30 Mayıs 2015 00:55

Seçim, savaşın ve barışın kaderini de belirleyecek

Seçim, savaşın ve barışın kaderini de belirleyecek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen haftaki yazımızda bu seçimin herhangi bir seçim olmadığını yazdık.

Seçime bir hafta kaldı. Ve sona doğru yaklaştığımız her geçen gün, seçimin önemini bir kat daha arttırıyor.
Seçimin önemi ve kritik oluşunu belirleyen temel faktör ise halk güçlerinin demokratik ittifakı olarak vücut bulan HDP’dir.

HDP’nin barajı aşmasıdır.

Sadece Türkiye değil, dünya da Türkiye seçiminde buraya kitlenmiş bulunuyor.

HDP’nin barajı aşması demokratik devrimini tamamlamamış Türkiye gibi bir ülkede, halk güçlerinin bu anlamda attığı büyük bir adım olacaktır. Barajın yıkılması sadece seçim barajını değil, paradigmayı sarsacak ve bir çok barajı yıkacaktır. Bu başarı, cumhuriyet tarihindeki en büyük halk hareketinin bir çok düğüme birden el atması ve çözmek üzere kazandığı demokratik zaferi olacaktır.

Darbe Anayasasının arkasına sığınan, darbecilerin tahkim ettiği sömürü, zulüm, şiddet ve haram sofrasında beslenenlerin mevcut durumu devam ettirmek için o dönemi aratmayan yöntemlere baş vurması, HDP’yi karalamaları, olmadık iftiralar, baskı, şiddet ve savaşı tırmandırma hesapları ve HDP’yi barajın altında bırakma çabaları da bu halk zaferinden korkunun sonucudur. 

HDP’den korkuyorlar.

Çünkü halkın kendi iradesiyle kendi geleceği üzerinde söz ve karar sahibi olmasını istemiyorlar. Kurulu sistem ve kurulu burjuva partiler düzenleri sarsılsın istemiyor. 

Türkiye halklarının oluşturduğu demokratik mevziden, kardeşlik sofrasından, barıştan, dayanışmadan korkuyorlar.

Sömürü ve yağma, yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvete karşı ortaya çıkan güçlerin derli toplu hareket etmesi,

HDP’de birleşilmiş olması onları korkutuyor.

Onlar HDP’nin barajı aşmasını istemiyorlar.

Çünkü HDP’nin barajı aşması başta Kürt sorununun demokratik barışçı çözümü olmak üzere, Türkiye’nin demokratikleşme kapsamlı tüm sorunlarının çözümünde yeni, halkçı ve demokratik bir yol açacaktır. Onlarsa, savaştan beslenmek istiyorlar. Kürt sorunu devam etsin ve onlar onunla diledikleri gibi oynayıp rant elde edebilsinler.

Onlar, Kürtlerin barış, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik taleplerini karşılamak yerine, inkarı, asimilasyonu, savaşı ve şiddeti tercih etmekten yanalar.

HDP’yi barajın altında bırakarak, yeni bir savaşa da kapı açmak istiyorlar. 
Doğrusu bir seçimin bir ülkenin tarihinde bu denli önemli bir rol oynayacağı dönemler çok azdır. Seçim savaşın ve barışın seçimi oldu!

Savaş isteyenler HDP’nin barajın altında kalmasını, Kürt halkının ve tüm demokrasi güçlerinin demokratik mevzilerden sökülüp atılmasını istemektedirler. 

7 Haziran seçiminin Türkiye’nin kaderinde, Kürt sorununun demokratik barışçı çözümünden tutun, Alevilerin eşit yurttaş olarak yaşayacakları demokratik bir ortamın yaratılmasına kadar birçok sorunun çözümünün belirleyicisi haline geldi. Farklı inanç grupları, farklı diller ve kültürlerden halkların yargı ve ön yargılarının parçalandığı, halkların özgürlük ve eşitlik temelinde yan yana durdukları ve birlikte mücadele ettikleri bir dönemin doğmasından rahatsız olanlar HDP’nin barajın altında kalmasını istiyorlar.

Türkiye gibi demokratikleşme sorunları yığılmış bulunan, ancak hiç birinin mevcut haliyle sürdürülemeyecek oluşu ve bunun da bugüne kadar olduğu gibi burjuva düzen partileri tarafından vaatlerle, halkı aldatmak için seçim malzemesi yapıldığı bir dönemden farklı olarak, devrimci ve demokratik bir yoldan çözme iradesi ilk defa HDP üzerinden ortaya çıkıyor.

Ve bu seçimler, Türkiye’nin demokratikleşmesi, tamamlanmamış demokratik devrimi mücadelesinde hayati derecede önem taşıyor.

Hiç kimsenin burun kıvıracağı, es geçeceği, küçümseyeceği bir durum değil. Sınıfın ve emekçilerin, ezilen ve sömürülen halkların sürdürdükleri mücadeleyi yeni ve oldukça önemli bir aşamaya çıkarmalarında bu seçim önemli bir rol oynayacak.

Herkesin, tüm demokratik ve sosyalist güçlerin yapması gereken bu son hafta içinde tüm olanak ve yeteneklerini seferber ederek hareket etmeleridir.

Zira seçim Türkiye’nin kaderi ve geleceği bakımından hayati derecede önem kazanmış bulunuyor. HDP’nin ya da onun en büyük bileşeni olan Kürt hareketinin eksiklerini, hata ve kusurlarını gerekçe göstererek, bu gerçeğin üzerinden atlamak mümkün değildir.

Bu seçim, Türkiye tarihinin tüm demokratik kazanımlarının, mücadelelerinin, kayıplarının ve ısrarla sürdürülen direnişlerin, TEKEL’in, Gezi’nin Kobanê’nin, Soma’nın, çevre hareketlerinin sağlaması, yani testidir.

HDP’nin barajın altında kalması demek, aynı zamanda AKP gibi emek, demokrasi, barış, eşitlik ve özgürlük düşmanı bir partinin yeniden ama daha zalimce iktidar olması demektir. Bu ise bugüne kadar, yani on üç yıl boyunca icraatları bilinen bir AKP ile yetinilmeyeceği demektir. Türkiye’nin, ‘Yeni Türkiye’ dedikleri düzenlerinde darbe dönemlerine, savaş dönemlerine rahmet okutacak bir ortama sürüklenmek demektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...