27 Ağustos 2015 01:00

Memuru yine kandırdılar

Memuru yine kandırdılar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2.5 milyon kamu emekçisinin ve 2 milyon memur emeklisinin merakla beklediği ve 2016-2017 yıllarını kapsayan toplusözleşme süreci, tıpkı 2013’te olduğu gibi, hükümet ve Memur-Sen ikilisi arasında kapalı kapılar arasında yürütülen görüşmeler sonucunda, görüşmelerin son gününde karşılıklı imzaların atılmasıyla tamamlandı.
Geçici AKP Hükümetinin, milletvekili bile olmayan Bakanı Faruk Çelik, toplusözleşme görüşmelerinin başından itibaren kendi canından bir parça olarak gördüğü Memur-Sen’i tek muhatap olarak görürken, KESK ve Kamu-Sen’in toplusözleşme ile ilgili taleplerini dile getirmesinden bile büyük rahatsızlık duydu. KESK ve Kamu-Sen’e, en azından teorik olarak toplusözleşmenin tarafları olmasına rağmen, toplusözleşme masasında “süs bitkisi” muamelesi yapılması, bu konfederasyonların bünyesindeki sendikalara üye yüz binlerce kamu emekçisini yok saymak ve onlarla resmen dalga geçilmesi anlamına geldi.
Memur-Sen, imzalanan toplusözleşmeyi, hükümetlerinin yaptığı gibi “kazanım” olarak sunarken, ısrarcı olacağını iddia ettiği taleplerinin üçte birini bile gerçekleştiremedi. Başka bir şekilde ifade edilecek olursa Memur-Sen, kendi taleplerinden bile büyük ölçüde vazgeçerek, bugüne kadar AKP ile kurduğu ideolojik-politik bağların, aralarındaki amir-memur ilişkisinin ne kadar sağlam ve derin olduğunu herkese gösterdi.
Önümüzdeki iki yıl için sadece ücret atışı ile sınırlı olan, birkaç sosyal hak dışında kamu emekçilerinin acil çözüm bekleyen sorunlarının (geçmiş kayıpların karşılanması, vergi dilimi oranları, ek ödemelerin temel ücrete eklenmesi, kadrolu istihdam, esnek, kuralsız ve angarya çalışma, performans değerlendirme vb.) hiçbirine çözüm üretilmediği, hatta gündeme bile getirilmediği bir “toplusözleşmeyi” başarılı olarak değerlendirmek ne kadar mümkün?
Kamu emekçilerine 2016 yılı için yüzde 6+5, 2017 yılı için ise yüzde 3+4 maaş zammı verildi. Oysa geçmiş toplusözleşmede 2014 yılı için enflasyon farkının talep edilmemesi ve vergi diliminden kaynaklı kayıplar nedeniyle kamu emekçilerinin ekonomik kaybı yüzde 12’yi bulmuştu. Son dönemde döviz kurlarında yaşanan ani yükselişler nedeniyle Ocak 2015’ten bu yana TL’de yaşanan değer kaybı yüzde 20’yi geçti. Önümüzdeki birkaç ay içinde ekonomide yaşanacak muhtemel olumsuzlukları da dikkate aldığımızda, satın alım gücünün büyük oranda gerileyeceğini ve kaşıkla verilen artışların, yarın temel tüketim ürünlerine yapılacak zamlar ve vergi artışı üzerinden kepçe ile geri alınacağını görmek zor değil.  
2013 yılında AKP Hükümeti ve Memur-Sen arasında imzalanan toplusözleşme nedeniyle kamu emekçilerinin sadece ekonomik kaybının yüzde 12 olduğu ve ekonomide yaşanan fiili devalüasyon nedeniyle TL’de yaşanan değer kaybının yıl sonuna kadar daha da yükseleceği dikkate alındığında, “tarihi kazanım” olarak gösterilmeye çalışılan toplusözleşmenin tam tersine “tarihi hezimet” olduğu anlaşılıyor.   
Kamu emekçilerinin son toplusözleşme görüşmeleri sürecinde yaşananlar, sendikaların hükümetten bağımsız bir şekilde örgütlenmesinin ne kadar önemli ve temel bir ilke olduğunu bir kez daha gösterdi. Memur-Sen’in özellikle son iki dönem gösterdiği “iş birlikçi” tutum, sendikanın ne olup, ne olmadığını merak edenler için önemli dersler içeriyor.
Kamu emekçileri açısından her ne kadar toplusözleşme süreci fiilen bitmiş gibi görünse de, kamu emekçilerinin toplusözleşme görüşmelerinde aslında neler yaşandığı, kamu emekçilerinin Memur-Sen tarafından nasıl ve ne şekilde kandırıldığını anlatmak, toplusözleşme taleplerinin gerçekleşmesinin önündeki asıl engelin Memur-Sen olduğunu göstermek gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...