28 Ağustos 2015 01:00

Şişirilen futbol

Şişirilen futbol

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çok ilginç... Bir yandan futbolun endüstriyelleşmesinden şikayet edip bu duruma karşı muhalif tavırlar gösteren öte yandan tribünlerin boş kalmasını dert edinenler var. Endüstriyel futbolun baş gıdası, futbolla budalalaştırılmış kitleler değilmiş gibi...
Futbol maçlarına giden insanların sayısının azalması ne tür sonuçlar doğurabilir?.. Kulüplerin bütçesinde önemli bir gelir kalemi olan hasılat geliri düşer... Düşsün, daha iyi ya. Kulüpler de ayağını denk alıp ona göre bütçe hazırlar, ona göre harcama yaparlar. Böylece, kariyerlerinin sonuna gelmiş yabancı yıldızları takıma katma uğruna paraları çarçur edemezler.
Ülkemizde oynanan futbolun düzeyi ile harcanan para arasındaki dengesizlik ortada. Ekonomik, teknik ve kültürel açıdan temeli sağlam olmayan ve bu anlamda dünya futboluna sunacak kayda değer bir üretimi, katkısı bulunmayan, buna karşılık yıkıcı sorunlara yol açabilecek kadar büyük miktarlarda ve savurganca harcanan para ile yapay şekilde şişirilmiş bir futbolumuz var. “Dünya ligi”, “marka değeri” gibi cilalı, içi boş laflar bu gerçeği değiştirmiyor.
Futbol cahili yöneticiler, menajerlerin de dolduruşuna gelerek kısa vadede şampiyonluklar, kupalar kazanma umuduyla transfere çok büyük paralar harcıyorlar. Tabii asıl amaçları, elde edilen başarılarla birlikte kulüp tarihinde “efsane” olarak iz bırakmak... Toplama takımla en fazla yapabildikleri yurt içinde başarılara imza atmak oluyor!.. Dillerden düşmeyen yüksek Avrupa hedefleri ise her sene duvara toslayıp geri tepiyor!..
İnsanların spor izlemeye değil, spor yapmaya yönlendirilmesi, teşvik edilmesi gerektiğine inanan kişiler olarak seyirci sayısının düşmesi elbette bizi dertlendirmez, hatta sevindirir bile. Seyirci sayısı azalsın, futbol ekonomisi küçülsün, kulüpler futbolun ürettiğiyle dengeli bütçeler yapıp parayı doğru yere (mesela altyapıya) harcasın.
Zaten bizimkisi gibi parası sürekli değer yitiren bir ülkede, Avro ya da Dolar ile transfer yapmak pek akıllıca bir davranış olmasa gerek.
Lakin sponsor/şirket desteği bulan kulüpler seyirci sayısındaki düşüşü pek umursar görünmüyorlar. Mesela Aziz Yıldırım, son yaptıkları anlaşmanın ardından yakın zamanda Ibrahimovic’i, Messi’yi, Ronaldo’yu bile transfer edebilecek ekonomik güce ulaşacaklarına inandığını söylüyor. Senede 100 milyon Dolar’lık bütçeden söz ediyor. Kulübün kasasına böyle bir para girme olasılığı belirir belirmez yöneticilerimiz hemen dünya yıldızlarını transfer etme hayali kurmaya başlıyor... “Bu güçlü ekonomik imkanın hiç değilse bir kısmını mükemmel işleyen bir altyapı için kullanalım da şimdi dünyanın parasını vererek transfer etmek istediğimiz Ibrahimovic, Messi, Ronaldo gibi oyuncuları kendimiz yetiştirelim” şeklinde bir düşünce akıllarına dahi gelmiyor.
Şirket anlaşmasıyla Fenerbahçe’nin gelirinin kat kat artacağını vurgulayan Yıldırım şöyle konuşuyor: “Bu projeyle, taraftar kimi istiyorsa kulüp onu alacak. Üstüne basarak söylüyorum, ben olmasam da bunu yönetim kurulu defterine yazacağım. Her sene bu projeden elde edilecek gelirle taraftarın istediği bir yıldız alınacak.”
Takımın transfer ihtiyacını ve transfer edilecek en doğru oyuncuyu teknik ekip bilecek değil ya, tabii ki de taraftar bilir!..
Bir bakıma, Fenerbahçe’nin yakın zamanda “taraftar isteyecek, yönetici parayı bastırıp alacak” şeklinde özetlenebilecek en ileri yönetim modeline kavuşacağının müjdesi de sayılabilir bu açıklamalar!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...