06 Temmuz 2015 00:50

Kadıköy’de kazanan kim? (Küçük Amerika)

Kadıköy’de kazanan kim? (Küçük Amerika)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kadıköy'ü anlatıyordum…

Kadıköy üzerinden anlatmağa çalışıyordum olanı biteni…
"Kentsel Dönüşüm" denilen olayın gerçeğini…
Kadıköy yalnızca bir örnek…

Kentsel Dönüşüm diye, örneğin Bursa' da, onun ölçeğindeki dokunun içine otuz katlı gökdelen topluluğunu diken TOKİ, ne yaptığının ayrımındaydı elbette. Amaç yalnızca para olunca…

Anadolu' muzun bütün kentlerinde, 4-5 katlı olsalar da, yaşama kültürümüzle ilgisi var mı TOKİ' nin yaptıklarının? Yoksa insanlarımıza, daha sağlıklı, daha dengeli bir yaşama kültürü mü öneriyorlar?

Konuyu genişletmeden Kadıköy örneğine döneyim…

Benim çocukluğumun, giderek gençliğimin Kadıköy' ünü bilir misiniz?
Her yanı açık tramvaydan, yeşil doku içine yerleşmiş köşklere bakmaya doyamazdınız. Böyle şeyler söylemeye başlayınca duygusallığa veriyorlar. Öyle değil…

Bir yerleşmenin havası, suyu, toprağı temiz, yeşili yeterli olmalı elbette… Kent tasarımcıları bir yerleşmeyi tasarlarken bu konularda belirli ölçütleri uygularlar. Üstelik Yalnızca börtü- böceği, otu -çiçeği- ağacı düşünerek değil… Sizin sağlıklı yaşamınızdan öte gelişeceğiniz, çocuğunuzu yetiştireceğiniz ortamın koşullarının oluşması için çalışırlar.
Yol genişlikleri, yaya yolları, alanlar, ortak kullanım için ayrılacak yerler buna göre düşünülür. Yalnızca cami şu bu için değil, okul- eğitim, spor alanları, eğlence, etkinlik, toplanma yerleri vb gibi donatımlar için yer ayrılır.

Bütün bunlar yüz yılların, bin yılların deneyiminden, birikiminden süzülerek gelmişlerdir. Büyüklükleri, sayıları buna göre saptanır.

Bu dengeyi bozmak şöyle dursun, daha geliştirmek, çağa yetişmek için elden gelen yapılmalıdır oysa.

"Sürdürebilirlik" derken bizleri uyuttuklarını bilmez olurlar mı sözüm ona gelişmiş olanlar?

Bu günkü durumu mu sürdüreceğiz?

Böyle yapılırsa ne olur sonucu? Gelişenlerin, ilerleyenlerin arasında yerinde saymak olmaz mı?

Kadıköy' de, bu gün orada oturanların sayısına göre okul, spor, parklar, gezinti yerleri, etkinlik alanları, sosyal- kültürel donanımlar yeterli mi?
Konut sayısı artarken, bütün bu alanlarında oranlı olarak artmaları gerekmez mi?
Dört - beş katlı kitlelerin oldukları yerlere, gene o parsellere 13, 17, 20 katlıları koyarsanız ne olur? Gerçekte bozuk olan dengeyi daha da bozmaz mısınız? Hem de 3- 4 kez daha…

Demek ki daha büyük konutları olacak sananlar yanılıyorlar. Evleri 3-5 metrekare büyürken, yaşama ortamları 3-5 kat azalıyor. 
Bunu nasıl görmezler? Dönüşü var mı bu yolun? 
"Görseler ne olacak?" diyorsunuz biliyorum. Bütün bunlar devlet zoruyla yapılıyorsa…

En kısa yoldan aktarmağa çalışıyorum durumu. 
Yaptığım ne oyunbozanlık, ne de politika…  
Konutumuz, barınağımız, en doğal "insanlık hakkı" mız üzerinden kimlere çıkar sağlandığı artık açıklıkla görülmeli. 
Yaşam ortamımızın niteliği kimler için gözden çıkarılıyor?

Ayrıca koca bir topluluğun, en az 3-4 yıl üretimden, giderek yaşamdan alıkonulduğunu, geri kaldıklarını düşünün. Buna da değineceğim…

(Sürecek)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...