24 Mayıs 2015 01:00

Üreten kim, grev kimin?

Üreten kim, grev kimin?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Günümüzde bilgiye çok daha kolay erişilebiliyor. Herhangi bir bilgiye ulaşmak için gerekli olabilecek araçlar artık hemen her yerde. Radyo, televizyon ve basın artık eskidi, tek yönlü bilgi üreten bu araçların yerini bilgisayarlar aldı. Hatta bilgisayarların işini cep telefonları bile yapabiliyor. Artık bilgiyi yalnızca edinmek değil, izini sürmek, hatta sorgulamak da kolay. Öte yandan bilgi insanları yönetmek için bir araca dönüştürüldü. “Bilgi toplumu” terimi bu karmaşık durumu özetliyor.
Düz düşünüldüğünde bilgiye erişim kolaylaştıkça toplumun daha doğru kararlar veren, daha iyi bir yaşam kurabilen bir toplum olması beklenebilir. Oysa dünya böyle işlemiyor. Bilginin bollaşması ile bilginin değerinin düşmesi ve bilgi üretiminin teknik bir süreç olarak kabul edilmesi ortaya çıkıyor. Bilginin bir siyasi süreç ile ortaya çıktığının hâlâ çok az insan farkında.
***
Düşünmeye başlayalım. Yaz geldi. Mevsim meyveleri gözleri şenlendiriyor. O güzel kirazları kim üretti, topladı, ayıkladı, kasalara koydu, kamyonlara yükledi, düşünen kaç kişi var? Bu işleri yapanların çalışma koşulları neye benzer? İnsanca yaşayabiliyorlar mı? Peki bu sorular üzerine düşünmek, bu bilgileri edinmek isteyenler bu bilgilere erişebilir mi?
O güzel gömlek göz alıyor. Deseni renkleri ne hoş. Yakasındaki işlemeler çok güzel. Acaba gömleğin etiketinde ne yazıyor, bakan var mı? Üretildiği ülkede önceki yıl büyük bir patlama olmamış mıydı? O patlamada kaç kişi ölmüştü? Bu gömleği üreten imalathanelerde çalışan kadınlar hangi koşullarda çalışıyorlar? İnsanca yaşayabiliyorlar mı? O gömleği üreten kadınlar patlamada ölmüş olsalar, haberimiz olur muydu?
***
Şimdi o dünyayı dinden ibaret sananlara soralım. “Alkollü içki kötü, içki içen kötüdür; elime kolonya bile sürmem” diyenler bile var. Acaba o binmekten hiç çekinmediğiniz ithal arabaları kimler üretiyor? O Diyanet Başkanına uygun görülen lüks aracı üretenler içki içmiyor muydu? Kullanmakta hiç sakınca görmediğiniz o son teknoloji telefonları üretenler içki içmiyor mu, hatta domuz eti yemiyor mu? Bunların yanıtı belli. Ama ısrarla sormak gerekiyor. Çünkü dünyayı dinden ibaret sananlar bilgi edinmek ve bilgiyi dünyayı sorgulamak için kullanmıyorlar.
Dünyayı sorgulamak ve değiştirmek istemeyenler yalnız onlar mı? Türkiye’nin hemen her kenti bir şantiyeye çevrilmişken, inşaatlarda çalışanları kaç kişi düşünüyor acaba? Çok zor koşullarda yaz kış çalışan inşaat işçilerinin çoğu Kürt. Onların emekleri ile inşa edilen binalarda oturup Kürt düşmanlığı yapanlara ne demeli?
***
Bilgi, bilgisayarlar, üniversiteler, cilalı diplomalar bollaşıyor olabilir. Dünyayı gezenler çoğalıyor olabilir. Ama bütün bunlar sabun köpüğünden farksız. Dünyayı anlamak için kim neyi nasıl üretiyor, üretenler kim, tüketenler kim, yönetenler kim sormak gerekiyor.
Bugün çocuklarla işte bu soruları konuşmak gerekiyor. Onlara, örneğin, eskiden Karadeniz’de bal arılarına saygı duyulduğunu anlatmak gerekiyor: “Yuvalarının yıkılması da kötüye sayılırdı. Bal arısı yuvası yıkmayın diye tembih ederdi herkes. (...) Bal arıları kutsal derecede kıymetli sayılırdı. Meyve yerken bal arısı varsa kimse ona dokunmazdı. Bal arıları da bize dokunmazdı. Özellikle tatlı armut ve dut ağaçlarından dökülen dutları yerden toplayıp yediğimiz zamanlarda (...)” (Harun Özdemir, Sis Dağının Çocukları, Heyamola Yayınları, 2015, s.149-150)
Bal arıları üretir. Onlar olmadan ne bal, ne de meyveler olur. Toplum da ancak üretenler var olursa, var olabilir. Emek ve emekçiler toplumun can damarıdır, toplumun bal arılarıdır. Tam da bu nedenle, metal işçilerinin grevi bizim grevimizdir. Bugün çocuklarla işte bunları konuşmak gerekir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...