Masa düştü düşecek
Fotoğraf: Envato
Bazen bir şey en iyi göz önünde gizlenir” demiş Beatriz Colomina. Gizlemek ve sansür yakın akraba...
Çocuklarımız göz önünde, okul kitapları hepten göz önünde değil mi! 2013 yılında lise 4. sınıf kitaplarında Edip Cansever’in “Masa Da Masaymış Ha” şiirinin sansürlendiğinin haberini okullar açıldıktan epeyce sonra, bir şubat günü okuyabilmiştik. AKP Hükümetinin Milli Eğitim Bakanlığı “Bir bira içmek istiyordu kaç gündür/Masaya biranın dökülüşünü koydu” dizelerini sansürleyerek yerine “…” koymuştu. Bilirsiniz, argoda “...” aynı zamanda okkalı bir küfürdür.
Son “dev saray masası” macerasından sonra şairimizin yolu yeniden kesişti AKP/RTE ile. Şiir hepten mi sansürlenir, ne dersiniz!...
Malumumuz “cumhurun başkanı” elinde kutsal kitap, söyleminde “kin ve nefret” bir seçim sathından yeni çıkmıştı ki ramazan ve oruç geldi. “Orucu sadece yemek mi bozar? Ya söylediklerimiz?” sorusunu meraklısına bırakarak ben sizler için “Masada yemek yemek günah mı?” arama cümlesini Google’da araştırdım. Kaç başlık çıktı derseniz? Tam 4 milyon 800 bin... Misal, çokça “dini sohbet” sayfasında “Masada yemek yemek mekruh, şatafatlı yemek yemek günah” diyor.
Edip Cansever’in biralı dizelerinin “günah, gençlere kötü örnek” bahsiyle sansürlenmesinden sonra “cumhurun 1001 odalı sarayında” şatafatlı ve bir o kadar rekor büyüklüğünde masanın “günahkarlık” boyutunu Google’a yüklenen o 4 milyon 800 bin başlığa bırakalım en iyisi.
Bir tarafta sarayda dev masalarda iftar ziyafeti, beri yanda Gezi günlerinden bu yana Antikapitalist Müslümanlarınca düzenlenen sokaklarda devasa yeryüzü sofraları... Bir hekim olarak ben ikincisini öneririm. Bilirsiniz, sağlık aynı zamanda sosyal ve siyasal iyilik halidir.
Murathan Mungan “Hatırladıklarımızla değil asıl hatırlamadıklarımızla başa çıkmakta zorlanırız” diyordu Şairin Romanı’nda. Masa denince şairlerden Edip Cansever, şiirlerinden “Masa Da Masaymış Ha” ve sansürlü dizelerden biralı olanlar geliyor aklımıza. Öyleyse “başa çıkabilmek” adına şirin tümünü okumaya ne dersiniz? Öyleyse hoş geldin Edip Cansever...
MASA DA MASAYMIŞ HA”
Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.
Dün şiirin masasından birayı kaldıranlar yerine ne mi koyuyorlar peki? İŞİD / DAİŞ mi, yoksa işgal ve savaş mı?
- Kelimesini arayan duygular 15 Nisan 2024 04:46
- Yakındaki uzak, uzaktaki yakın: Tıbbın girdabı 08 Nisan 2024 04:40
- Dil ya da dilsizlik 01 Nisan 2024 04:48
- Askeri vesayetten toplumcu hekimliğe 25 Mart 2024 04:45
- 14 Mart halkın da Tıp Bayramı 18 Mart 2024 04:25
- Mahcup eğilimler, insan hakları ve hekimlik 11 Mart 2024 04:40
- Penisilin kokan sokaklar 04 Mart 2024 04:20
- Üvey dilin panzehri çokdillilik 26 Şubat 2024 04:45
- “İnsan dünyadır” 19 Şubat 2024 04:35
- Tabip odalarını ‘güvercinin ruh tedirginliği’ ile sınamak 14 Şubat 2024 04:24
- Her şehir atığı ile malul 07 Şubat 2024 04:10
- Ne sağcılar ne solcu: Sağlık ideolojisi 31 Ocak 2024 04:40