Doğa, hayvanlar, insanlar
Fotoğraf: Envato
Dünyada her şeyin merkezine insanı koymak ve “insana göre” değerlendirmek genelde kabul gören bir görüş. Ama bu hep böyle gitmez.
İnsan insanı anlamalı.
Yetmez.
İnsan doğayı da anlamalı.
Bitkileri, hayvanları…Üstelik insanı merkeze almak şart da değil.
Yazımızın ikinci konusu buna dair.
İlki savaşla bağlantılı.
28 Aralık 2011 tarihinde Ropboski’de TSK savaş uçakları çoğu 18 yaşından küçük, yani çocuk, 34 insanı katletmişti..Zamanında, tarafsız, etkili soruşturma yapılmadan iki yıl sonra takipsizlik kararı verilmişti.
Katliamdan bir ay falan sonraydı. Diyarbakır’da Hasanpaşa iş hanında sohbet sırasında Diyarbakır’ın yerlilerinden bir kadın arkadaş demişti ki, “Diyarbakır’da sokaklarda hiç köpek yok, dikkatinizi çekti mi?” Bu bir yorum meselesi. Şafi mezhebi ile ilgili. Zamanı geldiğinde ilahiyatçılar, zamanın ruhuna uygun yeni yorumlamalarda bulunacaklardır kuşkusuz.
Ama bunu köpek düşmanlığı olarak görmek doğru bir yaklaşım olmasa gerek. Bir inanç grubunun kanımca temizlikle ilgili hassasiyetinin, bana göre uygun olmayan yorumudur. Bunu köpek düşmanlığı olarak görmek doğru değil. Öyle bir gün gelecek ki, Diyarbakır’da da köpekler özgürce dolaşacaklar. Çünkü köpeklerin şehirde dolaşmasına yasak getiren bir inanç yolu yok, bu coğrafyada. Şafi inancı da bu tür yasak getirmiş değil. İnsanlar, kurumlar kolayına ve ifrada kaçıyorlar.
Hasanpaşa’da konuşurken mevzu elbette Roboski katliamına geldi ve o arada insanlarla birlikte katledilen katırlara geldi söz.
Hiç gündeme getirmedik, katırların katledilmesini. Özel olarak gündeme getirilişi birkaç ay önce özel olarak katırların katledilmesiyle ilgili olmuştu. Roboski’de uçaklar, insanlarla birlikte katırları da katletmişti. Diyarbakır yerlilerinden o kadın arkadaş yas tutuyordu ve “Benim kalbimin yarısı hayvanlar niçin ağlıyor” demişti.
Bu yazının ikinci konusu da yine anlama çabası ile ilgilidir.
Bir arkadaş anlattı.Yakın tarihlerde bir kadın arkadaşın ev arkadaşı bir kedicik hayata veda etmiş. Bunun üzerine işyerine “Bugün çalışamayacağını, arkadaşı,yoldaşı kediyi kaybettiğini, yas tuttuğunu, kendisinin izinli sayılmasını” talep etmiş. Bana da sordular. “Böyle bir sosyal hak olur mu?” diye. Ben de “evet, böyle bir sosyal hak, benim anlayışıma göre olur” dedim. Zaman içinde olur mu olmaz mı göreceğiz. Bana göre olacak. Çünkü insanlar arasında kedisi öldüğünde büyük üzüntü yaşayan ve yas tutan naif, duyarlı insanlar hiç de az değil. Onların bu tür düşünce ve duygularına, acılarına duyarlı insanlar da hiç de az değil.
Hem bakın Yeni Zelanda da hayvanlarla ilgili yasada hayvanların “duygusal varlıklar” olduğu hüküm altına alındı. Bu ne demek? Hayvanların, acı, sevinç, kaygı, üzüntü duyguları olan varlıklar olduğunun kabulü anlamına geliyor. İnsanlık için büyük bir adımdır bu.
Çok uzun yıllar önce, çocukluğumda, belediye köpeğimi zehirlemişti.Yarım asır geçti.
Hala unutamıyorum, adı Fındık’tı arkadaşım köpeğin adı. Tek katlı evimizin bahçesinde, ben pencere önünde oturmuş ağlaya ağlaya onun çırpınarak can verişini izlemiştim. Kuduz demişlerdi. O nedenle müdahale edemedik. Sonra öğrendik ki, belediye mahallede köpek itlafı (siz katliam olarak anlayın) yapmış. Kuduz, mahallelinin itiraz etmemesi için uydurulmuş gerekçeymiş. O günden sonra köpek besleyemez olmuştum. Bu benim çocukluk duygularım.
90’lı yıllarda 50 yaşlarında olan bir arkadaşım da Ankara’da köpeğini kaybetmişti.Yine bir belediye zehirlemesi. Bana anlatırken gözleri yaşarmıştı. Ben çocukluğumu hatırladım. Demek ki, bu durum çocuklara mahsus bir duygu durumu değil. İnsan yakınlarımızın kaybında yas tutma hakkımız varsa, izin de gerekirse, bence hayvan dostlarımızın kaybında yas dolayısıyla da aynı durum geçerli olmalı.
- Sonrası... 22 Haziran 2023 04:20
- İnsan hakları standartları ve değişim 15 Haziran 2023 04:10
- İnsan haklarının korunması sorunu 08 Haziran 2023 04:21
- Yeni bir güne uyanabilmek: Yaşamak! 01 Haziran 2023 04:21
- AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu 25 Mayıs 2023 04:22
- PKK ve ETA'nın savaşı ve aileler 18 Mayıs 2023 04:19
- Yeşil Sol Parti Çankaya'dan: Sekiz paragrafta atılacak devrimci adımlar 11 Mayıs 2023 04:41
- AİHM kararlarına uyum göstermek 04 Mayıs 2023 04:19
- Hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı ihtiyacı 27 Nisan 2023 04:21
- Devletin savaş harcamaları üzerine 20 Nisan 2023 04:18
- Cumartesi Annelerinin toplanma özgürlüğü, polis ve Anayasa Mahkemesi 13 Nisan 2023 04:01
- Yeni dönem mi? 06 Nisan 2023 04:21