08 Haziran 2015 00:51

Tayyip istifa!..

Tayyip istifa!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Tayyip İstifa” Gezi’nin sloganıydı. Türkiye’nin en büyük muhalif kitlesel siyasal eylemi olan Gezi ve belki bir-iki il bir tarafa tüm Türkiye’den oluşan “dolaylarında”, başta gençler olmak üzere halk hançeresini yırtarcasına haykırmıştı: “Tayyip İstifa”! Daha başka şeyler de söylemişler, kendilerine yöneltilmiş hakaret ve küfürleri edenin yanına kâr bırakmamışlardı.. Ancak “Hükümet İstifa” ile birlikte bu slogan Gezi’ye damgasını vurmuştu.

Siyasallığı kuşku götürmezdi, ama üzerinden geçen bunca sürenin ardından biliyoruz ki, kendiliğindenliğin siyaseti hükmünü yürütmüştü. Hem düzen karşıtı tüm özlem ve eylemine rağmen bunun gerektirdiği bilinç ve siyaseti eksikti Gezi’nin hem de örgütü. Ama konu bunlar değil; zorladığı düzenin çerçevesini aşamasa ve hükümetle başını değiştirme talebiyle sınırlansa bile, bu açıdan tutumu netti: “Tayyip İstifa”!
Ancak gördük ki, bu belli başlı talebini gerçekleştirmeye gücü yetmedi Gezi’nin. “Yapabiliriz” dedirtip net bir özgüven kazandırmasına rağmen, en başta bilinç ve örgüt eksiği nedeniyle başaramamıştı Geziciler. İstifasını istedikleri Tayyip Fas’tan koşarak dönmüş..Karşı saldırının düğmesine basmış.. Gericiliğin zincirinden boşanmasının fitilini ateşlemişti.

Ölü, yaralı ve sakatlar… “Emri ben verdim” demiş, polisleri mükafatlandırmıştı.

Gerginlik ve gerilim stratejisini doruğuna çıkarıp “bari tabanımı koruyayım” kaygısıyla tam bir bölünmeyi tahrik etmiş, mütedeyyin kitle Tayyip dışında kimseyi dinlemeden onun muhaliflerine neredeyse tamamıyla düşmanlaşmıştı.

17-25 Aralık’tan böyle geçildi; “darbe” dendi, soruşturmalar kapatılıp “sanıklar” aklanamasa bile sahiplenilerek “Yüce Divan”a gönderilmedi. Herkesin yanına kâr kaldı (mı göreceğiz).

TIR dolusu silah cephane ve doğrudan top ve füze atışlarıyla katıldıkları Suriye Savaşı ve IŞİD destekçiliğiyle buna bağlı düşme ihtimali sevinç gösterileriyle karşılanan Kobanê ve 6-7 Ekim Protestoları böyle geçildi.

%43 alınan yerel seçimlerle %52’ye yakın alınan cumhurbaşkanlığı seçimleri de böyle aşıldı.
Bu arada siyasal İslam’da gidilebileceği kadar ileri gidildi. Neredeyse sadece şeriat ilan edilmediği kaldı! Kapitalist çarkın kazasız belasız döndürülmesini peşinde uyarı yapan Amerikalılarla Avrupalılar ve Koçlarla Sabancılar “üst akıl” denip dinlenmedi. “Faiz lobisi” dendi, “komisyon” yükseltme arayışıyla Yeni Osmanlıcı yaklaşımlarla Çin füzesi ve Rus doğalgazı peşine düşülüp Putin’le arkadaşlık ve Şanghay İşbirliği Örgütü’yle yakınlık gözlenir oldu.Sultanlık-Halifelik peşine düşüldü; mırın-kırın edenlerin gözünün yaşına bakılmadı, ne Gülmüş dendi ne Arınç ne Çelik! Onlar ve onlardan önce solcularından başlanarak liberaller küstürüldü. Son 562. Fetih kutlama/mitingine katılım gösterdi ki, neredeyse başı açık kadın destekçi kalmamış, hemen yalnızca cübbe-sarık ve türbanlı erkek ve kadınlara daralmıştı çevre.
Tayyip ne “tarafsızlık” dinledi ne seçim yasağı. Zaten yargıdan geriye pek bir şey kalmamış bütünüyle yürütmeye bağlanmıştı. YSK laf etmedi, Davut’un yetmediği zehabıyla ve kendisine olmadık misyonlar yükleyerek Tayyip sokağa çıktı. Açılış ve mitinglerle siyasetin göbeğinde yer aldı. Öylesine ki, artık kazanacaksa Tayyip kazanacak, kaybederse de Tayyip kaybedecektir!

Bu kazanç-kayıp ikilemi, kesindir ki, sadece hükümet etmeye dair değildir. İşçi sınıfınınkinin tam zıttı olan “koca bir dünya”dır. Belki “iktidar ya da sürgün veya hapis” sorusu yanıtlanacaktır.

Oy kaybını görerek elinden gelen hiçbir şeyi ardına koymayan Tayyip şimdiden kaybetmiştir. Seçimi iptal ettiremeyecekse ki zordur, istifadan başka çaresi kalmamıştır.

Not: Bu yazı seçim henüz devam ederken, Pazar sabahı yazılmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...