11 Haziran 2015 01:00

Siyasetçilerin farkı ve uzlaşma

Siyasetçilerin farkı ve uzlaşma

Fotoğraf: Envato

Paylaş

HDP’lilerin parti olarak seçimlere girmesi büyük bir riskti. Pek çok insan, başta da  HDP yetkilileri, riski, Sayın Demirtaş gibi, “bıçak sırtı” olarak açıklıyorlardı. Şahsen biz de, böyle bir riskin göze alınmaması, barış sürecinin mevcut haliyle bile devam etmesi durumunda pekala dört yıl sonra HDP olarak seçimlere girilebileceğini, çünkü iklimin o zaman daha uygun olacağı düşüncesindeydik. Bizi, HDP’nin TBMM dışında kalması durumundaki olası olumsuz  gelişmeler endişelendiriyor, ürkütüyordu. Ama karar verilmişti. Okuyucular hatırlayacaklardır, baraja takılma olasılığı karşısında, geçen hafta, yazımızı, “Boş verin, bunu konuşmayalım” diyerek bitirmiştik.
Burada siyasetçilerin farkı ortaya çıktı.
Biliyorsunuz felsefe kavramlarla, siyaset fonksiyonlarla ilgilidir. Siyaset güç ilişkisini, örgütlenmeyi, bunun imkanlarını ilgi alanında tutar.
Çok isabetli karar vermiş HDP’li siyasetçiler.
Mesele kritik bir dönemde, halkın eğilimini, nabzını iyi ve doğru ölçmenin dışında boyutlar içeriyor. Toplum hazır da siz topluma ne söyleyeceksiniz, nasıl söyleyeceksiniz, nerede ve kim söyleyecek, aktaracak düşünceleri?
Medyayla ve toplumla ilişkiler nasıl kurulacak? Demirtaş ve Yüksekdağ çok başarılıydılar ama arkadaki mutfak-hazırlık komitelerinin performansına dikkat! Çok iyi iş çıkardılar.
Gelelim baraj meselesine. Bir kaç kez yazmıştık, yüzde 10 barajıyla ilgili düşüncemizi.
“Temsilde adalet yönetimde istikrar” ilkesinin yönetimde istikrar bölümü için gerekçe gösteriliyordu baraj.
Oysa başkasına ait olana el koymaya imkan veriyordu baraj. Hiç de etik değil. Diyarbakır’da, Hakkari’de  yüzde seksenlerde oy alıyor bir parti, ülke barajı nedeniyle oylar size verilmiş sayılıyor. Böyle hak, hukuk, adalet olur mu?
Baraj aşıldı, bir büyük toplum kesimi parlamentoda temsil edilecek.
Bu seçimin başka ve öne çıkan boyutu, Cumhurbaşkanının bilinen ve kurallara bağlanmış tarafsızlık ilkesini ihlal etmesidir. Partili cumhurbaşkanı olarak davranmasıdır. Açıkça bir parti adına seçim çalışmaları yapması ve bunun kamuflajının “açılış törenleri” olarak takdimidir.
Halkın HDP’ye  ilgi göstermesinin ilk sebebi doğru, yerinde söylemleri ve sempatik liderlerinin varlığı olmakla birlikte halkın keyfi yönetim işaretlerini aldığı eğilimi durdurmak için HDP’nin barajı aşmasının gerekliliğini hissetmiş olmasıdır. Böylece Erdoğan’ın dile getirdiği türden başkanlık projesi düşmüştür. Çünkü Erdoğan hukuksal fren mekanizmalarını reddediyor, düşünce ve davranışlarıyla. O nedenle bugün Türkiye’de yaşanan keyfi yönetim pratiğinin başkanlık rejiminde koyulaşacağını toplum hissetti ve bu gidişe “dur!” dedi. Türkiye pekala başkanlık rejimine geçebilir, eyalet sistemi de kurgulayabilir. Ama tartışma bunun dışına taşmış ve Erdoğan’a özgü bir modele çağrı yapar hale gelmiştir.
7 Haziran’da halk bu konuyu gündem dışına çıkarmıştır.
Peki yakın gelecek neye işaret ediyor?
Ben açık deklarasyonlara ihtiyaç olduğu düşüncesindeyim. Partiler ilkelerde ve yapılacaklarda anlaşırlar ve bir çizelge hazırlarlar. Koalisyon ya da dışarıdan destekli azınlık hükümetleri, hepsi olur. Önemli olan, insan hak ve özgürlükleri temel alınarak, neyin, ne zaman, nasıl yapılacağında anlaşmaktır.
Biz, Türkiye’de son yıllarda öne çıkan en önemli tehlikenin otoriterlikle birlikte keyfi yönetim tehlikesi olduğunu düşünenlerdeniz. Hiç kimsenin hukuki güvenliği bulunmamaktadır. Söz gelimi, hukukun üstünlüğü ilkesinin tesisi ve hukuki güvenlik için, AB’nin 23 ve 24. fasıllarının (yargı ve temel haklar ile adalet güvenlik fasılları) temel alınması uzlaşmada kolaylık sağlayabilecek pratik bir adım olur.
Ne dersiniz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...