31 Ağustos 2015 01:03

İşsiz evlattan vergi al, bakana kıyak yap!

İşsiz evlattan vergi al, bakana kıyak yap!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Üniversiteyi kazanamayan erkek evlatlar.
Üniversiteyi bitirip iş bulamayanlar.
Hepsi gelir testi yaptırmak zorunda!
Yaptırılmadığı takdirde SGK aylık 305 lira prim borcu çıkarmaya başlıyor.
Gelir testi sonucunda şayet aileleri fakir çıkmamışlarsa… İşte o zaman bu evlatlar adına aileler Genel Sağlık Sigortası (GSS) primi ödemek zorunda.
Ne bu?
İşsiz evlat vergisi!
Yetiştir, dershaneye gönder, özel dersler aldır. Ama oğlun üniversiteyi kazanamazsa bir de vergi öde.
Devlet vermesi gereken nitelikli eğitimi vermesin... Verdiği eğitim üniversite sınav sistemiyle alakasız olsun… Ebeveyn olarak devletin yarattığı boşluğu doldurmaya çalış ama çocuğun üniversiteyi kazanamazsa yeni bir faturayla karşılaş.
Üniversitede okuyan çocuğuna kendinden kısıp para gönder, bin bir cefaya katlan… Çocuğun mezun olsun ama iş bulamasın… Sen onun kahrını yaşarken devlet desin ki, ‘Ver bakalım işsiz evlat vergisi…”  

EY HARÇLIKLARA EL KOYAN VİCDAN!
Devletin ‘ayıbı’ bununla da sınırlı değil! Okul harçlığı için çalışan çocuklara bile fatura çıkarıyor.
1 Ocak 2012- 18 Nisan 2014 arasında ayın bir bölümünde çalışan 18 yaşından küçükler ile 25 yaşından küçük üniversite öğrencilerine ayın geri kalanı için de GSS prim borcu çıkarılıyor.
Devlet 15 gün çalışan gence diyor ki… “Geriye kalan 15 gün için cebinden prim öde”.
Devlet, çocuktan, kazandığı harçlığı kendisiyle paylaşmasını istiyor.
Bu çocukların aileleri ya da kendileri bu primleri ödemezlerse bu çocuklar sağlık hizmeti alamıyorlar.
İş vermeyen, prim ödemediği takdirde ücretsiz sağlık hizmeti de vermeyen devlet iş bakanlara gelince çok bonkör davranıyor.
Önceki gün onaylanan geçici seçim hükümeti kurulana dek... 7 Haziran seçimlerinde milletvekili olamadıkları halde kabinede görev yapan üç dönemlik 8 bakan vardı.
Düşmüş bir hükümetin üyeleri olarak görevi bırakmamış olmaları yetmezmiş gibi… Bir de bu bakanların maaş sorunu halledildi.
Maliye Bakanlığı, bu 8 isme, “dışarıdan atanmış bakan’ formülüyle maaş ödenmesinin önünü açtı.
Üç ay için her birine 45 bin lira verilecek.
Toplamda 360 bin lira…
Hükümetin aymazlığı zaten tavan yapmış durumda olduğu için...  “Bu bakanların çok mu ihtiyacı vardı?”, “Hem yetkisiz iş yapıyorlar hem de niye para alıyorlar?” gibi soruları geçelim.  
Hiç olmazsa şunu soralım: Çocukların harçlıklarına ortak olup sonra da bakanlara kıyak yaparken hiç mi hicap duymuyorsunuz?
Kendi iktidarlarının geleceğini savaşta görüp, memleketi cehenneme çevirenlere ‘vicdanlı’ sorular sormak sanırım anlamsız.

İMAMLARA NE DEMELİ?
Peki ya din adamlarına da mı sormak anlamsız?
Kendi çocuklarını askerlikten, savaş ortamından koruyup yoksulun çocuklarını ölüme sürenler karşısında din adamlarının şu kepaze duruşuna ne demeli?
Çocuklarının ölümü karşısında şehadetin mutluluğuna davet edilen emekçi aileler böylesi mutluluğu reddettikçe… İmamlar onları sükunete davet ediyor.
İsyan eden zaten ‘Alevi’ diye linç kampanyası başlatıldığında… Çıkıp da bir tek imam bu ayrımcılığa bu mezhepsel lince tek laf etmiyor.
E, ne de olsa o din adamları... Herkesten aldığı vergilerle ayakta duran ama bazı vatandaşları mezhebinden ötürü dışlayan Diyanetin emrinde!  
Aileleri sükunete davet eden imamlar acaba neden cenazeyi siyasi şova çeviren en ‘baş adamlara’ tek laf etmezler.  
Siyasiler karşısında, “Adaletsizlik, ayrımcılık, fitne, hırsızlık…” üzerine din hükümlerini haykıramayanlardan tabutun başında reisicumhurdan mikrofon almalarını beklemek olmaz tabii.
Yaşadıklarımızdan anlıyoruz ki, gerçek bir laiklik ve domokrasi gelmedikçe bu kepazelikler, bu zulüm sürer!
Laiklik gelmedikçe… Din adamları, din işlerinin gündelik hayata devletle müdahalesinin aracı, otoritenin maşası olmaktan kurtulamazlar.
Demokrasi gelmedikçe… Yetkisiz kişilerin makam işgal etmelerinin, harçlıklarımıza ortak olup kendilerine kıyak yapmalarının hesabı sorulamaz. Seçim sonuçlarını tanımamak için ülkeyi yangın yerine çeviren adam bertaraf edilemez!

SAVAŞA, KİRPİ PAZARLIYOR ‘ÇAKAL’
Hükümete en yakın iş adamlarından biri Ethem Sancak!
Bilindiği gibi değerinin çok altında bir fiyatla, TMSF’nin elindeki,  Mehmet Emin Karamehmet’e ait BMC’nin sahibi oldu.
BMC, Genelkurmaya zırhlı araç, belediyelere otobüs üretiyor.
Müşteri hazır yani! Fakat, sancaklara müşterilerin aldıkları yetmiyor olacak ki, sahibi oldukları gazetede bir reklam haber yapmışlar.
Birinci sayfada, şehit haberlerinin hemen yanı başındaki haberin başlığı şöyle: Kirpi 60 mayını hasarsız atlattı.
Haberde BMC Savunma Sanayi Direktörü Nadi Postoğlu’ndan görüş almışlar. Postoğlu, “Bugüne kadar Kirpi’ye 60’ın üzerinde mayınlı saldırı yapıldı. Hiçbir askerimiz şehit olmadı. TSK’da 620 adet Kirpi var. Maalesef bu sayı yetersiz” diyor.
Yeterli olup olmadığına TSK değil, Postoğlu kendi karar veriyor. Mayınsız, savaşsız bir ülke önermiyor. Dinektörlüğünü yaptığı BMC’nin ürettiği ‘kirpi’ adındaki zırhlı araçtan TSK’nın, daha çok almasını salık veriyor.
Şehit haberleriyle yan yana duran bu haber, “çakalca’ bir pazarlama taktiği değilse ne?  
Gazetecilik ilkesini, “Milletin yanında olup milli olmak. Milletin değerlerini simgeleyen kurumların yanında saf tutmak” diye açıklayan... “Bağımsız habercilik” gibi kavramları ilke olarak sıralamayan bu havuz medyasına hatırlatalım!
Farklı anket firmalarının araştırmalarına göre bu ülkenin yüzde 65-70’i savaş istemiyor. Aksine, çözüm süreci devam etsin istiyor.
“AKP’nin şu an uyguladığı politika doğru” diyenler yüzde 25’i geçmiyor.
Öyleyse soralım: Neden yüzde 25’in yanında duruyorsunuz? Millet onlar mı? Millet onlarsa yüzde 75 ne?
Cevaba gerek yok. Çok açık ki, sarayın ve çıkarlarınızın yanında duruyorsunuz!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...