03 Haziran 2015 01:00

Myanmarlı Müslümanlar

Myanmarlı Müslümanlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Akdeniz’de, Ege’de bir gemi içinde “kaçak göçmen” damgası vurularak peşinen suçlu ilan edilmiş insanlarla birlikte battığında, ya da batırıldığında Avrupalı tuzu kurular gibi düşünen pek çok insan çıkabiliyor. Sorunun Afrika’yla, Ortadoğu’yla sınırlı olduğunu sanıyor, bize bulaşmasından korktuğumuz, hatta sokaklarımıza kadar girdiğini görerek ellerimizi dezenfekte ettiğimiz bir hastalıkla karşı karşıya olduğumuz duygusuna kapılıyoruz. Avrupa’nın göçmen akınını önlemek için gemileri batırma kararı almasına yüzümüzü çevirip sessiz kalıyoruz.

Çok uzakta, harita önümüze açılsa yerini gösteremeyeceğimiz başka denizlerde, başka topraklarda da Afrikalı ve Ortadoğulu kardeşlerine benzer kaderi paylaşan milyonlarca insanın tıkıştırıldıkları gemilerde açlıktan öldüklerini, batırılıp boğulduklarını simsiyah haberleri gördüğümüzde öğreniyoruz. Hepsi parça parça duruyor, parça parça ölüyor. Oysa bütün yeryüzü, topraklarını terk ederek ekmek ve özgürlük arayan milyonlarca insanla kaynıyor. Bütün yoksullar, belki binlerce yıldır üzerinde yaşadıkları toprakların dışında başka bir hayat aramaya sürüklenmiş durumda.

Myanmarlı Müslümanlar da onlardan. Azınlıkta kalmış bir dinin mensubu olmaktan başka suçları yok. Hepimizin “en barışçı din” olarak ezberlediğimiz Budizm yanlılarının şiddetine kurban gitmemek için kaçmaya çalışıyorlar. Bir Budist rahibin “Ben de Budizm’in bin Ladiniyim” diye ortaya çıkıp, Müslümanlara karşı kitleleri kışkırtan konuşmalar yapmasının sebebini öğrenince, dinler arasında barışçılık yarışı yaptırmanın saçmalığını anlıyorsunuz. Mesele politiktir ve işin içine iktidar girince, onun aleti haline gelen hiçbir din barışçı kalamaz! Hiç kuşku duyulmasın, belki bir gün iktidar Müslüman kılıklı politikacıların eline geçince de, aynı siyaset uygulanacak ve bu kez Budistler katledilecek, gemilere doldurulup denizlere gömülecektir.
Birkaç sene önce, Myanmar’a gidip orada gözyaşları içinde Müslüman çocuklara sarılan Türkiye Cumhuriyeti temsilcilerinin, IŞİD cellatlarının elinden kurtulabilen Êzidîlere ağlayarak sarıldıklarını hayal edebiliyor muyuz?

Açlıkla savaşan zorunlu göçmenler, yalnızca meçhul denizlerin ortasındaki gemilerde mi hayata tutunmaya çalışıyor? Bütün dünya fırtınaya yakalanmış bir gemiden farksız ve hepimiz boğulmak üzereyiz! Kaptan köşkünde ise, sıçtıkları yerin altından olup olmadığı tartışılıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...