12 Haziran 2015 00:56

Avrupa seçim sonuçlarını nasıl karşıladı?

Avrupa seçim sonuçlarını nasıl karşıladı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

7 Haziran seçimlerinin sonuçlarının etkisi önceden de tahmin edildiği gibi Türkiye ile sınırlı kalmadı. Seçim sonuçları açıklanmaya başlandığında Avrupa’nın pek çok kentinde HDP’yi destekleyenler doğal olarak kutlamalar düzenlediler.

Almanya’da bugüne kadar sayısız kez Türkiye kökenlilerin protesto gösterilerine tanıklık eden Köln’deki tarihi Dom Kilisesi yanındaki meydanda gece geç saatlere kadar şenlik vardı. Binlerce kişinin toplandığı alanda hep bir ağızdan türküler söylendi, halaylar çekildi. Benzer kutlamalar Almanya’nın diğer kentlerinde de vardı.

Aylarca süren hummalı çalışmanın karşılığını almanın sevinci ve heyecanı, büyük bir umutla birleşmişti. Herkesin dilinde “Birleştik ve kazandık” vardı... Seçim sonuçları Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli farklı ulusal köken ve inançtan emekçileri birbirine yaklaştırdı, ortak geleceğe dair umutları büyüttü. Sadece Türkiye kökenli göçmenler değil, başta Avrupa ülkeleri de sandıktan nasıl bir sonucun çıkacağı merakla bekleniyordu. Hafta başından bu yana Avrupa basınında yazılanlara bakıldığında, HDP’nin başarı ve AKP’nin tek başına hükümeti kuramaması memnunlukla karşılanmış görünüyor. Zira, son iki-üç yıldır Avrupa’da Erdoğan’ın otoriter bir rejim kurma derdiğinde olduğu kaygılar sıkça dile getiriliyordu. Bütün bu kaygı ve endişeler, önceki gün Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen Türkiye ilerleme raporunda da açık olarak dile getiriliyor. Türkiye içinde olduğu gibi dışında da Erdoğan ve partisini “demokrasi gücü” ilan edenler gelinen aşamada yanıldıklarını fark etmiş ve yüz çevirmeye başlamışlardır. Ve en önemlisi de Türkiye’nin “AB’nin demokrasi kriterleri” olarak tanımlanan Kopenhag Kriterleri’ne yerine getiren bir ülke olmadığı görüşü yaygın hale gelmiş bulunuyor. Son AB İlerleme Raporu’nda da görülebileceği gibi, Avrupa’daki “Türkiye algısı” açıktan basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, yoksuzluk, rüşvet gibi pek çok konuda AKP Hükümeti’nin otoriterleştiği yönünde pekişmiş. Bu nedenle, mevcut otoriterliğin ilerletilmesi anlamına gelen başkanlık sisteminin 7 Haziran seçimlerinde rafa kalkması, AKP’nin tek başına hükümet kuramaması Avrupa’yı da rahatlatmış görünüyor.

Dahası, uzunca bir süre Erdoğan ve partisini “istikrar ve büyüme abidesi” diye lanse eden basın ve sermaye çevrelerin çoğu, şimdi hep birlikte ağız değiştirmiş, Erdoğan’ın ağır yenilgisinin tadını çıkarıyorlar kendilerince. Elbette seçimlerden sonra oluşan tabloyu herkes kendi çıkarına göre yorumluyor. Örneğin Fransız Le Mond gazetesi, “Türk seçmen büyük bir bilgelikle, Erdoğan’ın otokrasiye kayışına dur demiş oldu. Bu hem Türkiye, hem de Avrupa için iyi bir haber. Yaşlı kıta Avrupa ile dönüşüm içindeki Ortadoğu arasındaki dengeler açısından Türkiye’nin sahip olduğu ağırlık önemli. Bu meclis seçimleri, AB’nin ortağı ve NATO üyesi 75 milyon nüfuslu ülke için umut dolu bir gelecek imkanı doğuruyor” (dw.de) diye yazıyor.
Yani; Le Mond seçim sonuçları Türkiye’yi batıdan uzaklaştırmadığı için memnun... Erdoğan’ın seçim meydanlarında hedef gösterdiği Alman Die Zeit gazetesi de sonuçları “Türkiye ikinci Rusya değil” diye verdi. Son yıllarda Erdoğan ile Putin arasında yapılan paralelliklere gönderme yapan gazete şu tespitte bulunuyor: “Seçim sonuçları Türkiye demokrasinin ve her şeyden önce sivil toplumun gücünü gösterdi. Türkiye ile Avrupa, özellikle Almanya arasındaki eski ve derin bağlantılar, zor zamanlara rağmen kopmadı, tersine güçlenmeyi denedi. Hayır. Türkiye ikinci Rusya, Erdoğan’da Putin değil.[..] Türk demokrasisi güçlü bir adamdan da dirençli/sağlam olduğunu gösterdi” (Lenz Jacobsen, zeit.de)

Almanya cephesinde de 13 yıl önce Erdoğan ve partisini destekleyip palazlandıranların bugün derin bir nefes aldığı görülüyor. Ancak bu tablonun asıl mimarı yine onların destek verdiği kesimler değil, Türkiye’nin demokrasi güçleridir. Her türden baskıya, ayrımcılığa, sömürüye, adaletsizliğe, otoriterliğe karşı gücünü HDP çatısı altında birleştirerek seçimlere giren güçler “Erdoğan AKP’sinin sonunun başlangıcını” (Die Welt) hazırlamışlardır. 

Bunu elbette AB ve ABD’nin Türkiye’nin üzerine çullanması ve kendi çıkarlarına göre siyasete çekidüzen vermeleriyle yapmadıkları ortada. Nereden bakılırsa bakılsın, 7 Haziran seçimleri Türkiye’de “yeni bir döneme” kapıyı aralamıştır. Bu yeni dönemin hangi yönde ilerleyeceğini elbette HDP çatısı altında bir araya gelen güçlerin, onlara destek veren milyonlarca Kürt’ün, Alevi’nin, emekçinin, farklı ulus ve inançtan halkların nasıl bir tutum belirleyecekleri büyük bir önem taşıyor. Bunlara Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli göçmenleri de eklemek gerekiyor. Zira, yurt dışında kurulan sandıklarda HDP’nin ikinci parti olarak çıkması desteğin hiç de az olmadığını göstermiştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...