konusunda halkı bilgilendirme görevi vermiş. Onlar da, daha önce söyledikleri bütün lafları yutarak bize yeni “devrimin” güzelliklerini anlatmaya başladılar.
Taraftarlar, seyirciler açısından kısa vadede fazla sorun yok. Kısa vadeli bakış açımıza göre, üçüncü haftada,“Van Persie asist yaptı Nani golü attı”. Bundan daha güzel bir cümle kurulabilir mi bir Fenerbahçeli için?
Podolski, Quaresma, Mario Gomez, Eto’o, M’bia’yı canlı seyretme fırsatı yakalayan futbolseverler için her şey son derece güzeldir. Sorun şu ki Katar sermayesi için verilen bu ödün, orta ve uzun vadede kulüpleri nasıl etkileyecek?
1 Kasım “erken seçimi” için kesenin ağzını çoktan açan saray mahfillerinin “örtülü”, “örtüsüz” desteklerini Anadolu kulüplerinde kendisine yakın yönetimlere sunduğu artık neredeyse herkesin bildiği bir “sır”. “Kamu kaynakları” (siz bu kavramı bizim verdiğimiz vergiler diye okuyun) birçok kulübün hizmetine sunuldu. Aziz Yıldırım’ın veciz ifadesiyle üçüncü köprünün sağ ve sol yanlarında “gömüler” ortaya çıktı. Ve transferler yapıldı.
Şimdi Aktif Banka, passolige 5 sene borçlanan kulüpler var. Taraftarlar passolige karşıyken, yeni açılacak stadında bir tribünün adını “passolig tribünü” koymayı taahhüt eden Beşiktaş yönetimi var. Geçerken söyleyelim, “passolig” uygulaması şu anda anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırılık gerekçesiyle anayasa mahkemesinin gündemindeyken, uzun süreli bu anlaşmaları yapmak, hem kulüp yönetimlerinin hem “Aktif Bank” yöneticilerinin tek adam yönetiminin uzun süre devam edeceğini öngörmeleriyle açıklanabilir ancak. 1 Kasım’da bu öngörünün doğru olup olmadığını hep beraber göreceğiz de, şimdi esas sorun zaten inceleme altındaki kulüplerin UEFA’nın finansal kriterlerine nasıl uyum sağlayacağı.
Bütün bu transferleri yapıp, lig yarışına giren kulüplerin kaçı gelir-gider dengesini tutturup seneye Avrupa’da oynamayı düşünüyor? Bu kadar kaliteli oyuncuları getirip, sahalarının zeminleri “tarlayı” andıran kulüpler nasıl kaliteli futbol bekliyor? Fenerbahçe taraftarı dışında “passolig” boykotunun kırılmadığı, ilk üç haftada statların tenhalığından ortaya çıktı, transfere büyük para harcayan Anadolu kulüpleri “stat gelirlerini” nasıl arttırmayı düşünüyor? Bu kadar kaliteli ve iyi bir futbolcu topluluğunu memleket tarihinin en kötü hakemlerinden biri olan Kuddusi Müftüoğlu yönetimindeki MHK ve hakemlerle nasıl yönetmeyi düşünüyorlar?
Sorular çok. Yine de iyimser bakalım. Sorular kafamızın bir yanında dursun, şimdilik futbolun keyfini çıkaralım…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...