04 Ağustos 2015 00:10

Boston dersleri

Boston dersleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sporun zirvesinde epey hareketli bir haftayı geride bıraktık. 2024 Yaz Olimpiyatları’nın ABD’de düzenlenmesine özel ve stratejik bir önem atfeden IOC eliti, Boston halkının tokadıyla yeni arayışlara girdi. UEFA Başkanı Michel Platini, klasik yöntemlerle Sepp Blatter’i destekleyen güç odaklarını arkasına alarak FIFA başkanlığına adaylığını açıkladı. Platini ve ‘eski düzen’ ittifakı, Şubat ayında düzenlenecek seçimlerde çok da bir şeyin değişmeyeceğini ortaya koydu. Münih, Krakow, Graubünden, Stockholm, Oslo gibi kentlerin adaylıktan referandum sonucu ya da yetersiz siyasi destek gibi gerekçelerle çekilmesi sonrası adı ‘Kimsenin istemediği olimpiyat’a çıkan, 2022 Kış Olimpiyatları doğru dürüst karı olmayan Çin’in başkenti Pekin’e verildi. Son olarak Pazar günü, 2 hafta sonra düzenlenecek seçimlere ve Dünya Atletizm Şampiyonası’na hazırlanan IAAF, doping skandalıyla sarsıldı. IAAF içerisinden bir kaynağın sızdırdığı kan testi sonuçlarına göre son 12 yılda Olimpiyatlar ve Dünya Şampiyonalarında kazanılan madalyaların üçte birinin şaibeli olduğu iddiası atletizm üzerindeki kara bulutları artırdı.
Bu gelişmelerin hepsine Evrensel’in spor sayfalarında da yer verdik o yüzden içlerinden sadece birine odaklanacağım: ‘Boston 2024 ve halkın zaferi’ne!
Bu köşenin takipçilerinin bildiği üzere, IOC Başkanı Thomas Bach ve IOC’de başkanlık dahil tüm dengeleri kontrol eden Kuveytli Şeyh Ahmed el Sabah, 2024 Yaz Olimpiyatları’nın ABD’de düzenlenmesini istiyor. Yıllar süren anlaşmazlıkların ardından “Arayı düzeltme çabası” olarak da okunabilecek bu arzu, ABD’nin aday kentinin hangisi olacağı tartışmalarına da damga vurdu ve nihayetinde Boston’da karar kılındı. Bu, güçlü bir ABD olimpiyatı isteyenler için pek çok açıdan yanlış bir karardı ancak çekinceleri olanlar dahi Boston 2024’ün adaylığını çöp sepetine gönderen halk muhalefetini öngörmemişlerdi.
Boston’da en başından itibaren Olimpiyat karşıtı taban örgütlenmeleri kuruldu. ‘Boston Olimpiyatlarına Hayır’ ve ‘Boston 2024’e Hayır’ grupları sosyal medya ile sokak çalışmalarını bir arada yürüten çalışmalar geliştirdi. Olimpiyatların ana akım medyanın göstermediği olumsuz etkileri, ekonomik ve çevresel yükleri, paneller, mahalle toplantıları, imza kampanyaları gibi yöntemlerle halka anlatıldı. Halkın, burjuvazinin klasik taktiği olan “Bu tüm ulus için bir festival”, “Bu tüm ulus için bir gurur kaynağı” gibi demagojilere kapılması ustaca engellendi.
Karşı taraf ise yani burjuvazinin tüm önde gelen kanatları müthiş bir eski kafalılıkla hareket etti ve klasik yöntemlerle işi kotarabileceğini zannetti.
The Nation’dan Dave Zirin’in konuştuğu ‘Boston 2024’e Hayır’ aktivistlerinin ders gibi sözlerine kulak verelim.
Boston 2024’e Hayır’dan Robin Jacks: Taban örgütlenmeleri ya da sosyal medyadaki varlıkları sıfırdı. Bizse bu alanlarda epey sağlamdık. Ne zaman bir yalanı yaymaya çalışsalar anında karşılığını verdik.
Boston 2024’e Hayır’dan Jonathan Cohn: Olimpiyat Komitesi’nin 21. yüzyılın medya ortamından bihaber olması adaylığın başarısız olmasını sağladı. Boston Globe’un(Massachusets eyaletinin en büyük gazetesi) yazı işleri kurulunu kazanırlarsa kamu algısını şekillendirebileceklerini sandılar. Belki 1995’te durum böyleydi ama 2015’te işler farklı. Sosyal medya, aktivistlere birbirleriyle kolay iletişime geçme fırsatından öte Belediye Meclisi oturumları, basın konferansları, halk toplantılarında vs. dile getirilen yalanları hızla ve kolayca teşhir etmeleri konusunda da yardımcı oldu. Ne olduğuna dair yaşananları okumak için bir gün sonrayı beklemeye gerek yoktu, olay anında duruma müdahale edilebildi.
‘Boston Olimpiyatları’na Hayır’dan Chris Dempsey de, karşı tarafın kendilerinden bin katı fazla para harcadığını ama başarısız olduğuna dikkat çekiyor.
Nihayetinde olimpiyat komitesi halk desteğini hiçbir zaman arkasına alamadı ve korkunç anketlerin neticesinde adaylıktan geri çekilmek zorunda kaldı.
Boston’daki olimpiyat karşıtı aktivistlerin zaferi aynı zamanda en gelişmiş/hızlı iletişim olanaklarından en doğru şekilde faydalanmayı bilmenin bir zaferi. Sokakla teması kesmeden yürütülen sosyal medya odaklı bir iletişim stratejisinin, maddi olanaklar ne kadar aleyhine olursa olsun şartları tersine çevirebileceğinin göstergesi. Ve bu açıdan önemli dersleri içeriyor.
Bu derslerden payımıza düşenleri alırken Boston örneğinin içerdiği ve aktivistlere avantajlar sağlayan özgünlükleri gözden kaçırmamak gerekiyor. Örneğin Türkiye’deki benzer bir çalışma çok daha farklı güçlerle mücadele etmek zorunda. Olimpiyatın kent emekçilerine verdiği ekonomik zararı anlatırken bir anda kendinizi “İstemezükçü”, “Din düşmanı”, “PKK’li”, “Vatan haini”, “Dış güçlerin maşası” vs. bulma şansınız var. Sosyal medya savaşının da bu seviyede ve çok daha çetin geçeceğini söylemeye gerek yok. Boston 2024 karşıtı aktivistler, sivillerin yaşamını yitirdiği bir katliamı, kendi siyasi kampı zarar görmesin diye dezenformasyon savaşıyla örtebileceğine iman etmiş manyaklarla mücadele etmek zorunda olmadığı için şanslı.
Neyse, biz Boston 2024 karşıtı hareketin zaferinden payımıza düşeni alalım. Bu dertler her gün peşimizde zaten.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa