06 Ağustos 2015 01:00

Sakin kal

Sakin kal

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gezi direnişi sırasında rastladığım bir slogandı, “Sakin Kal!”
Duvarlara yazılmıştı. Bir şey daha var, kimin sözü hatırlamıyorum: Durmak düşünmektir!
Öyle zamanlardan geçmekteyiz. Sakin kalmalıyız, durup düşünmeliyiz.
Şu sıralar bağıra-çağıra konuşulmakta. Hainlik, viskicilik, kandan beslenmek, şerefsizlik  suçlamaları en tepelerde ifade ediliyor. Nefret söylemleri, ırkçı/ayrımcı sözler, kulakları sağır ediyor. Tartışma değil bu.
Soruna çözüm arayışı değil. Sorunu analiz eden, anlamaya çabalayan, anlamayı sağlayan, kolaylaştıran sözler, sesler değil.
Hakikat arayışını nasıl sağlarız? Bağırarak ve kategorik olarak birbirimizi hain ilan ederek nereye varabiliriz?
Bir taraf hep “PKK haklı, eylemleri de hep isabetli, yerinde, doğru, hiç yanlış, hata, ihlal yok” demeye getiriyor.
Diğer taraf ki, çok baskın, hem devlet gücü elinde hem de medya gücü. “Barışı PKK bozdu, zaten hiç anlaşmaya uymadılar, tüm öldürmelerin, bombalamaların, yakmaların/yıkmaların faili PKK” demeye getiriyor.
Ne kadar çok şu ilk paragrafın ilk cümlesinden harekete ihtiyaç var değil mi? Bir de  üçüncü göze ihtiyaç var değil mi? Ne kadar çok bizi hakikatle buluşturacak yol, yöntem, kurumlaşma ve sükunete ihtiyaç var…
Çoğu konu, söz gelimi ihlallerin tümü hakikat komisyonlarının işi. Bir de AİHM’in çok sık olarak işaret ettiği etkili soruşturmaların. Yani yüzleşme ihtiyacı var. Hem geçmişle hem de bugünün ihlalleri için etkili soruşturmalara.
Ama önce sakin kalmamız gerekiyor. Her gün asker, polis, gerilla, sivil cenazeleri geliyor. Hakikatin ne olduğunu öğrenmeyelim diye de söz gelimi, askeri yasak bölgeler/geçici güvenlik bölgeleri ilan ediliyor. Ormanlar yakılıyor ve devlet müdahale etmiyor. Uçaklar sivilleri bombalıyor, bombalama suçunun faili durumunda olanların açıklamalarına itibar edilmesi isteniyor. Etkili soruşturma müessesesi yok. Sistemik (yapısal) sorunları var Türkiye’deki rejimin. Ölçüt ne benim söylediğim ne de resmi makamların söylediği. İnsan hakları örgütleri ne diyor ona bakarım ben. Bir de AİHM kararlarına, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin izleme prosedürlerine.
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın insan hakları hukuku konusunda bilgilendirilmeye ihtiyacı var. Söz gelimi toplanma özgürlüğü konusundaki bütün bilgileri yanlış ve insan hakları hukukuna aykırı. İzin sistemini savunuyorlar. Yer, konu, zaman bakımından da  tam anlamıyla izin verilen ölçüde özgürsünüz demeye getiriyorlar. Mussolini İtalya’sındaki gibi, özgürlük musluğunu devlet tutmuş durumda. Devletin izin verdiği ölçüde (zaman, yer, konu bakımından) özgürlüklerinizi kullanın diyorlar. Vali ve kaymakamlar ne kadar hak ve özgürlük tanırsa o kadar özgürsünüz demeye getiriyorlar. Tavsiyem AK Bakanlar Komitesi önünde bekleyen Ataman Grubu davalara bakmaları. Bir de İHOP’un www.aihmiz.org.tr sitesinden yararlanmaları…
Evet sakin kalmalıyız.Sadece biz sivil toplum değil. PKK/KCK ve hükümet yetkilileri ve elbette muazzam bir inisiyatifi ele geçirmek üzere olan TSK. Sakin kalmanızı öneririz. Önce sükunet lütfen. Çatışmasızlık, eylemsizlik denilen şey lütfen. Sonra da yıkılan masaları toplayın ve konuşun. Fikirlerinizi birbirinize söyleyin. Aracılar da olsun, izleyici, gözleyiciler. Mekanizmaları oluşturun. Meclis devreye girsin. Çocuklar ölmesin Nazım’ın dediği gibi, öldürülmesin. Çözeriz sorunları. Sükunet lütfen!

Basının iki temel görevi, haberleriyle kamu adına her tür iktidarı denetlemek ve gerçeğe ulaşmak için her türlü görüş ve sesin kamuya ulaşmasını sağlamaktır. Bu görevlerden biri sınırlamaya uğrarsa ülkede basın ve ifade özgürlüğü, dolayısıyla demokrasiden söz etmek imkansız hale gelir. Bugün gazetelere, haber ajanslarına, televizyon ve internet sitelerine getirilen sansür, kısıtlama ve baskılar özgür medyanın işlevini hedef almaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...